|
Boğazına kadar yolsuzluğa batan bir hükümet profili

Bu ülke, yolsuzluk, hükümet mafya ilişkileri, tehdit, şantaj, yeşil beyaz sermaye ile ötekileştirerek soygun, aklınıza ne geliyor ise gördü. Geçmişte, dünyada bu anlamda en kötü ülkeler içinde olan Güney Amerika ülkeleri ile aynı kategoride değerlendirilen bir ülke konumundaydık.

Korkmaz Yiğit"in Türk bank olayı, İSKİ yolsuzluğu, Demirel döneminde "verdiysem ben verdim" dediği İLKSAN olayı gibi büyük yolsuzluklar çıkar çatışmalarından dolayı kamuoyuna yansıyabilmişti. Kamu bankalarına kredi borçlusu olarak siyasete giren buna rağmen Demirel tarafından bankalardan sorumlu bakan olarak atanan Cavit Çağları ve ilk icraatı olarak borcunu aldığı tarihteki kur ile sabitlemesi yolsuzlukta pişkinliğin zirvesiydi. Bolu tüneli, Yuvacık barajı gibi projelerin bilinçli olarak bitirilmeyerek, sürekli devletin maliyetini artırarak yapılan soygunu da unutmamak gerekir. Medya siyaset ilişkisi ile yapılan soygunlar için ayrı bir seans yapmamız lazım.

Yolsuzluk yapılan ülkede faturanın bir şekilde ödetildiği tek kesim vardır oda halkın bizzat kendisidir. Halk bu faturaları ülkenin itibarı, yoksulluk, enflasyon, bütçe açıkları, sürekli artan vergiler, rekabete açık olmayan kapalı bir ekonomi, yapılamayan yatırım ve eksik hizmet vs şeklinde öder. Kısacası hem cebindeki paradan olur hem de insanca yaşama ortamından mahrum kalır.

Bunların geçmişte bize farklı ve çok somut yansımaları oldu. Bunların neler olduğunu hatırlamakta fayda var. Bugün ana akım medya olarak kendini konumlandıran kesim, bu yapı ile büyük bir çıkar birliği içinde vurgunlar vurduğu, manşetlerle toplumun dikkatini başka yere çekerek asıl büyük suçlu olduğu günler yaşandı.

Kriz halkı soymanın, sermayenin ve para transferini az sayıda seçilmiş insana yapmanın en basit ve görünürdeki meşru yoludur. Enflasyon, artan faiz oranları, artan döviz kurları yolu ile sermaye el değiştirir, iflaslar legalleştirilir.

Yolsuzluğun siyasetçi, bürokrat, iş adamı, medya patronu etrafında kurumsallaştığı bir ülkede neler yaşanabilir ona bir bakalım;

İki yıl içinde yirminin üzerinde banka batabilir, batırılabilir ve buradan halkın sırtına net olarak elli milyar dolar,yansımaları ile beraber hesaplamak mümkün olmamakla beraber yüz milyar dolar yük binebilir.

Halktan toplanan vergilerin tamamı az sayıda baronun cebine anaparanın faizi olarak girebilir, sonrasında devlet karşılayamadığı kısmı içinde borçlanabilir ve bu kısır döngü bir isyana veya bir devrime kadar devam edebilir. Ortalama yüzde yetmişler civarında enflasyon ile halk inim inim inletilebilir.

IMF, yerli ve yabancı baronların alacakları teminat altına girsin, dolayısıyla ülke yönetimine el koysun diye çağrılır ve ondan yirmi beş milyar civarında borç alınabilir.

Vatandaştan toplanan Konut Edindirme yardımı ve benzeri paralara el konulabilir.

Ülkenin Merkez bankasından birkaç bankaya bir günde yedi milyar dolar aktarılabilir.

Diğer sorunlar yetmezmiş gibi kamu bankaları ve kamu iktisadi şirketleri halkın sırtına her yıl onlarca milyar yük olarak binebilir.

Sosyal güvenlik ve sağlıkta dünyanın en kötü hizmetine rağmen on milyarlarca liralık açık verilebilir. Genel Müdürü de yıllar sonra parti lideri olup aydınlık, huzurlu, refah içinde günler vadedebilir.

Depremde gelen dış yardımlar ile memur maaşları ödenebilir.

Eğitimde ilkellik, ulaşım ve yolların kalitesinde, konutta gecekondulaşma ve kötü şehirleşmede, en basit belediye hizmetlerinin verilememesini söz konusu olabilir.

Yorulduk değil mi? Dahası var ama şimdilik bu kadarı yeter. Onlarca ülkede yaşanan olumsuzlukları, soygun ve yolsuzluğu toplasanız bu sonuçlara ulaşamazsınız. Ama bunlar sadece ülkemizde yaşandı. Hırsız var diye bugün avaz avaz bağıranların büyük kısmı dünün tescilli soyguncuları olarak başroldeydi..

Bir masal anlatır gibi uzun uzun yıllar önce değil daha on dört, on beş sene önce bir ülkede yaşanan bu olayların ardından ülkenin geldiği nokta ortada, zenginleşen bir halk ve rezervi dolu bir Merkez Bankası var. Geçmişteki günleri yaşamak isteyen hırsızların iştahı bu yüzden, ağızları sulanıyor kendilerini kaybediyorlar.

10 yıl önce
Boğazına kadar yolsuzluğa batan bir hükümet profili
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’