|
Kavala onlar için neden bu kadar değerli

Bu köşeyi takip edenler elbette Osman Kavala ile ilgili neredeyse bütün iddia ve bilgileri yıllar önce yazdığımızı hatırlayacaktır.

“Kızıl Soros”
lakabının nereden geldiğini de Açık Toplum üzerinden Soros’la olan bağını da…

Bir sanayici olarak F-16 uçaklarının modernizasyonunu yaptığı gerçeğini de…

Aynı ismin İmralı’daki PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a Sırrı Süreyya Önder’den “selam gönderdiği bilgisini de…

“Seni başkan yaptırmayacağız”
sloganını sahibi olduğu restoranda Selahattin Demirtaş’a öğretenin de…
Meral Akşener ile
“ortak kuzenleri bulunduğu”
nu da…
Türkiye’nin yerli otomobil projesinin tam kalbine kendi adamını yerleştirdiğini de…
Birgün gazetesiyle “borç alışverişi” yaptığını da...

Hepsini ve daha fazlasını yıllar önce bu köşede yazdık.

KAVALA BATI’NIN BİR ACENTESİDİR
Osman Kavala bugün yine gündemde. Bu kez Amerikan büyükelçisinin başını çektiği 10 büyükelçinin
Türkiye’ye “Kavala’yı serbest bırakın”
diyen parmak sallamasıyla gündemde.
Osman Kavala neden bu ülkeler için bu kadar önemli? Ya da Kavala kim ki bu 10 ülke büyükelçi bildirisiyle ona sahip çıkmaya çalışırken “müttefik” Türkiye’yi karşılarına alıyorlar?
Başından bu yana söylediğimiz bir şey var.
Kavala bir “acente”dır. Batı’nın bir acentesi. Soros’un bir acentesi.

“İnsan hakları savunucusu” diye nitelemiş bazı batılı medya organları Kavala’yı anlatırken. Kavala bugüne kadar PKK terör örgütünün siyasi talepleri dışında hangi insan haklarını savunmuş bilen beri gelsin.

Dedik ya acentedir Kavala… Türkiye’nin bağımsız dış politika, bağımsız terörle mücadele, bağımsız ekonomi programı yürütmek istediği her durum ve dönemde kendisi Batı adına inisiyatif almıştır.
Denebilir ki bu suç mudur? Hayır!
Bunun kararını verecek olan biz değiliz. Türk yargısıdır. Adaletidir.
Yine
uzun tutukluluk, yargının yavaş işlemesi sadece Kavala’nın sorunu değildir.
Bu ülkede binlerce tutuklu yargılanan sanık var ve o sanıkların tamamı en az Kavala kadar tutuksuz yargılanmayı hak ediyor olabilir.
Ama nedense Amerika, Almanya hatta Yeni Zelanda bile Kavala ile ilgileniyor. Binlerce tutuklu yargılananlardan bir tanesi ile ilgileniyor.

Çünkü Kavala, onların acentesi!

Çünkü Kavala, mahiyet olarak, “suçüstü” yakalanan Deniz Yücelgillerden.
Çünkü Kavala, 15 Temmuz’da İzmir’de ele geçirilen Rahip Burunsongillerden.

Çünkü Kavala, bazen karda yürüyüp izini belli etmeyengillerden.

Çünkü Kavala, görünür işlerinin tamamını “yasal zeminde” yapanlardan.

Kavala’nın bir an önce adil bir şekilde yargılanıp suçu varsa cezasını, yoksa beraatını biz de bekliyoruz.

Kavala üzerinden Türkiye’ye parmak sallayanların, asıl maksadının “bağımsız politikalar üreten” bir Türkiye’yi hizaya çekmek, yedeğe almak olduğu gerçeğini biliyoruz.

Ama Kavala üzerinden baş gösteren krizin de hiç kimseye bir faydasının olmadığını belirmemiz gerekiyor.

Hiç olmadığı kadar dikkatli, hiç olmadığı kadar rikkatli ve hiç olmadığı kadar teenni bugünler için gerekli.

Ne dersiniz?

İşlediği suçlardan değil “vergi kaçakçılığından” yakalanan Al Capone’nin hikayesi

Dün yazıya oturmadan önce internette dolaşırken bir anda karşıma
“Kim bu Al Capone”
başlığı ile bir yazı çıktı. Çok dikkatimi çekti ben de sizinle paylaşmak istedim.
Bakın, İkinci Dünya Savaşı sonrası kartvizitinde
“İkinci el eşya satıcısı”
yazan, Amerika’nın en ünlü gangsteri Al Capone için ne denmiş?
“17 Ocak 1899’da
Brooklyn New York’
ta dünyaya gelmiş tam adı
Alphonse Gabriel Capone
olan ünlü kişilik.
Yıllar boyunca Amerika’da hüküm sürmüş bir gangster Al Capone.
Yer altı dünyasının Napolili çete lideri, Büyük Buhran döneminin getirdiği zorlukları bir fırsat olarak görmüş ve bu dönemdeki yasaklardan yararlanarak gücünü arttırmayı bilmiştir.
ABD Başkanı Hoover
dahil olmak üzere pek çok bürokratla yakınlaşmış, hatta bu yakınlık bir dönem
“Ülkeyi Hoover mı yoksa Al Capone mu yönetiyor”
gibi yorumlarla büyük tepki görmüştür.
Capone, pek çok suç işlemesine rağmen ortalıkta serbestçe dolaşmış, bağlantıları sayesinde yıllarca yasa dışı işlerine devam etmiş.
Fakat bir gün kimselerin yanaşamadığı Capone’nin karşısına
Eliot Ness
isimli gözü pek bir ajan dikilmiş. Dokunulmazlar isimli ekibin başı olan ve daha sonra aynı isimli filme konu olacak Capone’yi yakalama hikayesi de böyle başlamış.
Eliot Ness’in çabalarıyla işlediği suçlardan olmasa bile bir şekilde hapse atılan
Al Capone, 17 Ekim 1931’de vergi kaçakçılığından suçlu bulunarak 11 yıl hapis cezasına çarptırılmış.
Al Capone, 16 Kasım 1939’da şartlı tahliyeyle serbest bırakılmıştır.
Özgürlüğüne kavuştuktan sonra ise işlerini devrettiği Frank Nitti’nin her şeyi mahvettiğini göründe mafya dünyasından çekilmeye karar vermiş. Capone,
25 Ocak 1947’te
48 yaşında hayatını kaybetmiştir.”
#Osman Kavala
#Meral Akşener
#Soros
il y a 2 ans
Kavala onlar için neden bu kadar değerli
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?