Bugünkü yazımızda Anayasa Mahkemesinin bir kurum özelinde yönetim kurulu üyelerine verilen Huzur hakkı ödemelerine ilişkin kararını ve sonuçlarını açıklamaya çalışacağız.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Huzur hakkı başlıklı Ek 29 uncu maddesinde; “Bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde öngörülmesi ve gösterge rakamı belirlenmesi kaydıyla, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara, ayda dörtten fazla olmamak üzere her bir toplantı için (1000) ila (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tâbi tutulmaksızın huzur hakkı ödenir. Gösterge rakamları Cumhurbaşkanınca üç katına kadar artırılabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu hüküm gereğince kamu kurum ve kuruluşları teşkilat kararnamelerindeki hükümler çerçevesinde huzur hakkı ödemesine ve tutarlarına yer verilmektedir. Zira madde metnine bakıldığında huzur hakkı ödemesi yapılacak kurumlar tek tek sayılmamış ve ödeme yapılacak kurumlar ile ödeme tutarının 3 katına çıkarılıp çıkarılmayacağı Cumhurbaşkanı Kararnamesine bırakılmıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararında; Anayasa’da Cumhurbaşkanı’na CBK çıkarma yetkisi verilmekle birlikte bu yetki sınırsız değildir. Kanunlardan farklı olarak Anayasa’da CBK’yla düzenlenecek konular sınırlandırılmıştır. Konu bakımından yetki yönünden getirilen bu sınırlamalar Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasının ilk dört cümlesinde düzenlenmiştir. Anılan fıkranın birinci cümlesinde Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabileceği ifade edilmiştir. Buna göre yürütme yetkisine ilişkin konular dışında CBK ile düzenleme yapılması mümkün değildir.
Fıkranın ikinci cümlesinde “Anayasa’nın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerin” CBK’yla düzenlenemeyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm uyarınca belirtilen alanlarda CBK ile düzenleme yapılamaz. Fıkranın üçüncü cümlesinde de Anayasa’da münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak Anayasa’da hangi konuların münhasıran kanunla düzenleneceğine ilişkin özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesinin yerleşik içtihadında anayasa koyucunun kanunla düzenlenmesini öngördüğü konuların bu kapsamda görülmesi gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre Anayasa’da kanunla düzenleneceği belirtilen alanlarda Cumhurbaşkanı’nın CBK çıkarma yetkisi bulunmamaktadır. Fıkranın dördüncü cümlesinde ise kanunda açıkça düzenlenen konularda CBK çıkarılamayacağı ifade edilmiştir. Anılan hükme göre Cumhurbaşkanı’nın yürütme yetkisine ilişkin konularda CBK çıkarabilmesi için CBK’yla düzenlenecek konunun kanunlarda açıkça düzenlenmemiş olması gerekir.
CBK’ların yukarıda belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygun olarak çıkarılması gerekmektedir. Aksi takdirde içeriği Anayasa’ya aykırılık oluşturmasa bile bu düzenlemelerin Anayasa’ya uygunluğundan söz edilemez. Dolayısıyla CBK’ların yargısal denetiminde öncelikle Anayasa’nın 104. maddesinin on yedinci fıkrasında belirtilen konu bakımından yetki kurallarına uygunluğunun ele alınması gerekir. Anılan fıkra yönünden herhangi bir aykırılık tespit edilmemesi durumunda ise bu defa CBK’ların içerik yönünden Anayasa’ya uygunluk denetimi yapılmalıdır.
Bu çerçevede, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı bir kuruluş olan Türk Patent ve Marka Kurumunun (TÜRKPATENT) Yönetim Kurulunda görev alan başkan ve üyelere bu kurulun toplantılarına katılmalarından dolayı huzur hakkı ödenmesini düzenlemektedir. Kural uyarınca anılan Kurumun Yönetim Kurulu başkan ve üyelerine 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ek 29. maddesine göre ayda üçten fazla olmamak üzere her bir toplantı için (9000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda huzur hakkı ödenecektir.
