|
“ABD’nin ırkçı tarihi”nin sayfaları açıldı..
ABD Başkanı
Donald Trump
’ın bir grup Cumhuriyetçi ve Demokrat senatörle yaptığı toplantıda Afrika ülkeleri, Haiti ve El Salvador hakkındaki aşağılayıcı cümleler sarfetmesi bu ülkelerde görev yapan Amerikalı diplomatları çok zor durumda bıraktı. Trump’ın ırk ayrımı içeren ifadelerinin ardından ABD’nin Panama Büyükelçisi
John Feeley
istifa dilekçesi verdi. Afrika’daki Amerikalı diplomatlar ise Trump’ın zehirlediği havayı temizlemeye çalışıyorlar.

Trump sözkonusu ülkelerle ilgili olarak
‘lağım çukuru
’ ibaresini sarfetmediğini söylese de inandırıcı bulunmuyor. Cumhuriyetçi Senatörler
Tom Cotton
ve
David Perdue
, Trump’ın Afrika hakkındaki küçümseyici ifade kullanıp kullanmadığını hatırlamadıklarını söylediler. Hatırlasalar şaşardım. Aynı toplantıya katılan Cumhuriyetçi
Lindsay Graham
ise Trump’ın o sözleri sarfettiğini kabul ediyor. Trump’ı savunan bazı Sağcı yazarlar da “
Dünya Tuvalet Günü
” vesilesiyle yayınlanmış ülke istatistiklerine yer vererek yangına körükle gidiyorlar.
Trump’ın Afrika, Haiti ve El Salvador’u kastederek sarfettiği cümleler ABD’de ırkçılık ve ırk ayrımı tartışmalarını tetikledi. Tartışmalar, Amerikan toplumunun bu başlıklar etrafında ikiye bölündüğünü gösteriyor. Bu bölünmeyi “
ABD’nin yeni iç savaşı’
olarak gören yorumların sayısı az değil. Bizim medyada çok yer bulmuyor ama ABD üniversitelerinde “
Antifa(Anti-Faşistler)
” adı verilen gruplarla “
Beyaz Irkçı
” gruplar arasındaki çatışmalar da derinleşiyor.
Virginia eyaletinin Charlottesville kentinde geçen yıl iki grup arasında çıkan olaylarda bir ırkçının aracını
“Antifa”
grubunun üzerine sürmesi sonucunda bir kadın hayatını kaybetmiş, 19 kişi yaralanmıştı. Trump’ın bu olaylarla ilgili sarfettiği cümleler geniş yankı bulmuştu. Trump’ın ’Irkçılar’ ile ‘Irkçılık karşıtları’nı aynı kefeye koyması tepkiyle karşılanmıştı. Öyle ki “
Beyaz Saray
Ulusal Ekonomi Konseyi’
Başkanı
Gary Cohn
istifanın eşiğine gelmişti. Cohn’un istifasını Beyaz Saray Genel Sekreteri
General
John Kelly
engellemişti. Dışişleri Bakanı
Rex Tillerson
da “
Başkan kendi adına konuşuyor
” diyerek çıkış yapmıştı. Radikal Sağ’ın yayın organı “
Breitbart News
” ise Tilllerson aleyhinde karalama kampanyası açmıştı.
Trump’ın son hareketiyle ırkçılık tartışmaları yeniden canlandı. Medyada Trump’ın babası Fred ‘in 1920’lerde Beyaz Irkçı örgüt
“Ku Klux Klan
”ın yaptığı bir gösteride tutuklandığına dair iddialar yer aldı. Öte yandan Donald Trump’ın ırk ayrımcılığı yaptığına dair hayatından örneklerin yer aldığı listeler bile yayınlandı. Tartışmaların ırk ayrımcılığına karşı verilen mücadelenin simge isimlerinden
Martin Luther King
’in doğum gününe denk gelmesi ilginç oldu. 15 Ocak 1929’da doğan King, 1968’de uğradığı bir suikast sonucunda hayatını kaybetti. King’in doğum günü etkinliklerine denk tartışmalar, ABD’nin utanç verici ırkçı tarihini bir kez daha hatırlattı. Gerek ABD’de, gerekse Haiti’de yaşayan
“Siyahlar
”, Donald Trump’ın aşağıladığı Afrika’dan koparılıp köle olarak Amerika’ya getirilen mazlumların torunlarıydı.
ABD Başkanlarıyla ilgili kitaplarıyla da tanınan tarih profesörü
Douglas Brinkley
’a göre “Trump,
Woodrow Wilson
’dan bu yana en ırkçı Cumhurbaşkanı”. Zaten Trump’ın göç politikası, Wilson dönemini de içeren, 1920’lerin başlarında ırk ayrımını derinleştiren katı göç yasalarına dönüş olarak görülüyor. ‘
Irk ayrımcılığı’
ve ‘
Beyaz Üstünlükçülük’
tartışmaları ABD’nin zaman zaman üstü örtülen ama sarfedilen bir cümleyle bile kanayarak yüzeye çıkan derin bir yara. Trump, hoyratça bu yarayı kaşıyarak bir kez daha kanattı. Şimdi Amerikalı diplomatlar Trump’ın sözleriyle açtığı lağım çukurunu temizlemek için adetâ debeleniyorlar.
#ABD
#Irkçılık
#Amerikan Tarihi
6 yıl önce
“ABD’nin ırkçı tarihi”nin sayfaları açıldı..
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset