|
Patika mı, ana cadde mi?

Bir patikada yürüyormuş gibi yaşamak mı, bir ana caddede yürüyormuş gibi yaşamak mı?

Ana caddeler bize çok daha çeşitli imkanlar ve seçenekler sunuyor gibi görünüyor ilk başta. Sürprizlere açık, daha hareketli, daha heyecan verici şeyler yaşanabilir sanki orada. Öte yandan, orada yürüyen herhangi biri olmayı da içimize sindirmemiz gerekiyor. Çünkü orada bitenleri kontrol etme gücümüz yok. Bir şeyler oluyor ve biz bir şekilde o olan bitenin içinde bulunuyor, bir parçası olabiliyoruz. Ana caddede yürürken akışa kapılıp gidiyoruz daha ziyade. Zaman da hızlı akıyor ana caddede.

Patika bundan daha farklı, zamanı daha uzun ve her şeye mesafesi daha kısa... Yakından bakmaya imkan veriyor, yürüyüşünüzün ritmini de siz belirleyebiliyorsunuz büyük ölçüde. Etrafta olan bitenin seyrine dalmak, ayrıntıları derinliğine gözlemek, 'şey'lerin farkına varmak mümkün patikada yürürken. Sizi daha hızlı hareket etmeye, caddenin ritmine kendinizi bırakmaya zorlayan pek bir şey olmuyor orada.

Bugünün yaşantısı, patikada yürümeyi güzel, şiirsel ama pratiği pek de mümkün olmayan bir hayal olarak kenarda tutmayı öneriyor bize. Buna karşılık ana caddede yürümeyi bir realite olarak kabul etmeye büyük ölçüde mecbur ediyor hepimizi. Yapay, geometrik, soğuk, sınırları kalın çizgilerle çizilen parkları saymazsak, şehirde patika yok çünkü. Patikalar, şehirlerle bağdaşıklık kuramayacağımız doğallığı, bir yalınlığı, daha modern bir deyişle minimalizmi gerektiriyor. Şehirlerde yaşayanların hayatı bu kadar minimalize bir ölçekte yaşaması, zihinsel ve duygusal olarak bu kadar yalınlaşabilmesi ve yakınlaşabilmesi kolay değil, hatta neredeyse imkansız.

Son yıllarda özellikle Batılı ülkelerde ilhamını daha çok Doğu' yaşayışlarından alan birtakım minimalist hareketler boy göstermeye başladı. Hepsi iyi niyetli ve ilgiye değer şeyler, değişimler, pratikler öneriyor. Bir geri dönüş felsefesiyle hareket ettiklerini söyleyebiliriz. Bu güzel bir şey ama toplumun geniş kesimleri bu türden önermeleri pek gerçekçi bulmuyor, hayatın kalabalıklaşmasından şikayetçi olanlar da dahil olmak üzere ekseri çoğunluk minimalist önermeleri romantik ve hayalci buluyor. Onlar için şehrin baştan çıkarıcılığını yansıtan caddeler çoktan vazgeçilmez hale gelmiş bile. Bunu değiştirmeye çalışmanın gereğini kavramakta güçlük çekiyorlar. Bu anlayışı tahkim eden bırakılması zor alışkanlıkları da var elbette şehirde yaşayanların, bunu da hesaba katmak lazım.

Çağa büyük ölçüde hakim olan gelişim mantığı, kırsaldan kente geçişi gelişimin önemli bir aşaması olarak görüyor. Kentleşme, modernleşmenin vazgeçilmez bir ilkesi... Kırsala dair değerler, kentlerde temsili ve yapay bir görünümle var kılınıyor sadece. Kırsaldaki hayat, doğanın seyriyle uyumlu bir 'parça' olmayı, toprağa dayalı üretimi ve yaşayışı; buna karşılık kentsel hayatsa sanayiye, endüstriyel olana, fabrikasyona ve her hattıyla planlanan, organize edilen, doğal akışın kurgusal akışla yer değiştirdiği bir yaşama biçimini öneriyor.

Bugün dünyada seçme imkanı bulunan neredeyse herkes şehirlerde yaşamayı seçiyor, imkanı olmayanların da özlemi bu. Şehre ve şehir tipi modern yaşantıya itirazı olanların; yine şehirli bir kurgu içinde kendilerine minimalist alanlar açmaya çalıştığı görülüyor. Bu kadarı elbette her şeyi değiştirmeye yetmiyor. Dahası, toplumun entelektüeller de dahil hemen hiçbir kesiminde, her şeyi değiştirmenin neden gerektiği konusunda derinlikli bir düşünsel gayret de yok. Bunu bir tartışma konusu olarak zihninde taşıyabilecek insan sayısı dahi çok çok sınırlı...

Peki bunca şehri inşa edip, içinde vazgeçilmesi neredeyse imkansız alışkanlıklar edinerek yaşarken, bir patikada yürür gibi yaşamayı neden isteyelim? Neden bunca yolu yürüdükten sonra geldiğimiz yerden artık neredeyse unuttuğumuz bir yere geri dönelim?

Güzel sorular!

Belki bu sorulara verilebilecek makul cevabı bulmak için birlikte düşünebiliriz.

#patika
#cadde
#kırsal
#minimalize
2 yıl önce
Patika mı, ana cadde mi?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti