ABD bankacılık sektöründe yaşanan iflasların hemen ardından sıçrayan kıvılcımın Avrupa’yı da ateşe vermesi gecikmedi. Geçen hafta makalemizde bahsettiğimiz ve sıçramasının çok mümkün olduğunu ifade etmemizin üzerinden günler bile geçmeden Avrupa’nın en meşhur bankası finansal zorluğa düştü.
Avrupa’yı ve ötesinde Batı’yı besleyen kara para mekanizmasının en temel aktörlerinden olduğu kendilerince de kabul gören bankanın batması derin bir konu…
19. yüzyılın ortalarında kurulan ve dünyanın sistemik öneme sahip 30 kredi kuruluşundan biri haline gelen İsviçre’nin finansal hünerinin simgesi artık yok!
Credit Suisse’in ipliğinin pazara çıktığı olaylar; Bulgaristan’da uyuşturucu satıcılarının kara para aklamasına izin verdiği için mahkum olması, Mozambik’teki bir yolsuzluk davasına karışması, eski bir çalışanı ve bir yöneticisinin adının karıştığı bir casusluk skandalı ve müşteri verilerinin medyaya büyük ölçüde sızdırılması yer alıyor. Elbette bunlar buzdağının görünen kısmı…
Reuters’in geçtiği bilgiye göre; Zürih merkezli banka, SEC’in Çarşamba günü geç saatlerde kendisini “31 Aralık 2020 ve 2019’da sona eren yıllarda konsolide nakit akış tablolarında daha önce açıklanan revizyonların teknik değerlendirmesi ve ilgili kontroller hakkında bazı açık SEC yorumları” ile ilgili olarak aradığını söyledi. Bu açıklama sona olağan değildi.
Yatırımcılar bankacılık riski ve mevduat kaçışı kokan her şeyi terk etmeye başladı.
UBS bu satın alma işlemi için 3,2 milyar dolarlık bir anlaşma imzaladı. Bu rakam, 17 Mart Cuma günü piyasalar kapandığında bankanın değerinden %60 daha az. Bu boyutta bir çöküşle birlikte, kurtarmanın aralarında Credit Suisse’in en büyük hissedarlarının da bulunduğu pek çok kaybeden yaratması şaşırtıcı değil.
Bir de “Contingent Convertible Bond” denilen senetlerden dolayı 17 milyar dolarlık borcun silinmesi mevzusu var ki İsviçre Merkez Bankası bu süreçte şarta bağlı olan bonolara ödeme yapılmayacağını ifade etti, bunların hamili kimdir bilmesek de en az yarı hamilini uzaklarda aramamıza gerek olamadığını düşünüyorum.
Tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen, notu en dipte gösterilen Türkiye ise Trump ve akabinde Biden ve ekibinin, Türkiye aleyhine açıkça açtığı bayrağa, darbe teşebbüslerine ve her an çekilmekte olan Batı sıcak parasına rağmen ayakta!
Batı’nın, Orta Doğu finansına çökme operasyonlarının aksine Erdoğan dürüst, samimi, güvenilir geçmişiyle her sınavdan alnın akıyla geçti; bu nedenle diyoruz ki; yatırım için doğru liman Türkiye’dir.