|
Psikolojik bakımdan "normal" misiniz?

Aklımızın, psikolojimizin muazzam bir basınç ve gerilim altında yaşadığı günlerdeyiz. Bilhassa Müslüman dünyada ne olup bittiğine ve doğal olarak ne yapmamız gerektiğine hüküm vermemiz pek zor. Kalplerimizin birlikte akledip çarptığına inandıklarımızla aynı hizaya geçmeye çalışıyoruz. Yarın, 10 Ekim Dünya Ruh Sağlığı Günü. Gelin bu vesileyle, dünyada olup bitenler hakkında ahkâm kesmektense biraz psikolojilerimizden bahsedelim.

Hepimiz merak ederiz, psikolojik durumumuzun "normal" olup olmadığını, sadece kendimizinkini değil tanıdığımız, karşılaştığımız insanlarınkini de. Bizim merakımız, bilimsel tecessüse de yansımış. Yıllardır modern psikiyatri de psikolojik bakımdan sağlıklı olmanın veya "normal"in ölçütlerinin ne olduğu sorusuna bir cevap arıyor. Cevap, henüz bulunabilmiş değil. Biz psikiyatri uzmanları, "anormal" hakkında kütüphaneler dolduracak bir bilgi deryasına sahibiz ama iş "normal"i tarif etmeye geldiğinde orada durup kalıyor, kem kümden öte geçemiyoruz.

Durun telaşlanmayın hemen. Davranışlarında belirgin anormallikler olanları, psikolojik bakımdan ciddi sağlıksızlık işaretleri gösterenleri bizim kadar siz de hemen tanıyabilirsiniz. Zaten onları psikolojik yardım hizmeti almaya aileleri ve yakınları yönlendiriyor. Psikolojik bakımdan anormal olan kimse, toplumsal ortamda, "Ben buradayım" diye bağırıyor adeta. İlk bakışta hiçbir anormallik işareti göstermeyen endişeli, evhamlı kardeşlerimiz ise çektikleri sıkıntının herkeste görülenden farklı ve fazla olduğunu hissediyor, kapımızı bu yüzden çalıyorlar.

Psikolojik sağlık konusunda kıyamet, ilk bakışta kendisini belli etmeyen, belli etse bile "psikiyatrik hastalık" diyemeyeceğimiz ama pek de sağlıklı olmadığını hissettiğimiz ara durumlarda kopuyor. Böyle kimselerle karşılaştığımızda psikolojik bakımdan "normal"in ne olduğunu daha çok bilmek istiyoruz.

Modern zamanlarda sağlıklı psikolojik yaşamın ölçütlerinin ne olduğu sorusuna, bugüne kadar bilinen en yetkin cevabı Freud vermiş. Ona göre psikolojik sağlığın yerinde olması için iki ölçüt var: Sevmek ve çalışmak. Sevme potansiyeliniz yerindeyse ve işinizi gücünüzü görebiliyorsanız büyük ölçüde normalsinizdir. Sevmek ve çalışmak ölçütleri, gerçekten de oldukça tanımlayıcı ama bir o kadar da öznel, yani kişiye göre. Kime sorsan sevgi dolu ve ondan çalışkanı yok. Bu yüzden gündelik hayatta pek de kullanışlı değiller, daha somut, gözle görülebilen kıstaslar gerekli. Yıllardır psikolojik sağlığı hasarlı, davranış ve ilişkilerinde sorunlar bulunan insanlara yardım etmeye çalışan bir meslek erbabı olarak, benim de iki psikolojik sağlık ölçütüm var.

Bunlardan birincisi, şükran duygusu... Bir kişinin psikolojisine normal, kişiliğine sağlıklı diyebilmemiz için onda, belli ölçülerde şükran duygusunun gelişmiş olması şart. Bir insanın başkaları tarafından yapılan iyiliğe verdiği cevaba bakarsak, onun psikolojisi hakkında oldukça yol gösterici bir ölçüte sahip oluruz. Eğer kişi, yapılan iyilik karşısında, şükran hislerini belli edecek, minnet duyduğunu gösterecek bir tutum alabiliyorsa, örneğin "Sağ ol, teşekkür ederim" diyebiliyor veya mimik ve davranışlarıyla bunu gösterebiliyorsa, onun hakkında içimiz büyük ölçüde rahat olabilir.

Minnet hissi, şükran duygusu eksikliği olanlarda, ilk göze çarpan özellik, hasetliktir. Gördükleri iyiliğin karşılığında minnet etmez ya da hemen başka bir taleple karşınıza çıkarlar. Onlara karşı sürekli borçlu gibi hissedersiniz kendinizi. Zaten onlar da size ve herkese karşı sürekli alacaklıymış gibi davranırlar. Mütemadiyen kendileri için bir şeyler isterler ve asla yetinmezler, üstelik bir türlü teşekkür etmeyi bilmezler. Etseler bile, bu yalnızca öğrenilmiş bir davranıştır, ne onların ne sizin içinize siner, içten olmadığını hemen anlarsınız.

Psikolojik sağlıkla ilgili ikinci ölçüte gelince... İnsanın psikolojik bakımdan durumunu sınamak istiyorsanız, onun, çocuklara ve gençlere karşı hislerine ve bu hislerini dışa vurma biçimlerine bakın. Psikolojik bakımdan sağlıklı insan, misafiri olduğumuz dünyamızın yeni, acemi mukimleri çocukları ve gençleri içtenlikle sever, hayat bilgisini onlara öğretmek, dünyayı nasıl algıladıklarını onlardan öğrenmek için çabalar. Bilin ki, kim çocuklara ve gençlere tahammülsüzse, onun daha anasıyla ve anasının sütünü paylaşan diğer çocuklarla, genel olarak insan kardeşleriyle derdi bitmemiştir. İçi hasetle doludur, yeryüzündeki bütün kaynakları kendisi sömürmek ister. Çocuklara ve gençlere tahammül edebilmek, hayata saygı göstermenin, faniliğe boyun eğmenin, teslim olmanın en iyi göstergelerindendir.

Denilebilir ki, bu ölçüt de zaten birinciden bağımsız değil. Doğrudur. Bir insanda şükran ve minnet duygusu gelişmişse, hayata, tabiata, başka insanlara saygı göstermeyi öğrenmişse ve faniliğinin farkına varmışsa, bu kişi çocuklara ve gençlere karşı da sevgi doludur.

Twitter.com/erolgoka
9 yıl önce
Psikolojik bakımdan "normal" misiniz?
Bu bir iniltidir!
“Yeni Büyük Oyun”un sahnesi kuruluyor!
Ağzının payını verdi
Hayat Mucizelere Gebe
İnsaf!