
İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından gözler yeniden Marmara Denizi'ne çevrildi. Bilim insanları ise bu depremin ardından ikiye bölündü: Kimi uzmanlar, küçük depremin büyük felaketi öne çektiğini savunurken, bazıları ise stresin boşaldığını ve riskin azaldığını düşünüyor. Peki, gerçekten de İstanbul'u sarsacak büyük deprem yaklaştı mı, yoksa tehlike kısmen bertaraf mı edildi?
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre, merkez üssü Marmara Denizi, İstanbul'un Silivri ilçesi açıkları olan 3,9 büyüklüğünde sarsıntı kaydedildi. Ardından 12.49'da Silivri açıklarında 6,2 büyüklüğünde bir deprem daha meydana geldi. Yaşanan depremler sonrasında gözler uzmanlara çevrildi. Marmara'da beklenen 7 büyüklüğündeki deprem öne mi çekildi, yoksa enerjisini boşaltarak riski azalttı mı?
UZMANLAR İKİYE BÖLÜNDÜ
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ziyadin Çakır, yaşanan depremin Marmara’daki büyük depremi erkene çektiğini belirterek, “Bu deprem enerjinin sadece küçük bir kısmını boşaltmış olabilir. Risk arttı, zaman daraldı” uyarısında bulundu. Aynı üniversiteden Prof. Dr. Cengiz Yıldırım ise “Dünkü deprem beklenen büyük kırılmanın bir parçası olabilir. Eğer komşu faylara stres aktarıldıysa, büyük depremin zamanı öne çekilmiş olabilir” dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan da aynı görüşte: “Bu kırılma üç parçalı Marmara fayının batı segmentinde oldu. Diğer iki segment hâlâ kırılmadı. Tek başına kırılma 6.4 büyüklüğünde olur, ikisi aynı anda kırılırsa 7 ve üzeri bir deprem kaçınılmaz.”

Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen ise “Bu depremin ardından 'büyük deprem olmayacak' demek mümkün değil. 7.2’lik bir depremin enerjisinin boşalması için 30’dan fazla 6.2’lik deprem gerekir. Dolayısıyla Marmara hâlâ yüksek risk altında” değerlendirmesinde bulundu.
“DEPREM RİSKİ AZALDI” DİYEN UZMANLAR NEYE DAYANIYOR?
Öte yandan Prof. Dr. Osman Bektaş, Marmara’daki fayın “sürüklenen” türde olduğunu ve bu tür fayların çok yüksek enerji biriktirmediğini belirtiyor: “Bu bölgedeki maksimum deprem büyüklüğü 6.4 olabilir. Panik yapmaya gerek yok.” Benzer şekilde Prof. Dr. Şener Üşümezsoy da iddialı konuştu: “Marmara’da depremler bitti. Rahat olun.” Prof. Dr. Süleyman Pampal ise daha temkinli bir iyimserlik taşıyor. “Bu depremler büyük bir kırılmanın habercisi olabilir. Ama aynı zamanda fayın enerjisinin bir kısmını boşalttığı ve tehlikenin azaldığı da düşünülebilir” diyerek her iki olasılığın da değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

DEPREM GERÇEĞİ İLE YAŞAMAYA HAZIR MIYIZ?
Prof. Dr. Naci Görür’ün sözleri ise tüm bu tartışmalar arasında dikkat çekici: “Kumburgaz Fayı enerji biriktiriyor. Bu küçük depremler büyük kırılmayı tetikleyebilir. Hazırlıklı olmak zorundayız.”
Deprem uzmanlarının görüşleri farklı olsa da ortak nokta belli: İstanbul ve çevresi depreme dirençli hale getirilmeli. Özellikle 2000 yılı öncesinde inşa edilmiş binalar yeniden gözden geçirilmeli. Kentsel dönüşüm projeleri hızlandırılmalı. Aksi halde “keşke” demek için çok geç olabilir.