375 sayılı KHK’nın ek 29. maddesinde, bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilatlanmasına ilişkin CBK’larda öngörülmesi ve gösterge rakamı belirlenmesi kaydıyla yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu, danışma kurulu üyelikleri ve komisyon, heyet, komite ile benzeri organlarda görev alanlara ayda dörtten fazla olmamak üzere her bir toplantı için (1000) ila (3000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucunda bulunacak miktarda, damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaksızın huzur hakkı ödeneceği ve gösterge rakamlarının Cumhurbaşkanınca üç katına kadar artırılabileceği belirtilmiştir.
Anılan düzenlemenin belirli bir kurum bakımından uygulanabilmesi, bu hususun ilgili CBK’da öngörülmesi ve gösterge rakamı belirlenmesi şartına bağlanmıştır. Söz konusu hüküm uyarınca ödenecek huzur hakkının belirlenmesinde (1000) ila (3000) gösterge rakamları esas alınabilecek olup Cumhurbaşkanı’na da bu rakamları üç katına kadar artırma yetkisi tanınmaktadır. Buna karşılık söz konusu hüküm doğrudan TÜRKPATENT’in Yönetim Kurulu başkan ve üyelerine ödenecek huzur hakkının hesaplanmasında esas alınacak gösterge rakamına ilişkin herhangi bir düzenleme içermemektedir. Dolayısıyla dava konusu CBK kuralı olmasaydı yalnızca KHK’nın ek 29. maddesi hükmünden hareketle TÜRKPATENT’in Yönetim Kurulu başkanı ve üyelerine huzur hakkı ödenmesinin söz konusu olamayacağı açıktır.
Anayasa Mahkemesinin norm denetimi ve bireysel başvuruya ilişkin kararlarında da kişilere ödenmesi öngörülen ücret, maaş, yaşlılık aylığı, emeklilik ikramiyesi ve kıdem tazminatı gibi ödemeler mülkiyet hakkı kapsamında değerlendirilmektedir. Bu bağlamda TÜRKPATENT’in Yönetim Kurulu başkan ve üyelerine huzur hakkı adı altında yapılması öngörülen ödemeler ekonomik değer ifade ettiğinden mülkiyet hakkı kapsamındadır. Bu çerçevede, AYM tarafından ilgili hükmün iptaline OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
Kararda maalesef bir bütünlük göremiyoruz. Yani CBK’nın başka maddelerinde de benzer düzenlemeler yer almasına rağmen (bunlar hakkında dava açılmamıştır) bu düzenlemeler yerli yerinde durmaktadır ve hepsinin dayanağı da 375 sayılı KHK’dir. Elbette AYM davayı genişletemez ama böyle bir durumun da olduğunu belirtmemiz gerekiyor.
AYM tarafından verilen kararla yukarıda belirtilen huzur hakkı ödemelerine ilişkin düzenleme iptal edilmiştir. Ancak aynı kararnamede başka düzenlemeler yer almaktadır. Kaldı ki başka kararnamelerde de benzer düzenlemeler yer almaktadır. Örneğin 4 nolu CBK’nın 178, 556, 580 ve 586 ncı maddelerinde de benzer düzenlemeler yer almakta olup hepsinin dayanağı da 375 sayılı KHK’dir. Kaldı ki benzer düzenlemelere 657 sayılı DMK’da da rastlıyoruz.
Dolayısıyla diğer maddelere göre yapılan ödemeler aynen devam edeceği için bu Karar sonrasında bazı kurumlarda görev yapan yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı verilirken TÜRKPATENT kurumundaki yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı verilemeyecektir. Ya da kurumlar ödemelerde tereddüt içine girecektir.
Yine 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan hüküm aynen yerinde durmakta ve Cumhurbaşkanına düzenleme yetkisi vermektedir. Dolayısıyla bu düzenleme yerinde durduğu sürece AYM tarafından CBK’da yer alan düzenlemelere iptal kararı verilmesi anlaşılamamıştır. Kaldı ki 375 sayılı KHK’da yer alan düzenlemeye ilişkin verilmiş bir iptal kararı da bulunmamaktadır. Yani Cumhurbaşkanına verilen yetki kanundan kaynaklanmakta ve bu kanun düzenlemesi de iptal edilmemiştir. Bize göre verilen karar doğru olmamıştır.






