|
11 Eylül ve en uzun yirmi yıl. Batı, 21. yüzyılı ‘İslâm’la savaş’ yüzünden kaybetti.
11 Eylül 2001 sabahı. Her günkü gibi, Yeni Şafak gazetesinde, mutfakta çalışıyor, gündem toplantıları yapıyorduk. Bir anda ortam hareketlendi.
“Uçak gökdelene çarpmış”
dendi. Televizyonlara, ajanslara, ABD medyasına yöneldik. Bir dış haber müdürü olarak işi en sıkı benim takip etmem gerekiyordu.
“Boeing yolcu uçağı Dünya Ticaret Merkezi’ne çarpmış”
denilince,
“Bu bir kaza değil”
dediğimi hatırlıyorum. Bir süre sonra ikinci uçak çarptı. New York’u dumanlar kaplamıştı. Orada bulunanlara yüksek sesle;
“Dikkat edin; tarihi, dünyayı değiştirecek bir olaya tanık oluyoruz”
dedim.

Bu bir Haçlı Savaşı’dır!

Sonra
İkiz Kuleler çöktü.
Sonra ABD neredeyse bütün dünyaya savaş ilân etti. Sonra
Afganistan işgal edildi. Irak işgal edildi.
Terörle mücadele
küresel bir güvenlik stratejisi
ne dönüştürüldü. Birçok ülkede
iç savaş
çıkarıldı. İktidarlar devrildi, liderler harcandı, rejimler ve haritalar
değşitirildi
.
ABD yönetimi
“ya bizdensiniz ya düşman”
diyor, ülkeleri kendi yanında savaşmaya zorluyordu. Gegorge W. Bush,
“Medeniyetimize, hayat tarzımıza saldırı yapıldı”
diyor, işi bir medeniyet savaşı olarak sunuyor, hatta
“Haçlı Savaşı”
ifadesini kullanıyordu.

Müslüman kanı üzerinden trilyonlarca dolarlık savaş bütçesi..

Yüzbinlerce insan öldürüldü.
Ülkeler, şehirler
harabeye
çevrildi.
Etnik, mezhep
eksenli çatışmalar provoke edildi, fonlandı. Teröre karşı savaş söylemi altında
terör örgütleri kuruldu, beslendi, silahlandırıldı,
ABD’nin işgal haritası olan bölgelerde harekete geçirilip
işgale ortam sağlandı.
Trilyonlarca dolarlık savaş endüstrisi, Müslüman dünyanın kanı, canı, vatanı, kadınları ve çocukları üzerinden paylaşıldı.
Ebu Gureyb’de, Bağram’da korkunç insanlık suçları
işlendi. Müslüman gençler, dünyanın 26 ülkesinde kurulan
gizli işkence merkezlerin
e taşındı, kendilerinden bir daha haber alınamadı.

CIA uçakları, esir ticareti ve kaybolan genç insanlar..

Okyanuslarda
kargo gemileri hapishane
olarak kullanıldı, korkunç uygulamalar uluslararası
hukuktan kaçırıldı. CIA uçakları
askeri üsler, havaalanlarında mekik dokudu,
sayısız insanı işkence merkezlerine taşıdı.
İsrail’in Negev çölünden Avrupa’nın varoşlarına, Orta Afrika’dan
yağmur ormanlarına esir kampları
kuruldu.
Batı medeniyeti,
“yükselen İslâm”
diyerek, onu tehdit ederek, terör ilan ederek
İslâm medeniyetine korkunç bir saldırı
başlattı ve bunu bütün dünyaya yaydı. 11 Eylül 2001’den bu yana, Müslüman dünya bu savaşlardan başını kaldıramadı. Yüz yılını kaybetti.

Batı Müslümanlarla savaştığı için 21. yüzyılı kaybedecek.

