|
Herkesin Başbakanı

Artık şu saatten sonra kimse bana topuna birden "paraleller" dediğimiz zamanelerin ve onların hinterlandında yer alan darbe sevdalılarının ülke ve millet adına iyi niyetli olabileceklerini, aynı secdeye baş koyduğumuz dindaşlarımız olduklarını, aynı selamı yaymakla din kardeşlerimiz sayıldıklarını söylemeye kalkışmasın lütfen.

Hayır, hayır, hayır!

Soma acısı paralelcilerle ortak olabilecek, denk düşebilecek, eşitlenebilecek hiç bir hal, tutum ve durum içinde olamayacağımızı çok açık bir şekilde gösterdiği gibi, onlardan yana bir pişmanlığın gerçekleşebileceğine, yanlışlarını idrak edebileceklerine dair umut kırıntılarını da ortadan kaldırmaya yetti.

BAŞKASININ ACISIYLA KENDİ KİNİNİ BİLEMEK

Maden ocağı nedir, nasıl çalışır, şartları nasıl işler, can güvenliği nasıl sağlanır...

Soma"da vuku bulan elim olayın sebepleri nedir..

Bu vb. konularda zerre kadar bilgisi tecrübesi olmayan zamanelerin tecrübelerini konuşturdukları tek husus, bu elim hadiseden öncelikle Başbakan için nasıl bir nifak üretecekleri, nasıl bir yeni kalkışmayı deneyebilecekleriyle ilgili.

Milletin acısı onlara değmiyor çünkü. 30 Mart"taki tercihleri yüzünden kuşkuya mahal vermeyecek bir kesinlikle millete düşman olmuşlar, gelebilecekleri son nokta olarak halkı aptal ilan eden bir hayvanilik düzeyinde konumlanmışlardı zaten.

Devlet iflah olmaz, ıslah edilme imkanını tüketmiş bulunan bu zamane paralellerinin yakasına sarılmaya başlamış, onlar da yargısız infazdan, cadı avından yakınan ağıtlar söylemeye durmuşlardı.

Bir büyük toplumsal olay, milletin tümünü ilgilendiren bir acı, yürek yakan ölümler olmalıydı ki tekrar çekildiklerini inlerinden başlarını gösterebilsinler.

Soma"da duygu ve akıl sahibi herkesi gözyaşlarına boğan şu elim hadise onlar için başkasının acısıyla kendi kinlerini bileme fırsatından başka bir şeyi ifade etmedi bu yüzden.

İktidar yıkılmayacaksa bile sarsılsa diye bekliyorlar.

Sarsılmasa bile istifalarla güç kaybetse, güç kaybetmese bile birileri harakiri yapsa da kanına ekmek bansalar diye bekliyorlar.

Allah"a şükürler olsun ki böylece yine bir başarısızlığı denemiş oluyorlar; durmayacaklar bu gafiller yine deneyecekler ve inşallah daima yine ve yine başarısızlığı denemiş olacaklar.

Ta ki kökleri kazınıncaya kadar.

İşte bunun için diyorum ki, kimse bunlarla ilgili bana olumlu cümleye kurmaya kalkışmasın artık. Onların hali ve geleceği bellidir. Bin yıllık bir düşmandan bile dost olur ama bu zamane paralellerden artık asla dost olmaz!

İŞÇİNİN CAN KIYMETİ

İşçinin alın teriyle ilgili kutluluk hükmüne dair toplumsal algı bellidir.

Çünkü insan için emeğinden başka bir şeyi yoktur ve o kendini var kılan bu değerle tanımlanır.

Ama son tahlilde insan canıyla vardır ve emeğine duyulan hürmet onun yaşama hakkına duyulan hürmete bitişiktir.

Bu nedenle sol kesimlerin işçileri istismar etme üzerinden yürüttükleri geçmişteki kampanyalar elbette batıldır ancak bunun batıl olması işçilerin canlarının ve emeklerinin abdestli ya da abdestsiz kapitalistlere peşkeş çekilmesinin nedeni olamaz.

Toprağın altında çalışan işçinin canı ve emeği toprağın üzerinde yükseltilen rezi(l)danslardaki suni Babil bahçelerinin bir imrendirilme durumu olarak gözlere sokulmasıyla perdelenemez; toprağın üzerinde mimari ve bayındırlık yoluyla sağlanan refah, kolaylık ve yaşama keyfi, ekmeklerini kazanmak için toprağın derinliklerini kat edenlerin haklarını, zorluklarını unutturamaz.

Ekmeklerini toprağın altında arayanların gayretlerinin toprağın üstündekiler için mal, sermaye, fuar ve pazar demek olduğunu kimse inkar edemez.

HERKESİN BAŞBAKANI

Bu ayrımları müdrik olan; kederin de hesap sormanın da hakkını birlikte verebilecek olan bir Başbakanımız var.

Gönül istiyor ki duble yollardaki, tren ve metro hatlarındaki artışlar Başbakan"ın listesinde nasıl yer alıyorsa, toprağın altına ilişkin iyileştirmeler ve yenilikler de işçinin can ve emek hakkı olarak onun listesinde aynı değerde yer alsın.

Birindeki olumlu gelişme diğerinde gerilemeye sebep olmasın; bilakis olumlu bir söz edişle birlikte dile getirilsin. İlgili ihmallerin, savsaklamaların hesabı en etkili şekilde sorulsun.

İşte o zaman tedbir ile takdir dengesi rahatça kurulabilir; acının boyutu kavranılabilir ve kısmen tahammül edilebilir hale gelebilir.

İşte o zaman yukarıda niyetlerini ve gayretlerini belirttiğim paraleller kuyruklarını altlarına çalıp inlerinde beklerler.

Çünkü onlar ülkesi ve milleti adına başarıları artarak süren bir Başbakan"la karşılaşmaktan korkarlar; inlerinde kahrolarak, sinir krizleri içinde yeni beddua denemeleri yaparak başka musibetlerle oluşacak başka fırsatları beklerler.

Artık çok açık bir şekilde görülmektedir ki bu ülkenin ve milletin gücü, paralellerin güçsüzlüğüdür.

Soma"da can verenlere rahmet, ailelerine ve milletimize sabır ile başsağlığı diliyorum.

twitter.com/OmerLekesiz
10 yıl önce
Herkesin Başbakanı
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu