|

Avrupa Konseyi Örgütü’nün kuruluşu ve hedefi

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 2004 yılında denetim sürecinden çıkardığı Türkiye’yi (darbe girişimi ekseninde olağanüstü koşullar yaşıyor olmasını görmezden gelerek), yeniden denetim sürecine alma kararı verdi.

Yeni Şafak ve
04:00 - 8/05/2017 Pazartesi
Güncelleme: 21:26 - 7/05/2017 Pazar
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Doç. Dr. Murat Adil Şahin- Karadeniz Teknik Üniversitesi

Parlamenterler Meclisi, Avrupa Konseyine üye olan devletlerin parlamenterlerinden oluşan bir organdır. İşbu Yazıda, Avrupa Konseyinin ne zaman, kim tarafından ve de hangi amaçla kurulduğu üzerinde durulacaktır.

Avrupa Konseyi Örgütü, Avrupalı devletler arasında işbirliğini sağlamak amacıyla kurulmuş olan bölgesel bir devletlerarası örgüttür. Avrupa Konseyi’nin kurucu belgesi “Avrupa Konseyi Statüsü” olarak anılmaktadır. Avrupa Konseyi Statüsü Batı Avrupalı on devlet tarafından 5 Mayıs 1949 tarihinde Londra’da imzaya açılmış ve 3 Ağustos 1949 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Avrupa Konseyi örgütünün kurucu belgesi olan Avrupa Konseyi Statüsü esas itibarıyla çok taraflı bir Sözleşmedir; taraf devletlere yükümlülükler yükler ve yetkiler tanır. Avrupa Konseyi Statüsünün Başlangıç kısmında belirtildiği üzere, Batı Avrupalı on devlet (Belçika Krallığı, Danimarka Krallığı, Fransa Cumhuriyeti, İrlanda Cumhuriyeti, İtalya Cumhuriyeti, Lüksemburg Büyük Dukalığı, Hollanda Krallığı, Norveç Krallığı, İsveç Krallığı ve de Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Krallığı hükümetleri) bir “Avrupa Konseyi” kurmaya karar vermişler ve bu amaçla da anılan bu “Statüyü” kabul etmişlerdir.

47 ÜLKE VE 820 MİLYON NÜFUS

Avrupa Konseyi’nin (AK) medya, iletişim, hukuksal işbirliği, sosyal ve ekonomik sorunlar, sağlık, eğitim, kültür, spor, gençlik, yerel demokrasi, çevre, bölgesel planlama ve insan hakları gibi alanlarda da çalışmaları vardır. Türkiye ise “kendisine yapılan çağrı üzerine” 8 Ağustos 1949 tarihinde Avrupa Konseyine katılma kararını Avrupa Konseyinin Genel Sekreterliğine iletmiştir. Nihayetinde Türkiye, 13 Nisan 1950’den itibaren Avrupa Konseyinin üyesidir. Üye olma sıralaması bakımından ise on üçüncü sırada üye olan devlettir. Yani Türkiye, Avrupa Konseyi Örgütünün kurucu üyesi değildir. AK’nin günümüz itibarıyla 47 üye devleti vardır ve toplam nüfusu 820 milyonu aşmıştır. Özellikle Rusya Federasyonu üye olduktan sonra AK, artık Avrupa kıtası sınırlarını aşan bir coğrafyaya yayılmış olmaktadır.

Avrupa Konseyi, II. Dünya Savaşı sonrasında güçlenen Avrupa’nın, “tek Avrupa devleti” şeklinde birleştirilmesi düşüncesinden doğmuştur. Avrupa’daki bu birleşme düşüncesi eski dönemlerden beri dillendiriliyor olsa da, anılan bu birlik fikri ancak II. Dünya Savaşı sonrası ciddi bir boyut kazanmıştır. Sözü edilen gelişme, savaş sonrasında ortaya çıkan iki kutuplu dünya sisteminin Batı Avrupa’yı siyasal birlik arayışına itmiş olması sebebine dayanmaktadır. Sosyalizmin yayılmasına karşılık Batılı kapitalist devletler birleşerek kendi sistemlerini korumayı amaçlamışlardır. Yani Avrupa Konseyi sosyalist bloğa karşı, liberal demokratik eksenli ortak bir siyasal değerlere dayanan kapitalist bloğun kendi iç bütünlüğünü sağlamak ve korumak ihtiyacından doğmuştur. Avrupa Konseyi Statüsünün getirdiği kurallar ise hem Sovyet geleneğine bir tepkidir, hem de Nazizm ve faşizm utancından bir aklanma girişimidir.

Başka bir söyleyişle Avrupa Konseyi’nin kuruluşu, Batı bloğunun tek devlet olarak hızlı ve çok yönlü bütünleşme sürecinin bir parçası olarak gündeme gelmiştir ve Avrupa Konseyi, Batı Avrupa’nın siyasal açıdan bütünleşme sürecini de tamamlamıştır. Böylece AK, Batı Avrupa devletlerini siyasal bir çatı altında birleştirmiştir. Avrupa’nın, AK içinde birleştirilmesi düşüncesi ilk kez 1943 yılında İngiltere Başbakanı Winston Churchill tarafından “Avrupa Birleşik Devletleri kurmalıyız; Avrupa ailesini yaratmalıyız” şeklinde ifade edilmiştir. Churchill aynı zamanda ABD’nin ve İngiltere’nin birleşmesi gereğine de dikkat çekmiştir.

1989 yılında (Berlin Duvarının yıkılışı ile sembolik hale gelen) sosyalist sistemlerin yıkılmasıyla birlikte Avrupa’da yaşanan siyasal dönüşümler, Avrupa Konseyini genişletmiştir. AK’ye yeni üye olan devletlerde (yani eski sosyalist ülkelerde) siyasal sistem değişmiş ve yeni anayasalar yapılmıştır. 1990 yılında AK’nin bir danışma organı mahiyetinde kurulmuş olan “Avrupa Hukuk Yoluyla Demokrasi Komisyonu” (kısaca “Venedik Komisyonu” olarak da anılmaktadır), bu anayasa yapımı sürecinde ilgili devletlere yardımcı olmuştur. İşte bu bağlamda, Avrupa Konseyinin, 1990’larda eski sosyalist ülkelerin de içinde yer aldığı coğrafyayı tek siyasal çatı altında bütünleştirme amacıyla faaliyetlere girişmesi olgusu ile karşı karşıya kalındığı da söylenilebilir.

TEK DEVLET ANA HEDEF

Her “gerçek demokrasi”; “bireysel özgürlük”, “siyasal özgürlük” ve “hukukun üstünlüğü” ilkelerine dayanır. Bu ilkeler, AK halklarının ortak malı niteliğindedir. AK’yi kuran devletler de sözü edilen bu ilkelerin kaynağı olan fikirsel ve ahlaki değerlere kuvvetli bir şekilde bağlıdırlar. AK’yi kuran devletler, sözü edilen idealin korunması, zaman içerisinde hakim kılınması ve sosyal ve ekonomik ilerlemenin sağlanması için benzer kaygıları taşıyan (Avrupa) ülkeleri arasında daha sıkı bir “Birlik” kurulmasının zorunlu olduğuna inanmaktadırlar. AK’yi kuran devletlere göre, Avrupa Devletleri’ni daha sıkı bir topluluk içinde birleştirecek bir örgütün kurulması zorunludur.

AK’nin amacı; AK’nin Statüsünde, ilkin, “üyeleri arasında ortak değerleri olan ilkeleri korumak ve yaymak” ve de ikinci olarak “siyasal ve ekonomik ilerlemelerini sağlamak amacıyla daha sıkı bir Birlik meydana getirmek” şeklinde açıkça dillendirilmiştir (AK’nin Statüsü, Madde 1/a).

Avrupa Konseyi, az önce belirtilen amacına, birinci olarak “ortak çıkarları ilgilendiren konuların incelenmesi suretiyle”; ikinci olarak, “anlaşmalar yapmak suretiyle”; üçüncü olarak, “ekonomik, sosyal, kültürel, bilimsel, hukuki, idari alanlarda ortak bir hareket tarzı belirlemek suretiyle” ve de dördüncü olarak (yani, dikkat edelim, sonuncu sırada ifade edilmiş olan) “insan haklarını korumak ve geliştirmek suretiyle” ulaşacaktır (AK’nin Statüsü, Madde 1/b).

Sadede gelip kısaca belirtirsek Avrupa Konseyi Örgütü, ortak değerlere (!) dayanan Avrupa’nın “Tek Devlet” çatısı altında birleştirilmesi saikiyle kurulmuş olan bir devletlerarası örgüttür ve de temel amacı insan haklarının korunması değildir; insan hakları ve insan haklarının korunması, tek devlete giden yolda, sadece katalizör olarak kullanılacak bir materyaldir.

#Avrupa
#Türkiye
#Batı
7 yıl önce