Ama
Batı İslâm’la savaşırken
dünya değişiyordu. ABD sonsuz savaşlara kilitlenirken yeryüzünde güç haritası dramatik biçimde değişiyordu
. Güç, sermaye, insan kaynağı, üretim ve pazarlar
Doğu’ya kayıyor, Batı belki de yüzyıllardır görmediği
yeni düşmanlarla
karşılaşıyordu.
Yeni yükselen güçle
r, ABD ve Avrupa’nın İslâm’la savaşını bu yüzden desteklediler.
Batı’nın, 21. yüzyılın başında başlattığı
en yıkıcı stratejik hata
sını devam ettirmesini istediler. İslâm’la, Müslümanlarla meşgul olması onlara çok geniş hareket alanları sağlıyordu çünkü.
ABD ve Avrupa 21. yüzyılı Müslümanlara küresel savaş ilan ettiği için kaybedecek.
Zaten kaybediylor da. ABD’nin, Avrupa ile birlikte, 11 Eylül saldırılarından sonra başlattığı
bütün savaşlar başarısızlıkla sonuçlandı.
Geriye sadece yıkım ve ölüm kaldı.

Ülkeler “Amerika’sız Dünya”ya hazırlanıyor

Irak’ta kaybetti.
Ortadoğu’da hızla gücünü azaltmaya çalışıyor.
Afganistan’da yirmi yıllık savaşında kaybetti. Kabil Havaalanı’ndan nasıl kaçtığını dünya izledi.
Şimdi
“Kabil Depremi”
Orta Asya’da, Ortadoğu’da, Güney Asya’da, Afrika’da ABD’nin geriye kalan
itibarını, imajını, gücünü
sıfırlıyor. Çünkü bütün ülkeler, ABD ve Batı’nın müttefiklerini nasıl
yalnız bıraktığını
çok acı bir şekilde gördü.
Bütün ülkeler
“Amerikasız bir dünya”
için hazırlık yapıyor. Bütün ülkeler dünyanın
yeni güç alanlarına
yoğunlaşıyor. Bütün ülkeler, ABD ve Batı’dan ayrışıp
yeni ittifaklar
kurmaya çalışıyor.

Müttefiklerine terör örgütleriyle saldırdı

ABD ve Batı, bu savaşta
en büyük darbeyi geleneksel müttefiklerinden yiyecek.
Türkiye
gibi,
Pakistan
gibi,
Endonezya
gibi,
Ortadoğu
ve
Afrika
’daki Müslüman ülkeler gibi, Batı müttefiki ülkeler, son yirmi yıllık savaşta
ABD’den çok ağır darbeler yedi
çünkü.
Müttefiklerine karşı terör örgütü kurdu,
onlarla birlik olup müttefiklerini istikrarsızlaştırma yoluna girdi. Türkiye’ye karşı
PKK’yı ortak ilan etti. DEAŞ’a gizli destek verdi.
Bu örgütler üzerinden
Türkiye ile dolaylı savaş
yürüttü. Terör üzerinden, içeride kurduğu siyasi cepheler üzerinden Türkiye’yi durdurmaya,
küçültmeye
çalıştı.
FETÖ ile birlik olup açık saldırıya
geçti.

Amerika’nın çöküşünü Müslümanlar başlattı.

ABD ve Batı bu
ikiyüzlülüğü
yüzünden müttefiklerini kaybetti. Şimdi onlar
yeni arayışlar,
farklı yakınlaşmalar, gelecek hazırlıkları yapıyor.
11 Eylül 2001’den 11 Eylül 2021’e kadar geçen yirmi yıl, dünya güç haritasını altüst etti.
Batı zayıfladı,
geri çekilmeye, içe kapanmaya başladı.
ABD artık savaşları finanse edemez hale geldi. En önemlisi de bütün
güvenilirliğini
yitirdi. Kendi iç tartışmaları ile
alay konusu
haline geldi.
Siyasi tarihin en uzun yirmi yılı
nda aslında dünya güç haritası kökten değişti.
Müslümanlar
kaybetmiş gibi görünse de aslında,
sabırlı mücadeleleriyle bir süper gücün çöküşünü başlattı.
11 Eylül, acaba, gerçekten
bir terör saldırısı mıydı?
#Müslüman
#Batı
#İslam
il y a 3 ans
11 Eylül ve en uzun yirmi yıl. Batı, 21. yüzyılı ‘İslâm’la savaş’ yüzünden kaybetti.
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’