|

Çocuklar için yazmaya ihtiyaç üzerine başladım

Yazar Gülçin Durman’a yeni çıkan kitabı Alfabenin En Korkunç Harfi vesilesiyle çocuk edebiyatı ile ilgili sorularımızı yönelttik. Durman, küçük okurlar için hikâyeler kaleme alma serüvenini “Çocuklar için yazmak hiç aklımda yoktu. İki binli yılların başında, çocuk kitabı seçerken o kadar çok kötü kitap satın aldım ki en nihayet pes ettim. Kitap almadım bir müddet. İşte o zaman iş başa düştü ve masallar uydurmaya başladım. Tamamen ihtiyaçtan yazdım yani.” diyerek özetliyor.

Zeynep Tuba Kesimli
04:00 - 15/06/2023 Perşembe
Güncelleme: 21:22 - 14/06/2023 Çarşamba
Yeni Şafak
Yazar, Gülçin Durman.
Yazar, Gülçin Durman.
*Kitaplarınızdaki biyografilerde “Yeğeni Beyza’ya masallar anlatarak çocuk edebiyatının kapısını araladı” diyerek bize ipucu verseniz de hikâyeyi merak ediyoruz. Çocuklar için yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?

Kendimi bildim bileli yazıyorum. Daha ilkokul birinci sınıfta UFO’ları gözleyebilmek için gökyüzü izleme defteri tutardım. Sonra yıllarca günlükler ve yaz tatillerinde uzun uzun mektuplar yazdım. Hikâyeler bunların ardından geldi. Çocuklar için yazmak ise hiç aklımda yoktu. İşsiz kaldığım bir dönemdi. Karşımda bir çocuk vardı ve o yaşlarımda vermekte en çok zorlandığım şeylerden birini “zamanımı” istiyordu. Ben de verdim. Üç sene boyunca neredeyse, sabahtan akşama kadar yeğenimle beraber vakit geçirdik ve birbirimize baktık.

İki binli yılların başında, çocuk kitabı seçerken o kadar çok kötü kitap satın aldım ki… Bu kitapların üzerinde çalıştım önceleri. Kelimeleri, cümleleri silip yeni cümleler yazdım. Hatta bazılarının kurgusunu, sonunu bile değiştirdik yeğenimle. En nihayet pes ettik. Kitap almadık bir müddet. İşte o zaman iş başa düştü ve masallar uydurmaya başladım. Tamamen ihtiyaçtan yazdım yani. Masal sayısı artmaya başlayınca, unutmayalım diye kâğıda geçirdim. Böyle böyle onlarca masal ve hikâyemiz oldu.

*Çocuklar için kaleme aldığınız eserlerde gelenekten beslendiğinizi görüyoruz. İslam coğrafyasının çeşitli kentleriyle, geleneksel sanatlarla örülmüş hikâyeler okuyoruz. Bu yönelimi kişisel hikâyenizde nereye konumlandırıyorsunuz?

Kitapları yalnız olmadığımızı hatırlatan arkadaşlar olarak gördüm hep. Büyük bir geleneğin çocuklarıyız bizler. Ama unutuyoruz bunu. Kitaplar ve diğer sanatlar ait olduğumuz o büyük ve kıymetli kökleri bizlere yeniden hatırlatabilir. 2010 yılında, “1001 İcad” isimli bir sergiyi gezerken, böyle bir an yaşamıştım. O sergide beni etkileyen pek çok eser ve isim olmuştu. Fakat bunlardan Çinli denizci Zheng He daha öne çıktı ve onun muhteşem hikâyesi “Büyük Gün” isimli kitabımı yazmama vesile oldu. Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’nun halka açık “Medeniyet Okumaları”nı takip ettim bir müddet. İş çıkışı koşturarak gittiğim ilk derslerde, hiçbir şey anlamadan dinledikten sonra nasibimce alabildiklerim de son dönemdeki masallarımı etkiledi. Bilhassa “Timbuktu’ya Giden Son Tren” kitabındaki masallar, işte o derslerden sonra ortaya çıktı.

*Yeni kitabınız Alfabenin En Korkunç Harfi’nde R harfiyle başı dertte olan bir çocuğun hikâyesini çok içten ve farklı bir bakışla ele almışsınız. Bu kitapla ilgili neler söylemek istersiniz?

“Alfabenin En Korkunç Harfi” nerdeyse yirmi yaşında bir masal. Okurlarla buluşması ise ancak geçen ay kısmet oldu. Farklı olmanın zorluklarını ve tatlı yönlerini anlatmak istemiştim o zamanlarda yeğenime. Kitapların da kaderi var. Bazıları hemen okuyucuyla buluşuyor bazıları da tıpkı “Alfabenin En Korkunç Harfi” gibi yirmi sene, sırasının gelmesini bekleyebiliyor.

*Sizin severek okuduğunuz çocuk kitapları neler?

Çocukluğumda döne döne okuduğum, okumaktan yıpranmış, ciltleri ayrılmış kitaplarım vardı. Bunlardan birincisi Kelile ve Dimne’dir. Bu masallara çok şey borçluyum. Sonra Ömer Seyfettin, Kemalettin Tuğcu, Jules Verne, Mark Twain ve Enid Bloyton’un kitaplarını severek okudum. Çizgi romanları da hep sevdim. Pıtırcık serisine bayılırım. Günümüz kitaplarından en çok etkisinde kaldığım kitaplar arasında ise “İbrahim ile Kartopu”nu sayabilirim.

Bu ayın kitapları

Oyunlarla değerlerimi öğreniyorum!

Robotik kodlama, zekâ ve akıl oyunları alanlarında çalışmalar yapan Eğitimci Asuman Türker Sadıkoğlu’nun hazırladığı Oyunlarla Dini Değerler; dostluk, komşuluk hakkı, sabır, özgürlük, cömertlik, büyüklere saygılı olma, toprağın nimetini bilmek gibi pek çok değeri oyunlarla ilişkilendirerek pekiştirmeyi amaçlayan bir kitap. Her bölümde Ramila Aliyeva Gençoğlu’nun renkli çizimleriyle birlikte bahsi geçen değerle ilgili kısa bir metin ve özenle seçilmiş bir oyun karşılıyor bizi. Bazı başlıklarda yer alan karekod sayesinde oyunun nasıl oynandığına dair hazırlanan videoları da izleyebiliyoruz. Oyunlarla Dini Değerler, okuru yormayan ama bilgiden de eksik bırakmayan dengeli metinleri ve özgün oyunlarıyla okurunu bekliyor.

Oyunlarla Dinî Değerler *Asuman Türker Sadıkoğlu *Gülce Çocuk *Haziran 2023, 112 sf.

Aynı ama farklı!

“Güneşin doğuşunu izleme şansımız olmaz her gün” cümlesiyle açılıyor Gün Olur ve şiir gibi bir metinle devam ediyor. Onu farklı kılan detayları ise kitabın sayfalarını çevirdikçe fark ediyoruz. Birbirine bakan sayfalarda görüyoruz ki aynı satırlara eşlik eden iki gözlemci var. İkisinin de manzarası aynı fakat bize gösterdikleri, dikkat çektikleri noktalar farklı. Bir gözlemci bize daha genel bir bakış açısı sunarken diğeri detaylara daha hâkim bir görüntüyü paylaşıyor bizimle. Oriane Smith ve Alice Gravier iş birliğiyle hazırlanan bu kitap, kısa ama etkileyici bir metin ve şahane çizimlerle “bakış açısı” kavramını orijinal bir biçimde anlatıyor ve okura kesinlikle metin ve çizimden çok daha fazlasını sunuyor.

*Gün Olur, Oriane Smith *Alice Gravier *Vakıfbank Kültür Yayınları *Aralık 2022, 40 sf.


#Çocuk kitabı
#Gülçin Duman
#Gün olur
10 ay önce