|
Hangi Kürtler ne istiyor? HDP’nin tutum belgesinde ne var?

Bir HDP’li vekil “ Kürtlerin ne istediği biliniyor” dedi.

Somut konuşmak varken siyasetçiler niçin genel ve soyut sözlerin arkasına sığınırlar anlamak mümkün değil. Önemlilikle vurgulayayım ki bu hal, tam bir siyasetsizlik halidir.

Madem Kürtlerin ne istediğini o vekil ve partisi biliyor, o vakit açıklasınlar bir bir, hep birlikte öğrenelim.

Ama öncelikle “Kürt sorunu” dedikleri sorunu açık bir biçimde tarif etmeleri gerekir. Zira her şey tarifle başlar. Sorunun çözümü için teşhis birincil öneme sahiptir. Sonra hangi Kürtler adına konuştuklarını açıklamalıdırlar.

Kürtler tıpkı başka etnik topluluklar gibi homojen değildirler. Dolayısıyla farklı siyasal, dinsel ve ideolojik amaçları ve talepleri olan Kürtler kendi aralarında da çatışma halindedirler. Kürtleri tek bir çatı altında topladığınızda onları bütünleştirmiş olmuyorsunuz aslında. Bu kez Kürtlerin kendi aralarındaki farklı talep odaklı çatışmalarını da kaçınılmaz hale getirmiş oluyorsunuz. Her şey etnik talepten ibaret olsa herhangi bir etnik topluluğun sorunlarını çözmek nispeten daha kolay. Öyle olmuş olsaydı bugün Kürtlerarası iktidar kavgaları karşımıza çıkmazdı. Bu bağlamda Kürtlerin başkalarıyla kavgaları mevzubahis olunca yek vücûd hareket ettiklerini söylemek de doğru değil. Sözgelimi Barzani yönetimine karşı gerektiğinde Bağdat hükümetini destekleyen PKK’nın tavrı buna çarpıcı bir örnek oluşturur. Hakeza Suriye’nin kuzeyinde PKK’nın diğer Kürtler üzerinde kendi iktidarları adına oluşturduğu baskı ve zulüm Kürtlükle veya Kürt hassasiyetleriyle izah edilebilir bir durum değildir. Türkiye’de de PKK/HDP canibinin kendisi gibi düşünmeyen, dahası kendisine karşı çıkan Kürtleri “hain, düşman!” diye suçlayıp baskılamaya ve yok etmeye yönelmesi, Kürtlükle alakalı olmayan bir ideolojik iktidar mücadelesinin Kürtlükten daha önemli ve öncelikli görüldüğünü göstermektedir.

O yüzden hangi Kürtler sorusu önemlidir.

PKK/HDP bloğunu oluşturan Kürtlerin istekleriyle diğer Kürtlerin istekleri farklıdır.

Hizbullahçı bir Kürt için dini bir devlet düzeni her şeyin başında gelirken PKK’lı bir Kürt için dinin/şeriatın egemen olduğu bir “Kürdistan” yaşanmaya bile değer değildir.

Demek istediğim, Kürtleri sadece etnik aidiyetleriyle tarif etmek, sorunlu bir etnikçi ve indirgemeci bakış açısıdır. O yüzden Kürtlerin taleplerinin veya sorunlarının yalnızca etnisite ile alakalı olduğunu varsaymak, yeni bir soruna ve dolayısıyla çözümsüzlüğe davetiye çıkartmaktan farksızdır.

Bir Kürt sadece Kürt değildir. Aynı zamanda Müslümandır, kafirdir, sosyalisttir, lakçi-sekülerdir, İslamcıdır, Yezididir; Sünnidir, Alevidir; erkektir, kadındır vs…

Bir insanı veya topluluğu tek bir aidiyeti üzerinden tanımlayıp o aidiyetin içine hapsetmeye çalışmak, başkaca bir haksızlığın adıdır.

Etnik kimliğin inkarı sürecinde Kürtlerin etnik aidiyetlerine ortaklaşa sahip çıkmaları, her konuda aynı düşünen homojen bir topluluk oldukları anlamına gelmez. Aynı şekilde etnik sorunların çözülmesi, Kürtlerin artık başkaca sorunlarınının kalmadığı anlamına da gelmez.

HDP’li vekil veya HDP’nin kendisi bütün Kürtler adına konuşmak yerine temsil ettikleri Kürtler adına konuşurlarsa daha demokratik davranmış olurlar. Dahası diğer Kürtlerin tercihlerine de saygılı davranmış olurlar. Ne yazık ki HDP bu demokratik olgunluğu göstermediği gibi farklı iradelere, tercihlere ve taleplere karşı da saygıyla bağdaşmayan bir totaliter dil kullanmaktadır.

Bir başka paradoks da şu: Devleti Kürtlerin istekleri ve talepleri karşısında sağır olmakla suçlayan HDP gerçekte eleştirdiği devletten bin kat daha sağırdır. Devleti hala Kürtler konusunda inkarcı ve baskıcı olmakla suçlayan HDP devletten yüz bin kat daha inkarcı ve baskıcıdır.

Erdoğan liderliğindeki devlet etnik kimliğin inkarıyla ortaya çıkan “Kürt sorunu”yla cesaretle yüzleşti. Ret, inkar ve asimilasyon politikalarını tarihe uğurladı. Kürt dilinin ve kültürünün önündeki engelleri kaldırdı. CHP’nin 1989-1991’de çözüm olarak ortaya koyduğu önerilerin çok daha ötesi hayata geçirildi. “İnkar biterse isyan biter” diyen Öcalan’a rağmen PKK isyanını sürdürmeye devam ediyor. Erdoğan’ın bu ülkede yaşayan herkesi temel hak ve özgürlüklerde eşitlemeyi amaçlayan demokratik cumhuriyet projesine nedense PKK/HDP, “Kürt sorununun müsebbibi” olan CHP ile kol kola girerek hiddetle ve şiddetle karşı çıkmaya devam ediyor. Üstelik CHP “Kürt sorunu”nu çözmek için hangi somut adımları atacağını ortaya koyma gereği bile duymamışken. Bu da şu anlama geliyor açık açık: HDP/CHP Erdoğan’ın temsil ettiği değerlere karşıtlık temelinde ortak bir ideolojik hassasiyete sahiptir.

PKK/HDP bloğunun CHP’den miras bir red, inkar ve asimilasyon anlayışının eseri olan “Kürt sorunu”nu cesaretle çözen Erdoğan’a karşı sergilediği düşmanlık, Kürtlükle veya Kürt hassasiyetiyle zinhar alakalı değildir. HDP’nin CHP’yi Erdoğan’ın partisine tercih eden bu tutumu özünde ideolojiktir.

#Kürt
#HDP
#PKK
#Suriye
#CHP
3 yıl önce
Hangi Kürtler ne istiyor? HDP’nin tutum belgesinde ne var?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset