Biz üç kişiydik: Bedirhan, Nazlıcan ve Enflasyon

04:005/03/2025, Çarşamba
G: 5/03/2025, Çarşamba
Özgür Bayram Soylu

Bedirhan sabit gelirli bir memurdan başkası değildi. Kazandığı her kuruşun hesabını yapıyor, arada Borsa İstanbul’da macera arıyor, yatırım tüyoları duydu mu dayanamıyor, ama maaşının büyük bir kısmını sabit giderleri için harcıyor, kalan parayla belki bir kitap, belki küçük bir kahve keyfi yapıyordu. Dedelerden kalma miras vs varsa da onlara tabiri caizse takla attırmanın yollarını arıyordu. Nazlıcan , üniversitede iktisat son sınıf öğrencisiydi. Her ay ailesinden gelen harçlıkla idare etmeye çalışıyor,

Bedirhan sabit gelirli bir memurdan başkası değildi. Kazandığı her kuruşun hesabını yapıyor, arada Borsa İstanbul’da macera arıyor, yatırım tüyoları duydu mu dayanamıyor, ama maaşının büyük bir kısmını sabit giderleri için harcıyor, kalan parayla belki bir kitap, belki küçük bir kahve keyfi yapıyordu. Dedelerden kalma miras vs varsa da onlara tabiri caizse takla attırmanın yollarını arıyordu.

Nazlıcan
, üniversitede iktisat son sınıf öğrencisiydi. Her ay ailesinden gelen harçlıkla idare etmeye çalışıyor, KYK bursu yatmadan bitiyor, en büyük lüksünü okul kantininde içtiği chai tea latte simgeliyordu. İktisatçı olduğu için geleceğe umutla bakıyor, ileride büyük bir metropolde hibrit çalışma sisteminde sevdiği alanda dolgun bir maaşla çalışmanın hayalini kuruyordu.
Ve bir de Enflasyon!
Her zaman aramızdaydı. Bazen sınav dönemlerinde gördüğünüz not isteyen sınıf arkadaşınız, bazen akşam ezanı okununca topunu alıp giden zoraki çocuk bazen de doğum günlerine davetsiz gelen “en sevdiğiniz” arkadaşınız. Hiç istemediğiniz ama hep sizinle olan, aynaya her baktığınızda gördüğünüz sizinle yaşayan kötü bir “ben”. Zamanla Bedirhan’ın maaşına, Nazlıcan’ın chai tea latte’sindeki badem sütünün üstüne bırakılan kalp emojisine göz diken yaramaz bir çocuk.

ENFLASYON DÜŞERKEN

Türkiye’de 20 ay sonra ilk kez enflasyon %40’ın altına düştü. Psikolojik eşiğin altına gerilemiş görünse de sokakta psikolojinin ateşi henüz sıcaklığını koruyor. İlk bakışta olumlu bir tablo gibi görünse de markete giren, faturalarını ödeyen ve geçim mücadelesi veren dar gelirli vatandaş için ve yüksek faiz maliyetine katlanmak zorunda kalan firmalar için gerçek bir başarı hikayesi sorunsalı sorgulanmayı sürdürüyor. Hayat pahalılığının hız kesmeden devam ettiği günümüz renkli dünyasında politika faiz oranının %45’ler seviyesinde, gıda, kira ve hizmet sektöründeki fiyat artışlarının sürdüğü bir patikada enflasyon düşüyor iklimi oluşturma çabası finansal okuryazarlığı geçmiş yıllara göre artan vatandaşa haksızlık oluyor.

Aylık bazda gıda ve alkolsüz içecek enflasyonunun ortalamanın üzerinde gelmesi Ramazan ayı öncesinde yeterince fiyat yerleştirmesine maruz kalan vatandaşta fırsat enflasyonu düşüncesini pekiştiriyor.
Geçmiş yıllardaki önce fiyatları yükseltip sonra göstermelik indirim deneyi bu Ramazan vatandaşın bu tür kampanyalara mesafeli olmasına neden oluyor.
Temel gıdada ciddi bir indirim kampanyası, gerçek anlamda %30-40 indirim, temel beklentiyi karşılama potansiyeli taşıyor. İster zincir marketler ile ister kooperatif marketler ile en azından dar gelirlinin bu ay nefes alacağı bir modelin hayata geçmesi bu kubbede hoş bir sada bırakabilir.
Ayrıca geldiğimiz noktadan sonra enflasyon %20’lere inerse, vatandaşın alım gücü artarsa, vergi yükü hafifletilirse, rakamlarda görülen düşüşün halkın cebine yansıdığı bir süreci görürsek ancak o zaman istatistik ile aramıza koyduğumuz mesafeyi kaldırabiliriz.

