|
Patchwork ve muhayyile

Yakın zamanlara kadar bir yaşadığımız devrin bir ‘görsellik çağı’ olduğunu söylüyorduk. Şimdi o aşamanın bir sonrasına geçmiş durumdayız; ama her an maruz kaldığımız dev görsellik dalgalarının sersemliği içinde olduğumuzdan bu yeni ‘gerçeklik’ durumunu ne ile ifade edebileceğimizi henüz bilemiyoruz. Yazılı kültür, işin görselleşmeyle ilgili kısmını akla, zihne, muhayyileye bıraktığı için iç alemimizde kapılar, pencereler açıyor, bizi içsel olarak alabildiğine zenginleştiriyor ve derinleştiriyordu. Oysa yazıyı bile kendi hazırkalıp biçimlerine mahkum eden yeni görsel kültür, bizi hayallerle kurduğumuz engin dünyadan, tasavvur ve imgelerimizden büyük ölçüde mahrum bırakıyor. Zihinlerimizde oluşan görsellik, yine büyük ölçüde, üstümüze boca edilen görüntülerin kopyala-yapıştır çoğaltmalarından, teknikle kurulmuş, dolayısıyla fazlasıyla öngörülebilir ve taklit edilebilir kolajlarından ibaret bugün. Sürekli değişeni sürekliliği olan bir algılama, bir idrak içinde değil, statik malzemenin çoğaltılması yoluyla kendimize katıyoruz. Bu donuklanmış ya da tabiri caizse kireçlenmiş zihinler çıkarıyor ortaya. Her şeyi kayda bağlayan, izah ve tarif eden, her görüntüyü standartlara döken ve öylece sabitleyen bu yeni kültür, muhayyilesini kaybetmiş, sınırlanmış ve kendini her an yeni mucizelerle hayatı donatan ‘hakikat’e iç gözünü kapatmış demektir. Bunun hayatı nasıl tek boyutlu hale getirdiğini, nasıl kısırlaştırdığını, nasıl yoksullaştırdığını durmadan kendini tekrar eden yeni hayatımızda her gün, her an gözlüyor, ama yazık ki bundan ızdırap da duymuyoruz.

“Dış görünüşe rağmen, kuş, çiçek ya da yağmur formundaki bir kaligram, ‘bu bir güvercindir, bu bir çiçektir, bu bir sağanaktır’ demez; bunu deyince ve sözcükler konuşmaya başlayıp bir anlam sununca, kuş uçmuştur ve yağmur kurumuştur bile” diyor Michel Foucault, ‘Bu Bir Pipo Değildir’ adını verdiği kitabında.

İmajların imgelerin yerini almakta olduğu uzun zamandır konuşuluyor. Sayıları az da olsa, buna direnmeye çalışanlar yok değil ama... Şairler mesela... İmgeler en çok onlara lazım değil mi zaten! Ancak yeni zamanların şiirlerinde, istisnaları bir yana bırakırsak, imgelerin de bir parça kurgusallaştığını, akıl işi formülasyonların muhayyilenin yerini almakta olduğunu kabul etmek gerekmez mi? Şiir nereden yazılır, bu tartışmaya açık bir konu, tartışılıyor da zaten. Yararlı bir tartışma bu, birçok başka tıkanma ve düğümlenme noktamızı da esastan teşhis edebiliriz belki bu yolla.

Hans Belting’in ‘Floransa ve Bağdat’ kitabından üstünde durulmayı fazlasıyla hak eden birkaç satır: “Arap kültürü, hayal gücünü duyulardan korumak istediği zaman dış dünyanın görsel cazibelerinden kaçar. İçsel resimlerin insan eliyle yapılmış birebir tasviri ancak put olabilirdi, çünkü sahte bir resimden başka bir şey değildi. Göz bütünsel imgeler göremez, noktasal ‘optik biçimlerin’ görsel cazibesiyle resimlere hammadde söyleyebilirdi sadece. Bu nedenle, perspektif tekniğine göre yapılmış resimlerin Arap dünyasında put olarak algılanması kaçınılmazdı. Bu resimler ne içinde yaşadığımız canlı kainatla ne de insan doğasının bir sırrı olan içsel imge üretimiyle boy ölçüşebilirdi.”

Bazı has sinemacılar, eski ustaların izinden giderek muhayyileyi yeniden işin içine katmaya, ellerindeki imajlardan yeni imgeler oluşturmaya, yani suyu tersine akıtmaya çalışıyor filmleriyle. İnsana, hayata, zamana, varlığa dair kalıpları kırmaya, ezberi bozmaya uğraşıyorlar. Hayatın değişken yapısı, hızı, berrak dikkat gerektiren küçük ayrıntıları üzerinden aslî hikayemizi yeniden ‘görünür’ kılmayı deniyorlar. İyi ki filmlerini yapıyor ve bu boğucu görselleştirme çağında bize biraz nefes aldırıyorlar. Ancak işin acıklı bir tarafı da var; en samimi çaba bile, nihayetinde görsellik bulunan her işi, her çabayı hoyratlıkla kendi arşivine katıyor ve tepe tepe kullanıyor. İşin en başına dönmeden, kendimizi düşüncesizce terk ettiğimiz bu görsel döngüyle hesaplaşmadan bunun dışına çıkılamayacak. Mümkün mü bu? Ancak muhayyilenin hayati kıymetini idrak edebilen yeni bir insanla!

#Patchwork
#Muhayyile
#Görsellik çağı
#Yazılı kültür
#Sinemacı
#Hans Belting
#Floransa ve Bağdat
3 yıl önce
Patchwork ve muhayyile
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle