|
Sosyal konut odaklı şehircilik ve sosyal adalet etkisi
Konut alanı sosyal adalete, kalkınma ile birlikte katkı yapılabilecek belki en önemli alanlardan biri. 2002 yılında büyük umutlarla iktidara gelen AK Parti’nin en iyi gördüğü ve karşılığını da en iyi verdiği alanlardan biriydi aynı zamanda. Türkiye genç nüfusu çok olan ve her yıl konut talebi nüfusa orantılı olarak, hatta nüfusundan daha fazla artan bir ülke.
Ancak konut arzı nüfusla orantılı olamıyor. Buna rağmen AK Parti konut üretimini ve arzını sadece gücü yetenlere değil, gücü yetmeyen alt gelir grubuna da mümkün hale getiren
politikalarıyla kısa süre içinde önceki iktidarlara büyük bir fark atmış oldu.
Belki iktidarda alt ve orta gelir gruplarının onayını alarak uzun süre kalmasının altındaki en önemli sırlardan biri sağlık politikaları ise bir diğeri de konut politikasıydı.
Konut politikaları AK Parti yönetiminin “başını sokacağı ev” hayali hayatında önemli bir yer tutan toplumun geniş kesimleriyle en güçlü iletişim kanallarından birini de oluşturuyordu.
TOKİ eliyle seri olarak üretilen konutlar sayesinde herşeyden önce gecekondulara ve çok daha kalitesiz, altyapısız ve çarpık bir o ölçüde de pahalı konutlara alternatif üretmiş oldu.
Bu alternatif sayesinde eskiden belki hayatı boyunca hiç konut sahibi olamayacak hatırı sayılır bir kesim hem konut sahibi oldu hem bu konutlar eliyle yaşam tarzları değişti.
Bir bakıma bu konut edinme yoluyla yüzde 32 dilimindeki insanlar hızla orta sınıf ekonomik düzeyine ve yaşam tarzına intikal etti.
Edinilen konutların ürettiği rant söz konusuyla bu rantın tamamı bu konutları ucuz yolla temin eden alt gelir grubunun zimmetine geçmiş oldu. Böylece en azından bu düzeyde ciddi bir toplumsal
gelir adaleti
temin edilmiş oldu.
Doğrusu TOKİ’nin ilk zamanlarında üstesinden gelmeye çalıştığı sorun veya hedef, medeniyetimize, kültürümüze, ideal ve uzun vadeli şehir planlarına uyarlanmış ideal konutlar üretmek değildi.
Bilakis başını sokacağı makul bir yuva özlemi içinde olan kitlelere konut üretmekti ve bunu fazlasıyla yaptı.
Bundan dolayı da seri ve standart konut üretimi gibi söylemlerle çok da eleştirildi.
Son derece haksız ve sorumsuz eleştirilerdi bunlar.

İnsanların acilen başlarını sokacakları eve ihtiyaçları vardı ve bu konut edindirme yolu olmadığında insanları bekleyen daha kaliteli evler değil ya evsizlik veya en iyi ihtimalle gecekondulardı.

TOKİ sayesinde çok kolay konut sahibi olan alt gelir grubuna sahip insanlar bu evleri daha iyi bir yaşam için bir basamak da oluşturdular.
Bu yolla gerçekleştirilen konut üretimi şu ana kadar bir buçuk milyona yaklaşmış, bu konutlar etrafında kaliteli çevre düzenlemeleri ve kentsel altyapı da temin edilmiştir. Yine bu sayede bilhassa alt gelir grupları açısından da konuta erişim biraz daha kolay mümkün hale geldi.
Basit bir rakamla ifade edilecek olursa konut edinme yaşı 2014 itibariyle 45’li yaşlardan 33’lü yaşlara kadar düşmüştü.
Bu konut politikası sayesinde bir yandan inşaat sektörü ve bütün yan sektörler kısa bir süre içinde müthiş bir hareketlilik yaşamaya başladı.
Ortaya konulan konut standardı orta sınıfı daha önce görmüş insanların TOKİ’den daha kaliteli konut arayışına sevk ederken TOKİ’nin ortaya koyduğu çıtayı da referans aldılar.
Böylece TOKİ’nin toplam konut kalitesine bu süre içinde hatırı sayılır bir katkısı da olmuş oldu.
Belki son zamanlarda dar gelirlilerin konuta erişiminde yaş faktörü tekrar yükselmeye, erişim kanalları biraz daha zorlaşmaya başlamıştı.
Bu AK Partiyi iktidara getiren ve iktidarda tutan toplum kesimleriyle nispi bir uzaklaşmayı da ifade ediyordu aslında. Bunu herkes görüyordu aslında ama ekonomideki küresel ve bölgesel faktörler bir bahane oluştursa da bir mazeret oluşturmuyordu.
Daha önce son derece zor olanı yapabilmiş olan kadroları, bu kadar tecrübeden sonra daha iyisini veya aynısını yapmaktan meneden ne olabilirdi?
Bu soru Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün açıkladığı yeni konut seferberliği ile cevabını da bulmuş oldu.
Yeni konut projesi hükümetin toplumun sosyolojisinden 20 yılın sonunda kopmadığını ve buna en önemli karşılıkları verecek çözümleri üretecek bir teknik liyakat ve tecrübeye sahip olduğunu da gösterdi.
Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut projesi ile 81 ilde birden, yüz binlerce yeni sosyal konutun, konut arsasının ve iş yerinin inşa süreci başlamış oluyor.
Böylece şimdiye kadar gerçekleşmiş olan sosyal konut sayısı 2 milyona, bu konutlarda oturan insan sayısı da 10 milyona çıkmış olacak. Nüfusun neredeyse yüzde 12’sine tekabül eden bu projenin nasıl bir sosyolojik etkisinin olduğunu yakından, yaşayarak gözlemliyoruz.

Bu sonuçların başka boyutları bir yana, en azından toplumsal adalet boyutunun çok güçlü olacağını öngörebilir ve bundan dolayı bu projede emeği olan herkesi tebrik eder, devamına ermesini temenni edebiliriz.

#TOKİ
#konut
#AK Parti
2 yıl önce
Sosyal konut odaklı şehircilik ve sosyal adalet etkisi
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon