|
İkbal hırsı

Hırstan başlayalım.

Nedir hırs?

Sözlük şöyle tanımlıyor: "Sonu gelmeyen istek, aşırı tutku: Para hırsı. Şöhret hırsı." (TDK). Biz, buna ikbali de ekleyebiliriz: ikbal hırsı...

Peki, ikbal, o nedir?

Sözlük, onu da şöyle tanımlıyor: "Baht açıklığı veya yüksek bir makama, duruma erişmiş olma durumu."

İkbal hırsı ise, yüksek bir makama erişme tutkusuyla yanıp tutuşma halidir...

Bu hali yaşayan biri, erişmeyi tasarladığı mevkie geldiğini görünce mest olur, kendinden geçer. İkbal şarabını içtiğine inanır. İkbal şarabı: yüksek mevkide bulunmanın verdiği geçici neşe ve keyif...

İkbal hırsına tutulmuş birinin davranış biçimi, bizim "tilkiinsan" adını verdiğimiz tipin davranış tarzına uyuyor. Tilkiinsan nasıl ki avı önüne gelinceye kadar sessizce beklerse, ikbal hırsına yakalanmış biri de ulaşmayı tasarladığı mevki için sabırsızca ve fakat aynı zamanda tahammülle bekler...

Tilkiinsanın tavrını bir yerde (Yüzler, İz Yayınları) şöyle anlatmayı denemiştik:

Tilkiinsan ulumak, havlamak gibi gürültü çıkaracak yöntemlere itibar etmez, bilakis, o, sessiz olmanın ve sessiz kalmanın çeşitlerini keşfetmiştir. Avını sessizce bekler, kulağı son kerte hassastır; havadan, bir tüyün süzülerek düşmesine bile kulak kabartır. Avının üstüne sessizce atılır ve göz açıp kapayıncaya kadar avını boğar ve yemeye hazır hale getirir. Tilkiinsan açgözlü olduğundan yalnızca yiyebileceği kadarıyla avlanmaz, bir aslanın asaleti yoktur onda. Yiyebileceği, hatta yiyemeyeceği kadar, fakat o anda elinin altında bulunanın hepsine tama eder.

Onun farkında olduğu az şeyden biri de, kendi zayıflığını bilmesidir. Kendi zayıflığını bildiği için hasmıyla yüz yüze dövüşmekten ve onunla hesaplaşmaktan kaçınır. Tabiatına aykırı olmasına rağmen sırt üstü yatarak hasmını bekler. Sırt üstü yatmaktan rahat etmez, fakat sırtı hasmına dönük olacak biçimde de yatmaz. Hasmı tarafından görülmektense, rahatsız kalmayı yeğler. Nefsinin hatırı için nefsine eziyet etmek tilkiinsana kaderin bir istihzasıdır.

Tilkiinsana aslında gündelik hayatımızın her anında rastlarız, fakat umursamayız. Ta ki, tilkiinsan ikbal hırsını doruk mevkilerde yatıştırmaya teşebbüs edinceye kadar... İkbal hırsı gözünü öyle karartmış olur ki, uçurumun kıyısındayken önüne atılan kemiği yakalamak için uçuruma doğru sıçramaktan çekinmez. Düşerken kendini uçuyorum sanır. Yere yuvarlandığında her şey bitmiş olur: artık başına geleni bilmesi ve anlaması imkânsızdır...

Tilkiinsanın ikbal hırsı salt kendine zarar vermekle kalsa mesele yok deyip geçilir; ama bazen onun ika ettiği zarar millete de yansır. İşte o zaman, yandı gülüm keten helva...

10 yıl önce
İkbal hırsı
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri