Panait Istrati'nin kaleminden çıkan Angel Dayı romanı, kurgusuyla ve kısa fakat öz diyaloglarıyla, okurlara hayatı sorgulama gereği duyduruyor.
İki "dev" adamın, Angel ve Kozma'nın nasıl öldüğünü anlatıyor Angel Dayı. Ancak ölüm önce manevi olarak gerçekleşiyor. Yalnızlık içinde kıvranarak, hayal kırıklıklarıyla çürüyerek... Angel dayı ve Kozma; iki güçlü insan, iki yalnız ve iki güçlü insan. Güçlü olduğu halde, iki yalnız zavallı...
Romanın en canlı, okuyucunun aklından uzun süre çıkmayacak karakterleri, Angel dayı, Kozma ve Jeremi. Olay, bu üç karakterin etrafında dönüyor.
Angel dayı ve Kozma, ne kadar "dev" olsalar da aslında yalnızlardır.
Angel dayı, ablasına şöyle söyler kitabın bir yerinde: Abla, biz seninle bir değiliz. Herkes yalnızdır. Şimdi senin oğlun ölse ben sana acırım ama sen ölürsün.
Büyük bir çetenin reisi Kozma ise, şöyle anlatır Jeremi'ye çektiği yalnızlığı: İnsan en mutlu anında ve en mutsuz anında yalnızdır.
Karakterlerin, olayların tamamen canlı olduğu roman, okuyucuyu hiçbir satırında sıkmıyor.