|
Reçete

İlkmektepte okuduk, biliyoruz. Her mevsim geldiğinde onunla ilgili "hazırlıklar" yapılır: "Sonbahar hazırlıkları, kış hazırlıkları" gibi. Şimdi hâlâ okutuluyor mu bilmiyorum; meselâ "sobalarımızı ve turşularımızı kurarız, babam kömür alır, annem hırka örer vb." diye.

Baharı yarıladık neredeyse. Tabiat yenilendi, yeşerdi. Biz de "kış uykusu"ndan uyandık mı, kendimizi yenilemek üzere neler yapıyoruz? Şehir ahalisi için biraz masraflı olacak ama, reçeteyi yazalım bari:

Kırlara çıkınız, kuzukulağı, yemlik, madımak toplayınız. Bunlar tuzlanıp yenildiği gibi; lâpası, çorbası yapılan otlardandır. Mahalline göre daha bir sürü çeşidi vardır, ebegümeci dahi bunlardandır.

Biçilmiş bir çayırın kenarından, ortasından geçiniz. Hatta yaşınız elveriyorsa şöyle gökkubbenin altında sırtüstü yatıverip, taze ot kokusunu ciğerlerinize çekiniz. O sırada bir serin yel esmekte, yeşil buğday tarlaları bir o yana, bir bu yana salınmaktadır. Kulağınıza tarla kuşlarının kesik sesleri, arı vızıltısı, böcek seslerinden oluşan bir senfoni gelecektir. Beyaz bulutlar gökyüzünde uçacaktır.

Bir küçücük derecik mutlaka bulunuz. Derenin şırıltısını dinleyiniz. Suları tazelenmiştir, elinizi yüzünüzü yıkayınız. Bir pınar başında eğleşip bu tazelenmiş sudan bir güzel abdest alınız. Pet şişeye girmemiş, klor karışmamıştır doya doya içiniz, yeni ve temiz hava ile su kılcal damarlarınıza kadar yayılsın. Zahmet edip bir tepeye, çıkabileceğiniz yükseklikte bir dağa tırmanınız. Şöööyle ufka doğru bakınız, "ufuk turu" denilen şey ne imiş anlayınız.

Tepeden aşağılara doğru içinizde bir hafiflik ineceksiniz. Safralarınızdan, balgamlarınızdan, içinizin düğümlerinden, karabasanlarından kurtulacaksınız. Bir çoban çocuğuna, birkaç oğlak yavrusuna raslayacaksınız. Ne yapın, edin taze sağılmış keçi sütü de içiverin. Ihlamur, papatya, hatmi, adaçayı toplayıp kurutun. Kışın karlı günlerinde buğusu tüte tüte, pencere kenarına oturup bunlardan yapılan çayı içersiniz.

Gül mevsimindeyiz. Aman, dikkat, bir gül dahi koklamadan mevsimi geçirmeyin. Hatta bununla da yetinmeyip, o katmerli güllerden edinip, bir güzel gül reçeli kaynatınız. Gülün ayrıca şurubu da olur bilirsiniz. Kızılcıktan, kuşburnudan, nardan, gülden şurup-şerbet yapılır, hepsi de aromasız, katkısız şifa niyetine içilir, bir kenara not ediniz.

Dost ve hasta ziyaretlerini unutmayınız, yaşlıları hatırlayınız. Onlara giderken bir deste hanımeli, bir iki sap iğde çiçeği, kır lâlesi falan götürünüz. Kainat şükrünü, biatını, duasını tazeliyor. Baharda bunu iyicene coşturuyor, pek canlı biçimde gözler önüne seriyor, insanoğluna da yol gösteriyor. Siz de bu zikir halkasına kendinizi katınız. Dua makamı içten gelen bu heyecanın zirvesinde bulunuyor.

Yukarıdan beri sayageldiğimiz şeyler, kainat kitabından devşirilen maneviyat gıdalarıdır.

Niyetimiz bu yazıyı bir aktar dükkânının şifalı bitkiler tezgâhına çevirmek değil. Nefes almak, her nefeste Allah demek...

25 yıl önce
Reçete
FETÖ’ye yönelik Kod Garson Soruşturması’nda yeni şok gelişmeler. FETÖ’nün sır katı?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir