Üniversitelerin içinde bulunduğu acı durum ve yapılması gerekenler

04:005/08/2024, Pazartesi
G: 5/08/2024, Pazartesi
Ahmet Ünlü

Üniversitelerdeki öğretim elemanlarının kalite sorunu uzun yıllardan beri yazılan ve çizilen müzmin bir konu haline gelmiştir. Özellikle kalite sorununun temelinde yatan araştırma görevlisi alımı sürecinin etkisi tartışmasızdır. Gelinen süreçte ciddi iyileştirmeler olsa da hala sorunların olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu yazımızda bir akademisyenin feryatları eşliğinde konuyu açıklamaya çalışacağız. Sorunları kimin söylediğinden ziyade ne söylediğine odaklanmamız gerekiyor Üniversitelerde sorun


Üniversitelerdeki öğretim elemanlarının kalite sorunu uzun yıllardan beri yazılan ve çizilen müzmin bir konu haline gelmiştir. Özellikle kalite sorununun temelinde yatan araştırma görevlisi alımı sürecinin etkisi tartışmasızdır. Gelinen süreçte ciddi iyileştirmeler olsa da hala sorunların olduğunu belirtmemiz gerekiyor. Bu yazımızda bir akademisyenin feryatları eşliğinde konuyu açıklamaya çalışacağız.


Sorunları kimin söylediğinden ziyade ne söylediğine odaklanmamız gerekiyor

Üniversitelerde sorun denilince hemen birçoğunun aklına akademik personelin ücretlerinin düşüklüğü gelmektedir. Halbuki ücret düşüklüğü yaşanan sürecin hem çıktısı hem de çok küçük bir kısmıdır. Bu çerçevede, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Behçet Yalın ÖZKARA sosyal medya hesabından öğretim elemanlarının üniversitede yaşadığı sorunları en yalın haliyle izah etmeye ve vahim tabloyu gözler önüne sermeye çalışıyor.

Hocanın kişiliğini, tarzını, olaylara yaklaşımını vb. birçok şeyi eleştirebiliriz. Ama anlattıkları şeyler dikkate alındığında akademinin iyileştirilmesi gereken ciddi yaraları olduğunu göstermektedir. Kaldı ki bu sorunlar bilinen sorunlar ama yüksek sesle dillendirilmeyen sorunlardı.


Üniversitelerde akraba, eş dost istihdamı yeni değil

Geçmişten günümüze akademide eş dost ataması bilindik bir yöntemdir. Keşke bu konuda ciddi bir çalışma yapılsaydı da cümle alem detaylarını duymuş olsaydı. Ancak eş dost atamasına ilişkin ciddi bir akademik araştırmaya ve çalışmaya rastlamadım ama belki de yapılmıştır.

Üniversitelerde geçmişe göre büyük iyileştirmeler yapılmıştır. Ancak üniversitelerin çoğalması yapılan iyileştirmeleri yetersiz hale getirdiği için hala hakları yenilenlerin feryatları yükselmektedir.

Hoca, araştırma görevlisi olmak için girdiği çok sayıda mülakat sınavında nasıl elendiğini belirterek özellikle de bir sınavda yaşadığı olayı ironik bir şekilde açıklamaktadır. Anlattığının doğru veya yanlış olduğunu test edemeyiz. Ancak anlatılan örnekler oldukça bilindik ve günümüzde de çok sayıda örneği bir çırpıda sıralamak mümkündür.

Hocanın açıkladığı bir araştırma ise akademinin içler acısı durumunu bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Yapılan çalışmada Üniversitelerin işletme bölümündeki hocaların beşer yıllık dönemler itibarıyla durumunu inceliyorlar. Bu sürede tek bir uluslararası makalesi olan öğretim üyesi sayısı % 20’dir. Ayrıca bir yılda uluslararası makalesi olan öğretim üyesi sayısının binde altı olduğu belirtiliyor. Hocanın bilimsel çalışmalardan verdiği örneklere göre üniversite hocalarının üretkenliği çok kötü bir durumda ve adeta alarm zilleri çalıyor.

