|
Bu kez de tamam inşallah…

Abdullah Gül, AK Parti lideri ve o tarihte Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından aday gösterildiğinde 367 katakullisiyle tasfiye edilmek istenmişti. Cumhuriyet Mitingleri adıyla düzenlenen o sivil görünümlü darbeci zihniyetin sokaklarda yapıp ettiklerini de herkes hatırlar. Demokrasi ve hukuk adına tam bir utanmazlık örneğiydi. Ne yazık ki dönemin Anayasa Mahkemesi, hukuksal bir cinayetin altına imza koymaktan çekinmemişti.

Şimdi aynı şey Reis için yapılmak isteniyor. Pandemi dolayısıyla kötüleşen ekonomik koşullarda Reis’i alaşağı edeceklerinden emin olan muhalefet bloku, Reis’in adaylığının tartışma konusu dahi edilmemesi gerektiğini savunurken birdenbire çark ederek tersini söylemeye başladılar. Niçin mi? Besbelli: Reis’in karşısında bir kez daha yenileceklerini gördüler. O yüzden Reis’in 2 dönem CB görevini yaptığını, dolayısıyla aday olmasının hukuken meşru olmadığını gündeme taşıdılar.

***

Çok açık söylüyorum: Bu yeni bir 367 katakullisidir. Demokratik siyaset adına utanç verici bir şeydir. Sandıkta yenemeyeceğini gördükleri bir adayı, sistemik bir kriz yaratarak tartışma konusu yapmak ve buna Anayasa’yı gerekçe göstermek, tutarsızlıkla beraber utanmazlık örneğidir.

Tutarsızlık şurada: Sabah akşam Erdoğan’ın artık seçilemeyeceğinin kesin olduğunu, kamuoyu anketlerinde bunun apaçık görüldüğünü söyleyen siz değil misiniz? O vakit korkunuz niye? Madem Erdoğan kesin gidici, bırakın da sandık yoluyla gitsin. Hem bu değişimi normal yollarla gerçekleştirmiş olacaksınız hem de Erdoğan gibi efsanevi bir lideri yenerek siyaset tarihine adınızı siyasi kahramanlar olarak yazdırmış olacaksınız. Bunu yapmak yerine 367 desisesinin yeni versiyonunu tedavüle sokmak da neyin nesidir? Besbelli kendi iddialarınıza kendiniz inanmıyorsunuz, yani Erdoğan karşısında bir kez daha hezimete uğrayacağınıza inandığınız için bu tür hileli bir yola başvuruyorsunuz. Tutarsızlığın dik âlâsıdır bu.

***

Yenileceklerine öylesine inanıyorlar ki kılıf için argümanlarını şimdiden oluşturmaya başladılar bile.

YSK üzerinden başlattıkları aleyhte kampanya bunun bir örneği. Değerli YSK üyelerinin Erdoğan yanlısı militanlardan oluştuğunu söyleyecek kadar işi ileri götürdüler. Neymiş, Erdoğan’ın Anayasa gereği aday olup olamayacağı YSK’ya sorulursa, YSK’nın, Erdoğan’ın adaylığının Anayasa’ya uygun olacağına dair görüş bildireceğini söylüyorlar peşin peşin.

Çünkü kendileri pekâlâ biliyorlar ki Erdoğan’ın adaylığı konusunda Anayasa’ya aykırılık söz konusu değil. O yüzden YSK’nın vereceği kararı önceden bilebiliyorlar. Ama böyle bir karar çıktığında seçim öncesinde tozu dumana katacaklar. “Biz demedik mi” diyecekler. “TSK tam da öngördüğümüz kararı verdi. Çünkü YSK Başkanı ve üyeleri militan.” Seçimde yenildiklerini gördüklerinde de meşruiyet tartışması açacaklar. Arkalarına alacakları malum dış güçlerin desteğiyle Reis’in seçilmesine gölge düşürecekler. Milleti ayrıştırıp çatıştırma yoluna gidecekler. Oyunları bu. Çünkü biliyorlar ki yenildiklerinde artık tamamen bitecekler. Siyaseten tasfiye olacaklar.

***

İşin gerçeği şu: Referandumla birlikte milletimiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde karar kıldı. Kabul edilen yeni Anayasa’yla birlikte yeni bir sisteme geçildi. Yeni sistemde Cumhurbaşkanı’nın iki defa seçilebileceği öngörülüyor. Yani yeni sistemle birlikte iki defa Cumhurbaşkanı olunabiliyor. Meclis’te kabul edilen Anayasa değişikliği teklifinin gerekçesinde de bu değişikliğin yeni sistemle birlikte cari olacağı, yani geçmişte Cumhurbaşkanlığı görevini yapmış olanları kapsamadığı, yeni sistemde her Türk vatandaşının iki defa aday olup seçilme hakkına sahip olduğu sarahaten belirtiliyor.

Bu gerçeklik gün gibi ortadayken Erdoğan’ın ikinci defa aday olma hakkını gayrı meşru bir siyaset diliyle ve 367 katakullisi benzeri yöntemlerle gasp etmeye çalışmak, siyasi bir zavallılığın ötesinde ayıplı bir durumdur.

***

Ne yaparsanız boş.

Yenileceksiniz.

Sahada dolaşıyoruz.

İl il, ilçe ilçe.

Milletin tercihi Reis’ten yana.

Bu kadar korku, telâş ve hilenin sebebi de bu zaten.

Anayasa’yı paramparça etmek

1982 Anayasası, 12 Eylül faşist darbecilerin Anayasa’sı. Bürokratik vesayetin millet iradesinin üstüne çıkartıldığı ve milli iradenin de kayıtlara-şartlara bağlandığı bir Anayasa’nın demokratik olmadığını söylemek bile gereksiz. Bürokratik oligarkların ve vesayet organlarının kendini seçilmiş siyasi iradenin üstünde gördüğü, en fenası siyasi otoriteye meydan okuduğu bir dönemde, Cumhurbaşkanı’mıza yönelik Anayasa referanslı saldırılara cevap verirken “Vesayetin son kalesi olan Anayasa’yı paramparça edeceğiz” sözümden kastımın “Asker-sivil bürokratik vesayeti sonlandırmak” olduğu apaçık iken, kastımın Anayasa’nın ilk dört maddesi olduğunu iddia edenler, bilesiniz ki bühtan ediyorlar.

Hemen belirteyim ki Anayasa’nın ilk dört maddesiyle hiç bir sorunum yoktur. İlk dört maddeye karşı olanlara da karşıyım. Benim böyle düşündüğümü beni tanıyan herkes bilir. Buna rağmen kastımın ilk dört maddeyi paramparça etmek olduğunu söyleyenler, çarpıtmanın ötesinde bir kötücül siyaset izliyorlar.

Devletin bekasını ve milletin birliğini temin etmek için canhıraş bir biçimde mücadele ettiğimiz bir dönemde, bizden rahatsızlık duyan PKK’nın yanına kendilerini Türklük üzerinden yerleştiren kimi çevreleri de not ediniz derim.

Düşmanlık hukukuyla dahi bağdaşmayacak kötücül desiselere ve çarpıtmalara tenezzül edenleri, aziz milletimizin vicdanına havale ediyorum.

#Seçim
#Adaylık
#Recep Tayyip Erdoğan
#6'lı Masa
#Mehmet Metiner
1 yıl önce
Bu kez de tamam inşallah…
‘Mutlaka döneceğiz’ ya da Nekbe’dir yaramızın adı
O güne geri dönmek
‘İletişim aklı’
Bir sen bir ben bir de aile
Deprem gerçeği, ekonomi güvenliği ve TOBB Genel Kurulu’ndan yansıyanlar