Bölgede birisinin öldüğü ifade edilirken, acıya biraz mizah katarak yumuşatmak için
tabiri kullanılır.
2016 yılında iş dünyasından önemli isimler bütün mallarını, mülklerini, sermayelerini, nakit gayrı nakit varlıklarını, projelerini, yalılarını, katlarını ve yatlarını sevdiklerini ve sevmediklerini, varlıklarını paylaştıkları ve paylaşmadıklarını, kazık attıklarını ve destek verdiklerini bırakıp yalnız başlarına kalıcı konutlara taşındılar.
Toprak Holding Yönetim Kurulu Başkanı
3 Ocak'ta hayatını kaybetti.
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı
da yine Ocak ayında veda etti.
Şubat ayında, Arıkanlı Holding'in sahibi işadamı
hayata veda etti.
Aynı ay Kale Grubu kurucusu İbrahim Bodur da hayatını kaybetti.
Bahçıvan Gıda'nın kurucusu
, Eylül ayında hayatını kaybetti.
Ekim ayında, Maliye eski Bakanı
, Kasım ayında “Kemal Tanca” ayakkabı markasının kurucusu
kalıcı konutlara taşındı.
Birçok şeyi yarım bırakmayı kendi özgür iradeleriyle yapmadılar.
Hadi gidiyoruz derken, onlara gelmek ister misin diye de sorulmadı.
Şu projelerini bitir öyle gidelim de denmedi.
Bu serveti, sermayeyi, şatafatlı hayatı, arabalarını, holdinglerini, bankalarını, yatlarını katlarını, çocuklarını, eşlerini yani en sevdiklerini hiçbiri kendi isteğiyle bırakmadı.
Gidecekleri gün saat, dakika, hatta alınacakları yer belliydi ama onlar bilmiyordu.
Birinci ders: Ölüm, zengin fakir ayrımı yapmıyormuş.
İkinci ders: Dünya hayatı geçiciymiş.
***
2016 deyince aklımıza sadece kalıcı konutlara alınan ünlü işadamları gelmeyecek tabii ki.
Geçen yıl devletin hayata geçirilen çok önemli projelerini unutmak mümkün değil.
Neydi onlar;
İstanbul - İzmir arasında yapımı süren otoyolun İzmit Körfezi geçişini sağlayan
trafiğe açıldı. Toplam uzunluğu 2682 metre olan asma köprü, dünyanın dördüncü en uzun açıklıklı asma köprüsü oldu.
Yapımına 2013 yılında başlanan Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan
, 26 Ağustos tarihinde açıldı.
21 Aralık'ta Kazlıçeşme-Göztepe hattında hizmet verecek
açıldı.
26 Aralık tarihinde İç Anadolu'yu Batı Karadeniz'e bağlayan
açıldı. 35 dakikalık Ilgaz Dağı yolunun geçiş süresi 8 dakikaya düştü.
Birinci ders: Devlet isterse oluyormuş.
Üçüncü ders: Çalışınca oluyormuş.
***
Geçen yıl AB-Türkiye ilişkilerinde göçmen anlaşmasıyla yediğimiz kazığı da unutmayalım
O neydi?
Mülteci krizinin çözümü üzerine
kritik bir anlaşma imzalandı.
Buna göre, 20 Mart'tan sonra Türkiye'den Yunan adalarına geçen sığınmacılar, Türkiye'ye geri gönderilecekti.
Kabul edilen her bir Suriyeli sığınmacı için ise AB Türkiye'den bir Suriyeli sığınmacı alacaktı. Ayrıca Türkiye'ye
yardım yapılacaktı.
Anlaşmanın en önemli konularından biri ise Türk vatandaşlarına AB ülkelerinde vizesiz seyahat imkânıydı.
Ancak vizesiz seyahat 2016 yılı içinde hayata geçirilmedi.
Birinci ders: Avrupa'ya güvenme
İkinci ders: Amerika'ya hiç güvenme
***
Ajanslara düşen çok iç burkucu türden ve son dönemlerde çok duyduğumuz haberler türlerinden biriydi.
Elgün ailesi, kalabalık. 10 çocuklu. Üçü görme engelli.
Aile, İstanbul Çatalca'da yaşıyor.
70 yaşındaki anne Gülten Elgün, soğuk kış günlerinde ailesinin ihtiyacını çiçek satarak karşılamaya çalışıyor.
Trafik kazası geçiren kızı Dilek, oturarak çalışmak zorunda ama fabrikalar bu şekilde kendisine iş vermiyor.
Diğer kızı da engelliler öğretmeni fakat iş bulamıyor.
Eşi İsmail Elgün, diyabet ve tansiyon hastası.
Anne, “Ben çiçek satarak ekmek paramı kazanırım, yeter ki zabıta memurları tezgahımı almasınlar” diyor.
Bunun için imtihan dünyası diyorlar buraya.
İyiliğin şartı beştir diyor
; tez olmalı, gizli olmalı, gözde büyütülmemeli, sürekli olmalı, yerini bulmalı.