MERKEZ BANKASI FAİZİ İNDİRMELİ Mİ?
Türkiye ekonomisinde uzun süredir faiz artırımlarıyla enflasyonla mücadele stratejisi izleniyor ancak enflasyon hâlâ yüksek ve piyasalar uzun süredir sıkışmış durumda. Kredi faizleri rekor seviyelerde, işletmeler ve vatandaş için finansmana erişim zorluğu devam ediyor.
Eğer fiyatlardaki artış hızının yavaşladığına dair aylık enflasyon verisi bir olumlama ya da başarı olarak nitelendiriliyorsa Merkez de gereğini yaparak özel odalarda sohbet vermek yerine 250 baz puanın üzerinde bir indirime menüde yer vermeli.

GENÇSEN BİZİMLESİN

Dünyanın hızla değiştiği, iş yapış biçimlerinin dönüştüğü bir çağda yaşıyoruz. Artık gençler sadece iş arayan bireyler değil, aynı zamanda yeni iş alanları kuran, yenilikçi fikirleriyle ekonomiye yön veren bireyler haline geliyor. Ancak bu dönüşüm, sadece bireysel çabalarla değil, aynı zamanda girişimcilik ekosisteminin güçlenmesiyle mümkün oluyor. Her yıl Mart ayının ilk haftasında kutlanan Girişimcilik Haftası, gençleri girişimciliğe teşvik etmek, onların potansiyellerini ortaya çıkarmak ve iş fikirlerini hayata geçirmeleri için destek sağlamak adına önemli bir fırsat sunuyor.


GİRİŞİMCİLİK NEREDE DURUYOR?

Areda Survey’in Ekim 2023’te Marketing Türkiye dergisi için yapmış olduğu araştırma gençlerin büyük çoğunluğunun büyük şehirlerde yaşamak ve çalışmak istediğini gösteriyordu. Elbette bu tercihin arkasında daha fazla iş fırsatı ve kariyer olanakları gibi nedenler yatıyor. Araştırmaya göre:

* Büyük şehirlerde yaşamak isteyenler: %56,2

* Küçük kentleri tercih edenler: %32,5

* Kırsalda yaşamak isteyenler: %11,3

Peki, gençler iş hayatına atıldıklarında hangi yolu tercih ediyor?

* Özel sektörde çalışmayı düşünenler: %41,6

* Memuriyeti tercih edenler: %31,3

* Girişimci olmak isteyenler: %27

Bu oranlar gösteriyor ki girişimcilik, gençler arasında her geçen gün daha fazla ilgi gören bir seçenek haline geliyor. Ancak
girişimci olmak için sadece cesaret ve fikir yeterli olmuyor. Girişimcilik aynı zamanda liderlik, risk alma, plan yapabilme, yeniliğe açıklık, özgüven ve sorumluluk gerektiriyor.
Girişimci olmak isteyen gençler için Türkiye’de birçok destek mekanizması bulunuyor. Özellikle devlet destekleri, fonlar ve teşvikler, girişimcilik ekosisteminin güçlenmesine katkı sağlıyor. KOSGEB, TÜBİTAK, kalkınma ajansları, Kredi Garanti Fonu (KGF), Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu gençlerin sıfırdan bir işletme kurmasını, ekonomik bağımsızlığını kazanmasını ve kendi işini yönetmesini kolaylaştırıyor. Girişimcilik, sadece bireysel bir kazanç kapısı değil, aynı zamanda ülke ekonomisinin büyümesine katkı sağlayan bir süreçtir. Daha fazla genç girişimcinin desteklenmesi, yenilikçi çözümler üretilmesini, işsizlik oranlarının düşmesini ve ekonomik kalkınmanın hızlanmasını sağlayacaktır.
Bizde “sen yola çık, yol sana açılır”.
#Ekonomi
#Enflasyon
#Özgür Bayram Soylu