Yönetmen Şafak Bal'ın ilk filmi olan Abim, zihinsel engelli abi ile sağlıklı kardeş ilişkisini konu alan öyküsüyle sinema tarihinin akılda kalıcı iki filmini anımsatıyor. Film, “Yağmur Adam” ile “Fareler ve İnsanlar” gibi iki başarılı yapımın yerli harmanı olsa da, başarılı olduğunu söylemek güç.
1988 yapımı Yağmur Adam, gösterime girdiği dönemde çokça seyredilen, sıcak bir film olarak akıllarda kaldı. Film, bencil ve menfaatçi bir genç olan Charlie ile babasının ölümüyle birlikte haberdar olduğu zihinsel problemli abisi Raymound'ın ilişkisini konu alıyordu. Raymound'un otizm problemi başlarda iki kardeş için bir engel, sonraları ikisini yakınlaştırıcı bir unsur olarak filmin temelini teşkil ediyordu. Yine kalıcı bir film olan 1992 yapımı “Fareler ve İnsanlar” ise Jonh Steinbeck'in aynı isimli romanından sinemaya uyarlandı. Adeta bir çocuğun zekâsına sahip olan Lennie ile ona bir abi gibi sahip çıkan dostu George'un arkadaşlığını anlatılıyordu. .
Yağmur Adam'ın otistik abisi Raymound, problemi nedeniyle günlük hayatının işleyişinde bazı problemler yaşarken, yine otizmin ona kattığı bir takım yeteneklere sahiptir. Filmi izlerken anlıyoruz ki senaristler ve yönetmen ve Raymund'u canlandıran oyuncu Dastin Hoffman tarafından otizm konusu iyice araştırılmıştı. Karakterin her özelliği filme bir açılım getirmiş, filmin finaline önemli bir katkı sağlamıştı. Fareler ve İnsanlar'ın Lennie'si ise takıntı, eğilim ve zaaflarıyla net çizilen bir karakter olduğundan filmde yaptığı hiçbir şey bizi şaşırtmadı. Raymound'u canlandıran John Malkhovich, karakteri çok iyi özümsediği için bize Lennie'yi tanıtma konusunda da büyük bir başarı gösterdi.
Filmin finali adım adım yaklaşırken, karakteri her şeyiyle tanır hale gelmiştik. Bu yüzden de yapacağını beklediğimiz şeyi, yapmamasını umuyorduk. Yani karakter yine her şeyiyle bizi finale hazırlamıştı. Abim'in zihinsel engeli karakteri Arif ise, yine bahsi geçen filmlerde olduğu gibi hikâyenin merkezinde yer alıyordu. Ancak Arif'in bir karakter olarak çizimi Raymound ya Lennie kadar derinlikli olmak şöyle dursun, onun için bir karakter demek bile zordu. Filmde kullanılan ifadeyle, (afedersiniz) “Köpek gibi gel dersen gelir, git dersen gider diye tanımlanan Arif'in, kuvvetli fiziksel yapısından başka hiçbir özelliği yoktu. Nasıl ki günlük hayatta engelli inanlarla aramızdaki en ciddi engel kendimiz isek, filmde de aynı hava vardı sanki. Bana kalırsa, her şeyden önce Arif'e engelli olduğu için acımak ve acındırmak yerine onu bir insan olarak görebilmek önemli. Bazı engelleri de olsa, Arif hayatın bir parçası ve kendince hayata devam etmeye çalışıyor. Bu nedenle kendince beğenileri, kendince bir ifade biçimi, kendince alışkanlıkları olmalı. Elindeki oyuncak arabası ve söylenenleri tekrarlaması Arif'i pek çok filmde gördüğümüz “köyün delisi” tiplemesinin bir adım ilerisine taşıyamıyor. Arif bir karakter olarak çizilmediği için yaptığı eylemlerin de bir dayanağı yok. Bu nedenle bizi finale taşıyacak iyi bir olay örgüsü de kurulmamış. Dolayısıyla Arif'in finalde yaptıkları aniden ortaya çıkan, yersiz bir durum olarak kalıyor. Senaristlerin finali hazırlama çabaları yetersiz olduğundan, film seyirciyi ağlatmaya yönelik olayların tıkıştırıldığı, anlamsız bir finalle sonlanmış. Raymound ve Lennie sinema seyircisinin unutamayacağı birer karakter olarak kalacaklar. Abim'i seyredenlerin Arif'e dair hatırlayacağı şey ise, Levent Üzümcü'nün çizilmemiş bir karakteri canlandırmakta gösterdiği gayret ve başarı olacaktır.
Yönetmen: Şafak Bal
Senaryo: İlker Akdağlı
Yapımcı: Ergun Mercan
Görüntü yönetmeni: Ertunç Şenkay
Tür: Komedi-Dram
Yapım: Türkiye 2009