İşin eleştirisi elbette kolaydır denilebilir. Hoca kendince önerilerde de bulunuyor. Elbette konu YÖK tarafından enine boyuna ele alınması ve çok boyutlu olarak masaya yatırılması gerekiyor. Belki de YÖK tarafından yapılan ciddi çalışmalar vardır ama haberimiz olmayabilir.

Bildiğimiz şey ise sorunun çok ciddi olduğu ve acilen çözüm üretilmesi gerektiğidir. Üniversitelerdeki kalite sorunu ister istemez ülkenin gelişmesine doğrudan yansımaktadır. Üniversite sayısının arttırıldığı ama kalitenin istenen seviyede olmadığı genel kabul görmüş bir durumdur. Kalite de ister istemez üniversite hocalarının üniversitelere girişlerinden yükselmelerine kadar uzun bir sürece bağlıdır.

Elbette göğsümüzü kabartan dünya çapında başarısını ispatlamış hocalarımız da var. Ancak üniversitelerin ekosisteminin başarıyı frenlediği yönünde yaygın bir kanaat olduğunu da biliyoruz. Nitelikli hocaların yetişmesi kolay değil ve yıllar almaktadır. Ancak bunların kaybedilmesi ise çok basittir ki nitelikli hocaların kaybedildiği biliniyor.


Yabancı öğrenci sorunu görmezden gelinmemelid
ir

Behçet hocanın yabancı öğrencilerle ilgili tespiti ise üzerinde durulması gereken başka bir sorundur. YÖK tarafından bu konuda çalışma yapılıyor olabilir. Ancak ortada acelen müdahale edilmesi gereken bir durum olduğu anlaşılıyor. Elbette yabancı öğrenci ülkemize gelmeli ve eğitim görmelidir. Nitekim gelişmiş ülkelerin bu konuda uyguladıkları politikalar ortadadır.

Ancak bu konuda ciddi bir standarda ihtiyaç olduğu aşikardır. Hal böyle olunca da sorunların arkasından bakma yerine sorun çıkmadan gelişmiş ülkelerin uyguladıkları politikalar paralelinde hareket edilmesi zor olmasa gerektir.

Sonuç olarak yabancı öğrencilerle ilgili olarak YÖK’ün sorunları bilmediğini söylememiz mümkün değildir. Böyle bir şey iddia etmek hayatın olağan akışına aykırıdır. Ancak ne iyi niyet ne de sorunların bilinmesi tek başına işe yaramamaktadır.

Çözüme nereden başlanmalıdır?

Eğitimde yaşanan sorunların çözümü çok uzun soluklu bir süreçtir. Bazen çok basit dokunuşlarla çözüm üretilecek sorunlar olduğu gibi müzminleşmiş sorunların çözümü için de yıllara ihtiyaç bulunabilir. Önemli olan ise bir yerlerden başlamaktır.

Üniversitelerin yönetim kademesi başarıya giden yolda en kritik adımdır. Bu nedenle üniversitelere atanan rektörün kalitesi ve becerisi, bilimsel çalışmaları ve öğrenci kalitesini doğrudan etkilemektedir. Özetle rektör bir üniversitenin başarısındaki ya da başarısızlığındaki en önemli faktördür. Niteliksiz ve sorunlu bir rektörün görev yaptığı bir üniversitenin kazan gibi nasıl kaynadığını, öğretim üyelerinin nasıl tedirgin olduğunu ve dedikodunun nasıl yaygınlaştığını görebilirsiniz.

Ayını durum aslında her kurum için geçerlidir. Ancak üniversitelerin kendine özgü farklı bir yapısı vardır. Adaletsiz basit bir uygulama dahi nitelikli hocaların dahi motivasyonunu sabahtan akşama kadar bozabilir. Hocanın motivasyon düşüklüğü ise doğrudan öğrenciye ve üniversiteye yansıyacaktır.

Bu nedenle nitelikli kişilerin yönetilmesinin zorluğu dikkate alınarak öncelikle rektör atamasında hatır gönülden kaçınılarak bilimsel duruşu olan ve saygın kişilerin seçimine özen gösterilmesi gerekmektedir. Maalesef bu ülke, üniversitede eşini yönetici yapan ve bunu savunacak kadar seviyesini düşüren rektörlere dahi şahit oldu.



#Ekonomi
#Üniversite
#Eğitim
#Ahmet Ünlü