|
Erdoğan, Başbuğ’a “YAŞ’ını kuruya çevirtmesin” demiş olabilir mi

Bir süredir “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışması üzerinden farklı salvolarla kamuoyunun meşgul edildiğine şahit oluyoruz. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un salvosunu tekrara lüzum yok. Ne var ki Başbuğ’un görevdeyken silahlı silahsız vesayet bürokrasisiyle seçilmiş iktidara yönelik neler yaptığını hatırlamakta fayda var.

T24 haber sitesinde 24 Mart 2011’de yayınlanan bir haber:

4 Mart 2008 günü saat 17.oo’de, Ankara’da
, (…) marka otomobil Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na geldi. Otomobilde
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt
vardı.
Paksüt, karargâha girdi ve bir saat 15 dakika süreyle, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı, altı ay sonrasının müstakbel Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ ile baş başa görüştü.

Günün moda deyimiyle, görüşmenin zamanlaması manidardı.
CHP ve DSP’nin
, üniversitelerde
başörtüsüne serbestlik getirmek amacıyla
Anayasa’da değişiklik yapılmasına ilişkin
5735 sayılı kanunun iptali için
Anayasa Mahkemesi’ne başvurmasının üzerinden sadece yedi gün geçmişti
. Ve o an itibariyle, çoğumuz henüz bunu bilmesek de
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın AKP aleyhinde kapatma davası açmasına on gün kalmıştı.
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili’nin, kritik başörtüsü ve kapatma davaları sürecinde Kara Kuvvetleri Komutanı’yla görüşmesini ilginç kılan diğer bir unsur,
buluşmanın gizli tutulması
,
kayıt altına alınmaması, tarafların kaydı tutulan resmî programlarında görünmemesiydi.
Hatta buluşma öncesinde,
karargâh giriş ve çıkışlarında bulunan güvenlik kameralarına karartma uygulanmış
, komuta katı da tamamen boşaltılmıştı.” (Haberin tamamı için:
)

Aynı günlerde Wikileaks belgeleri yayınlandı. O belgelerden birinde dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Ross Wilson adına gönderilen ve siyasi memur Janice G. Weiner tarafından kaleme alınan kriptolarda Başbuğ ile Paksüt’ün bu kez 13 Haziran 2008’de yaptığı görüşme diplomatik yazışmalara konu oldu. “Başbuğ-Paksüt patırtısı, ordunun gizli tertipler içinde olduğuna dair son dört yıldır ortaya çıkan bilgilerin devamı niteliğinde. (…) bir süre susan ordunun adı, ciddi entrikalar döndüğünü düşündüren bir dizi siyasi skandala karıştı.”

Bu görüşmeden yaklaşık 1.5 ay
sonra 30 Temmuz 2008 Çarşamba günü AK Parti kapatma davası karara bağlandı. İki gün sonraysa yani 1 Ağustos 2008’de Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olarak atandığı YAŞ toplantıları başladı.
Kapatma davası kararını Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç
açıkladı ve o gün şunları söyledi:
“(…)
Biz dışardan gelen baskılar çerçevesinde programlama yapmadık, gerekeni yaptık
. Önümüze gelen davaların ekonomik, sosyal ve siyasi önemi nedeniyle,
davanın bir an önce sonuçlanması gereğini göz ardı edemezdik.

1 Ağustos’ta toplanan YAŞ’tan, 4 Ağustos 2008’de şu kararlar çıktı:

Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Başbuğ getirildi
. (…)
Şûra’dan, hiçbir TSK personeli için ordudan ihraç kararı çıkmadı.”

Bu kronolojiye iki cümle yorum yapıp takdiri sizlere bırakayım.

Şener
Eruygur
’a “
Kes ulan
” çıkışı yapan,
Yaşar
Büyükanıt
’a,
“Bu ülkeyi sen mi yöneteceksin biz mi”
diye yüklenen,
Işık Koşaner
’e, “
Otur oturduğun yerde! Ne yani bizi cemselere doldurup Selimiye Kışlası’na mı götüreceksin
” diyen Erdoğan, AK Parti kapatma davasına doğrudan müdahil olan İlker Başbuğ’a bir çift söz söylememiş olabilir mi?

Başbuğ’un Genelkurmay Başkanı olacağı YAŞ toplantısı ile kapatma davası karar duruşmasının aynı haftaya denk gelmesi tesadüf olabilir mi?

Ve acaba
Erdoğan
, o süreçte İlker Başbuğ’un kulağına gidecek şekilde, “Atama bekleyen
Başbuğ, YAŞ’ını kuruya çevirtmesin. Anayasa Mahkemesi’nden bir kapatma kararı çıkarsa YAŞ kararlarını imzalamam
” demiş olabilir mi?

Ne dersiniz?

Kavala’nın irtibatta olduğu Soros’un adamları İyi Parti’de
  • Bu köşeyi takip edenler tutuklu yargılanan Osman Kavala ile ilgili defalarca yazı yazdığımızı bilir. Bu yazıların bir bölümünde Kavala-Soros bağlantılarını anlatırken, bir bölümünde de İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile Kavala arasındaki ilişkileri anlatmıştık (“Akşener ile kuzen değiliz ama ortak kuzenimiz var” demişti Kavala.)
  • Dün İyi Parti’den istifa eden Balıkesir Milletvekili İsmail Ok şöyle dedi: “Sözde sivil toplum örgütü adındaki,
    emperyalist Soros Vakıflarında görev yapanlar, başkanlık divanında en hassas görevlere getirilmişlerdir. Daha da kötüsü Genel Başkan bu durumu bilmesine rağmen bu Soros’çuların partinin en hassas birimlerinde görevlendirilmesinde bir sakınca görmemiştir.”
  • Bu açıklama İyi Parti içinde ve dışında çok tartışılacak. Hatta Kavala-Akşener ilişkisi de…
  • Demedi demeyin.
  • Takipteyiz.
#Anayasa Mahkemesi
#YAŞ
#Wikileaks
#Şener Eruygur
4 yıl önce
Erdoğan, Başbuğ’a “YAŞ’ını kuruya çevirtmesin” demiş olabilir mi
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi