|
Büyük kulüp mü, büyük takım mı? 

Önceki hafta yazdığım, ‘Sorun başta değil başka’ başlıklı yazımda anlatmaya çalıştım ama sanki sadece yazdığımla kaldım… 

Geçen yılın şampiyonu nasıl olur da bu sezon böylesine istikrarsız bir görüntü çizer? 

Genel kanı ve camianın neredeyse tamamının seslendirdiği, yazıp-çizdiği bir konu. 

Bu sezona Şampiyonlar Ligi hayali ve yeni şampiyonluk için girildi. 

En azından Trabzonspor’a gönül veren milyonlar bu heyecanı yaşamak için sevdalarının peşine düştü. 

Sezonun ilk yarısını yenilenmiş kadro ve yeni oyun anlayışı ile sancılı geçiren Trabzonspor, sezonun ikinci yarısına taşıdığı umutlarını lig için hayal kırıklığı ile neredeyse terk etti. 

Hepsi doğru ve hak edilmeyen hayal kırıklığının yaşattığı travma herkesi farklı düşüncelere götürdü. 

Başkanı, Asbaşkanı, teknik adamı ve futbolcuları şampiyonluğun örnek gösterildiği büyük coşkunun üzerinden henüz sekiz aylık bir zaman dilimi geçmeden eleştiri oklarının merkezine yerleştirdi. 

Daha bir ay öncesinde mali genel kuruldan aklanarak çıkan başkan ve yönetim kurulu istikrar adına ekonomik yapının durumunu en iyi bilen organ. 

Trabzonspor’un başlıca sorununun ekonomik olduğu yeni yeni seslendirilmeye başlandığı bir dönemde yeni macera aramak; bırakın takımı, kulübün performansını ve ekonomik yapısını içinden çıkılamaz bir hale dönüştürür. 

Trabzonspor’da hal böyleyken diğer kulüplerde farklı mı? 

4 büyüklerin 30 yaş ve üstüne harcadığı 151 milyon Euro. 

2010 yazından bu yana harcamalarının % 17’sini 30 yaş ve üstüne gitmiş. 

“Trabzonspor: % 21 

Fenerbahçe: % 19  

Beşiktaş: % 16 

Galatasaray: % 10” 

Kulüpler şampiyon olmalarına rağmen paralar ısrarla dönüşü olmayan yola gömülüyor... 

(Gelenlerin % 59’u yabancı, % 26’sı yerli, % 15’i gurbetçi. Yabancılara 708 milyon Euro (% 74),Yerlilere 147 milyon Euro (% 15), 

Ülke dışında yetişmiş TC pasaportlulara ise 99 milyon Euro (% 10) ödendi.) 

4 Büyüklerin 2010 yazından bu yana ödediği transfer bedeli ise: 

954 milyon Euro+KDV, stopaj, menajerlik ücreti, dayanışma/yetiştirme bedelleri ve pek bildirilmeyen ‘şarta bağlı bonuslar’ ile maliyet daha da büyük. Hatta; kendine ait olmayan parayla, yani krediyle yapıldıkları için faiz ve kur farkı da var...  

7405 Sayılı Spor Kulüpleri Yasası riskleri bile 4 büyüklerin transfer iştahını kesmedi. İçi geçmiş yıldız transferini büyük bir iştahla kucaklayan ülkede bu imkansız gibi... 

Kulüpleri yönetenler bu sarmaldan çıkmak için çaba gösterip, camialarına bu yönde telkinde bulunmaları halinde belki sportif başarıdan olacaklar ama büyük kulüp kimliğinin de içini dolduracaklar.  

Bu kısa bilgiden sonra dönelim Trabzonspor’a… 

Şampiyonlar Ligi’ne gidilemedi. Yetmedi UEFA Avrupa Ligi’nde de yok. 

Ligde ise üstteki rakiplerine yenilmemesine rağmen işini zora soktu. 

Hepsi tamam ama zaman hesap sorma değil, büyük takım olabilmek için büyük kulüp yapısının inşa edilmesi. 

Rahmetli Özkan Sümer’in yıllar önce “Trabzonspor, kimsenin cebine sığmaz” söyleminden yola çıkarsak artık bu borçlar bir veya birkaç kişinin karşılayacağı borçlar olmaktan çıktı. 

Öncelikli olarak Trabzonspor, transfer söyleminden ivedilikle çıkmak zorundadır. 

Sonrasında toplum barışını inşa ederek camiaya bugün içinde bulunduğu durumu yalın bir ifade ile anlatmak zorunda.  

Bu camianın her ferdi gücü nispetinde yağmur çamur demeden bu formanın ardından gidiyorsa gücü nispetince biletini alıp, soğuk-sıcak demeden takımını destekliyorsa, kulübün büyüklüğünün en önemli kriteri bence bu sevgi ve ilgidir. 

Trabzonspor maç kazanabilir, kaybedebilir ama büyüklüğü puan cetvelinde bulunduğu yerle ilintili değildir.  

Bundan sonrası için önünde Ziraat Türkiye Kupası, Süper Kupa ve UEFA Avrupa Konferans Ligi gibi üç önemli hedefi olan bir takımın bağlı olduğu kulüp performansının arttırılması yine camianın ilgisiyle ilintili. 

Mutlaka kötü gidiş irdelenecektir, nedenler sorulacaktır ama o gün, bugün değildir. 

Daha düne kadar camianın bağrına bastığı Abdullah Avcı’nın istifa etmesi de çözüm değildir. 

Sonuçlara bağımlı kalınmadan yukarıda belirttiğim hedeflerin kazanılması halinde camia inanıyorum ki yine sokaklara dökülecektir. 

Bu takım belki her yıl şampiyon olamaz ama her yıl bir kupa kaldırmak zorundadır ve bunu da başarmak için istikrarın daha sağlam sağlanması gerekir. 

Geçmişte de örnekleriyle gördüğümüz gibi Trabzonspor ve Trabzonspor gibi kulüpler sadece teknik adam değiştirmez, beraberinde takımın da önemli bir bölümü yeni teknik adamla değişir ve bunun ardından da her zaman istikrarsızlığa bağlı hayal kırıklığı yaşanır. 

Trabzonspor’un bu saatten sonra ne hayal kırıklığı yaşamaya, ne de yeni borçlar yaşatmaya gücü yoktur. 

#Süper Lig
#Trabzonspor
#Futbol Kulübü
#Ali Kemal Yazıcı
1 yıl önce
Büyük kulüp mü, büyük takım mı? 
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti