|
Masa üssü"nden

1-"Giz ve Işık-Batılı Ezoterizm"in Tarihi" adlı kitap Dedalus Yayınları arasından çıkmış; yazarı: Antoine Faivre; özgün adı "L"ésotérisme".

Dedalus, yerli okurların ilgisini artırmak için olmalı kitabın yeni adında sadece Ezoterizm"i değil, illuminasyon"u da esas almakla kalmamış, onu bir mekana (Batı"ya) ve türe (tarihe) bağlamayı uygun görmüş.

Nitekim Birol Biçer tarafından Türkçeleştirilen kitap da Hermesçilik"ten çıkıp, Kabala"dan yürüyerek Okültizm ve İllimünizm"e, oradan da Mosanik, inisiyatik akımlara ve Tradisyonalizm"e uzanıyor.

Ezoterizmin beş algısını karmaşık bir yapı kümesi, bilinçli olarak saklanmış "gizli" bilgiler ve olgular, her şeyin özünde bir gizem taşıması, doğmatik ya da yargılamaya dayanan ifade şekillerinden ziyade sembolik, mitik ve deneyimlenebilir olana vurgu yapan biçimiyle gnostik, Kadim Gelenek arayışı olarak özetleyen yazar, bunlara ilişkin uygulamaları, deneyimlemeleri değil, bunların bir zihniyet ve ilgi konusu olarak ortaya çıkışlarını, gelişmelerini ve bugünkü geldikleri durumu ana hatlarıyla anlatıyor.

Konu, gerek semavi gerekse beşeri dinlerin tümüyle ilişkili ve dolayısıyla insanlığın tüm zamanlarına mahsus olması nedeniyle "Batı"yla sınırlandırılsa bile kimi temel kavramlar üzerinden genelleşmesine engel olunmayacak bir niteliğe sahip. Kitabın mahiyetiyle ilgili benim endişemin nedeni de aslına budur. Örneğin Beşinci bölümün ilk ara başlığı "Batı "Geleneği"nin İzinde İrfani Bilgi" şeklindedir ki, bizde "irfan" kelimesi "tasavvuf felsefesi"nin karşılığı olarak kullanıldığına göre onun burada Batı geleneğinin izine düşürülmesi problemli bir durum arz etmektedir.

Öte yandan yine bu bölümde "Geleğin Dört Rüzgarı" adlı ara başlık içinde Rene Guénon"dan bahsedilirken, onun A. K. Coomaraswamy"nin de temsilcilerinden olduğu Tradisyonalizm"e bağlılığına rağmen din olarak İslam"ı seçişinden ve dolayısıyla adının da Şeyh Abdülvahid Yahya oluşundan hiç söz edilmiyor.

Yerli okurun dikkatini çekmek için kitabın özgün adını değiştirmeyi gerekli gören Dedalus"un, mezkur kavramlar ve Türkiye"de de çok iyi tanınan Batılı Müslüman isimler konusunda kitabın ikinci baskısına açıklayıcı bilgiler ekleyerek, metni bizler için daha da zenginleştireceğini umuyorum.

Bu vesileyle, kırkı yeni çıkan Dedalus"u kutluyor, sahibi ve emektarı Sedat Demir sayesinde başarılarının artarak sürmesini temenni ediyorum.

* * *

2-Metin Karabaşoğlu"nun "Saidleri Ararken – Risale Okumaları İçin Entelektüel Bir Giriş" adlı kitabını tam da Nurculuk(lar) üzerine tartışırken okumam çok iyi oldu.

Bilginin de kendine göre bir kaderi izlediğini ve ona muhtaç olanla buluşmasının da onun kazası olduğuna düşünürüm. Demek ki, söz konusu kazanın tahakkukunda benim o yazıları yazmam ve "Saidleri Ararken"le buluşmam için yazarının Kebikeç"e teşrifini beklemem gerekiyormuş.

Karabaşoğlu, Ahmet Yıldız, Safa Mürsel ve Fred A. Reed"in takrizleriyle açılan kitabının önsözünde, yabancı ama hatırlı bir üniversite yayınevince hazırlanan bir kitap için kendisinden Risale-i Nur hareketinin Sait Nursi"den sonraki dönemi üzerine bir makale istendiğini, o makalenin yazılmasıyla başlayan çalışmanın bu kitaba dönüştüğünü belirtmiş.

İlk metni yazmaya başlarken konunun ve şartların hassasiyeti yüzünden kimi korkular taşıyan, çelişkiler yaşayan Karabaşoğlu, iyi ki yazmaktan vaz geçmemiş. Rabbimizin yardımı, mümince perspektifi ve Risale-i Nur"dan güzel nasibiyle korktuklarının da hiç biri olmamış zaten. Mümkündür ki yer yer zorlanmıştır ama her kelimeyi kılı kırk yararcasına düşünmesinin sonucunda kendi söyleyişiyle şunları gerçekleştirmiş:

"Öncelikle, mevcut Risale-i Nur araştırmalarına dair metodik eleştirilerimi ve kendi metodik düşüncemi ortaya koyacak, sonra Risale-i Nur"un ontolojik temellerini, peşisıra bu ontolojik temellerin bireysel, cemaatî, sosyal ve siyasal tazammunlarını irdeleyecek; son bölüme böyle gelecektim."

Öküz altında buzağı aramaya meraklı olanların çabasını hemen boşa çıkarmak için belirtmeliyim ki, "Risale-i Nur"un Ontolojik Temelleri"nden kastı Said Nursi"nin ontoloji anlayışı ve bunun genel İslami ontolojiyle mütekabiliyetidir.

Karabaşoğlu, mezkur konuları işerken doğruların altını en kalın çizgilerle çizmeye, yanlışları ise suçlama, kötüleme içermeyen bir tonla işaretlemeye büyük özen göstermiş.

Said Nursi"nin düşüncelerini, Nurculuk hareketinin paradigmasını, çeşitlenme nedenlerini, bu çeşitlenişin beraberinde getirdiği avantajları ve dazevantajları, söz konusu hareketin değerlendirmesine ilişkin problemleri, iyi bir Müslüman olmaktan başka hiçbir meselesi olmayan bir kalemden okumak için Nesil Yayınları"ndan edinmekte geç kalmayınız.

12 yıl önce
Masa üssü"nden
Hay ben sizin ‘dininize’
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü