|
İki terör örgütünün de hedefi Yusuf Tekin

İki bakanlığın adının başında “Milli” ifadesi yer alıyor. Milli Savunma Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı. Milli Savunma her zaman terör örgütlerinin hedefinde oldu. PKK silahlı eylemler yaparken, FETÖ de TSK’ya sızarak orduyu içeriden zaafa düşürmeye kalkıştı.

Milli Eğitim Bakanlığı ise FETÖ’nün kuluçka merkezi oldu. Fetullahçı Terör Örgütü eğitim merkezli bir ihanet şebekesidir. Osmanlı devletini kılıç zoruyla yıkamayan Haçlılar, çareyi içeri sızarak bünyeyi çürütmekte bulmuştu.

1800’lerin başında Osmanlı coğrafyasında küçük çaplı okullar açmaya başlayan Haçlı misyonerler, 1900’lerin başında büyük yol aldılar. Misyonerlerin okul sayısı Birinci Dünya Savaşı sonunda çeşitli kaynaklara göre, 4 bin ile 6 bin arasında olduğu bilgisi yer alıyor.

Bu okullarda özellikle gayrimüslim Osmanlı vatandaşları eğitim alıyordu. Ve ne yazık ki Ermeni ve Rum çetelerinin temelleri bu okullarda atıldı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı devletine içeriden yapılan ihanetlerin büyük kısmı bu okullarda yetiştirilen militanlar tarafından gerçekleştirildi.

Aynı ihaneti Kurtuluş Savaşı sırasında da görüyoruz. İtilaf devletlerinin içerideki aparatlarıydı, bu okullarda yetişenler. Sadece silahlı militanlar yoktu bunların arasında. Gazeteci, doktor, hukukçu, işadamı, her çeşitten meslek erbabı vardı bunların arasında.


EĞİTİM ÜZERİNDEN TÜRKİYE’YE OPERASYONLAR HİÇ BİTMEDİ!

Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş senedi olan Lozan Antlaşması’nın müzakerelerinde yabancı okullar önemli yer alıyor. İtilaf devletleri yabancı okulların varlıklarını sürdürmesi için ısrar ederken, Türk heyeti okulların kapatılması için ısrarlıydı. Nitekim geçici bir formülle süreç zamana yayıldı ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’yla yabancı okullar kontrol altına alındı.

Konumuz yabancı okullar olmadığı için ayrıntıya girmiyorum. Ancak, eğitim üzerinden Türkiye’ye operasyonlar hiç bitmedi. Özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD ile kurulan ilişki ve imzalanan ‘eğitim anlaşması’ ile aynı hedefler doğrultusunda faaliyetlerine devam ettiler.

TBMM’de bütçe görüşmeleri hareketli geçer. Hatırlanacağı üzere geçen yıl İçişleri Bakanlığı bütçesi çok hararetli geçmişti. Malum terör operasyonlarından rahatsız olanlar vardı. 2024 Yılı Bütçesi’nde en hararetli gün Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesinin görüşülmesi sırasında yaşandı.

Muhalefet partileri milletvekilleri özellikle HDP/DEM sıralarından Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e yüksek sesli sataşmalar oldu. Belki bazıları Milli Eğitim Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken niye bu kadar hararet yaşandığına şaşırmış olabilir.

Ama işin özünü bilenler, şaşırmamıştır. Yusuf Tekin ilk kez Milli Eğitim Bakanı olarak, Meclis kürsüsüne bütçesini savunmak için çıktı. Yusuf Tekin, Fetullahçı Terör Örgütü’nün Milli Eğitim Bakanlığı’ndaki yarım asırlık dönemine son veren isimdir.


FETÖ VE PKK TAMAM, SIRA KAÇAK YABANCI OKULLARDA!

Daha 17-25 Aralık kalkışması olmadan, Milli Eğitim Bakanlığı’nda müsteşar olan Tekin, FETÖ’nün kuluçkası olan dershane ve özel okullarına neşter vurdu. Kimi iddialara göre, duruma çok bozulan FETÖ, operasyonlarını erkene almak zorunda kaldı.

Ayrıntıları burada yazmaya kalksak değil gazete, kitaplar yetmez. Ancak herkesin bildiği ve bilmesi gereken bir gerçek var; o da Yusuf Tekin’in eğitimimizin milli olma yolunda çok büyük bir gayreti ve emeği var. Fetullahçı hainlerin temizlenmesiyle her geçen gün daha da millileşiyor eğitimimiz.

FETÖ’nün kuyruk acısı var da PKK ve siyasi uzantılarının derdi neydi peki? Okul çağı gelen çocukların okula gitmemesinin tespiti üzerine yapılan değerlendirmelerde, hangi çocukların PKK ve siyasi uzantıları tarafından dağa kaçırıldığı ortaya çıkarıldı. Bu da birilerini haliyle çok rahatsız etti, ediyor. Artık HDP büroları PKK’ya eleman devşiremiyor.

FETÖ tamam, PKK tamam, sıra geldi Türkiye’deki kaçak yabancı okullara. Sayın Yusuf Tekin, kaçak yabancı okullar için de gerekli adımı atarsa o zaman görün siz eğlenceyi.

#Yusuf Tekin
#MEB
#FETÖ
#Hüseyin Likoğlu
4 ay önce
İki terör örgütünün de hedefi Yusuf Tekin
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık