|
Daha iyi bir dünyaya uyanmak..
20. yüzyılın ilk yarısı iki dünya savaşıyla, geri kalan ikinci yarısıysa
“Soğuk Savaş”
ve “vekalet savaşları”yla geçti. Bu uzun 40 yıl 1980’lerin sonlarında Sovyetler Birliği’nin havlu atmasıyla son buldu. Ne ki insanlık daha iyi bir dünyaya uyanamadı. Soğuk Savaş’ın örttüğü birçok sorun ifşâ oldu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra servet ve gelir dağılımındaki eşitsizlik giderek arttı. Neo-liberal finansal düzen 1997 ve 2007’de küresel ölçekte mali krizlere yol açtı.
“Finansal kapitalizm”
tarafından sarmalanan dünya ekonomisi hâlâ 2007-2008 krizinin etkisi altında bocalıyor. Aslında “neo-liberalizm” bitmiş bir hikâye ama bu hikâyenin anlatıcıları ölü atı kırbaçlamaya devam ediyorlar. Öyle anlaşılıyor ki, yeni bir hikâye uyduruluncaya kadar zırhlı bir kadavra halindeki neo-liberalizme “diri” muamelesi yapılacak.
Halihazırda dünyamız
“gemisini kurtaran kaptan”
güdülenmesiyle
“neo-merkantilizm”
denen eski modele doğru evriliyor. Birçok uzman 16. ve 17 yüzyıl ekonomilerine damgasını vuran neo-Merkantilizmin liberal kapitalist sistemin içerisinde saklı şekilde yaşamaya devam ettiğini savunmuştular. Kapitalist dünya sisteminin
“Merkez”
ülkeleriyle
“Çevre”
ülkeleri arasındaki eşitsizliğin bir sebebi de buydu tabii.
“Ezel”
dizisinin 38. bölümünde kabadayı Ramiz Karaeski kumarhaneci Jilet Ahmet’in iş tutuş raconunu
“parayı bir tuhaf dağıtırdı, ne varsa elinde, gene döner dolaşır onun elinde kalırdı”
diye özetliyordu.
“Kumarhane Kapitalizmi”
olarak da nitelenen Liberal kapitalist sistem de Jilet Ahmet raconuyla çalışıyor. Dünya ekonomisinden elde edilen artık finansal değer, dönüp dolaşıp Merkezlere dönüyor.
2022’ye
‘Yükselen Çin’
ve ‘
Yerleşik Güç Amerika’
arasındaki
‘Yeni Soğuk Savaş’
ın naralarıyla girdik. Küresel ekonomik sistem içerisinde palazlanan Çin bir yeni merkantilizm modeli olarak görülüyor. Ne var ki Amerika’da Trump döneminden itibaren neo-merkantilizme yelken açtı. Liberal demokrasinin muhafızlığına soyunan Amerika derin bir demokrasi krizi yaşıyor. ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarıysa küresel jeo-ekonomik savaşın kılıç şakırdatmalarıdır.
Frank Herbert
’in efsanevi bilim-kurgu romanından sinemaya aktarılan
“Dune: Çöl Gezegeni”
filmi yeni merkantilizmin vahşi doğasının nasıl göründüğünü anlamak için öğretici olabilir. Bir eleştirmense “Dune: Çöl Gezegeni” filmini 1966’da gösterime giren ünlü Amerikan kovboy filmi “İyi, Kötü ve Çirkin”e atıfla “İyi, Kötü ve Baharat” başlığıyla yorumlamayı seçmişti.
20. yüzyılın büyük güç savaşlarının en önemli kaynağı petroldü. Amerika’nın meşhur stratejistlerinden
Henry Kissinger
bir zamanlar
“petrolü kontrol edersen ulusları kontrol edersin”
demişti. Çöl Gezegeni’ndeyse petrolün yerini bir enerji kaynağı olarak
“baharat”
alıyor. Filmin kötü adamı Baron Harkonnen adeta
George Orwell’ın “1984”
romanından fırlamışçasına
“Baharatı kim kontrol ederse, evreni o kontrol eder”
diyor. Çin ile ABD arasındaki büyük teknoloji rekabeti bağlamında çip teknolojisinin en önemli bileşeniyse
“yarı- iletkenler”.
Stratejistlere göre gelişmiş yarı iletkenler dijital çağın petrolüdür. Kimi yazarlar ise bu süreci”
Dijital Neo-merkantilizm”
olarak niteliyorlar. Büyük güçler küresel veri imparatorluğunun kontrolünü ele geçirmek için rekabet ediyorlar. Bu bakış açısına göre İnterneti kontrol eden veriyi kontrol eder ve veriyi kontrol eden dünyayı kontrol eder. İleri teknolojilerle bağıntılı çılgınca silahlanma yarışıysa “kontrol gücü”nü ele geçirmeye yöneliktir.
2022’de geleceğin interneti bağlamında daha fazla tartışılacak bir diğer gelişmeyse
“Metaverse”.
Bu “Dijital Evren” sanal gerçeklik veya artırılmış gerçeklik üzerine temelleniyor. Fiziksel dünyaya paralel dijital bir evren inşa etme girişimlerinin arkasındaki arayışları tahlil etmek gerekiyor. Öte yandan icatlar, arayışlar, fikirler çatlaklarda, boşluklarda gelişiyorlar. Yeni para sistemi veya yeni ekonomi arayışları da finansal krizlerle bağlantılı değiller mi?
İnsanlığın daha iyi bir dünyaya uyanmasını sağlamak için tüm bu gelişmelerin nasıl dönüştürüleceği konusunda daha fazla düşünmeye, daha fazla kafa yormaya ihtiyacımız olduğu çok açık. “Dune” filminin başkahramanı Paul Atreides’in öğretmeni Duncan Idaho’nun dediği gibi,
“Rüyalar güzel hikâyeler yaratır ama önemli olan her şey biz uyanıkken olur.”
#Soğuk Savaş
#Trump
#Çin
#Frank Herbert
#Henry Kissinger
#ABD
#Metaverse
2 yıl önce
Daha iyi bir dünyaya uyanmak..
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler