|
"Ey oğul!"

Dini bilgilerin pratik bilgiler eşliğinde bir yaşama kılavuzuna dönüştürülerek sunulduğu metinlere "Nasihatnameler" denmiş.

Öncesinde belli kalıplar içinde, hatta yarı manzum olarak nakledile gelen atasözlerinden oluşan nasihatnameler Yusuf Has Hâcib (Kutadgu Bilig), Edib Ahmed Yükneki (Atabetü"l-Hakayık), Ahmed Yesevi (Hikmetler) ve Yunus Emre"nin (Risalet-ün Nushiyye) manzum eserleriyle edebi tür katına yükselmekle kalmamış, Feridüddin Attar"ın (1136-1221) herkes tarafından bilinen, okunan bir eserinin adıyla yani Pendname"yle de zenginleşerek varlığını pekiştirmiştir.

Pendname"nin güçlü etkisini Ömer Zarifi ve Geyveli Güvahî, Diyarbekirli Ahmed Mürşidî tarafından aynı adla yazılmış eserlerin yanısıra bizzat şerhlerinin çokluğundan izlemek de mümkündür: İsmed Muhammed, İsmail Müfid, Erzincanlı Hacı Feyzullah, Salih Naili, Şem"i, Abdurrahman Abdi Paşa, Muhammed Murad Nakşibendi vd.

Bu şerhlerden sonuncusunu Türkiye Yazarlar Birliği"nin 2102 yılı özel yayıncılık ödülünü de kazanan Büyüyenay Yayınları kendisine yakışan bir düzenlemeyle geçtiğimiz Kasım ayında latinize ederek okurlara sundu.

Muhammed Altaytaş ve Emir Hüseyin Yiğit tarafından hazırlanan, Pendnâme-i Attâr Şerhi -Kitab-ı Mâ-Hazar, Şerh-i Alâ Pend-i Attâr- adlı şerhin değeri asıl şerh edeninden gelmektedir.

Mehmed Murad Nakşibendî Hazretleri (1788-1848), alim ve arif bir zat olmakla, kendisiyle aynı vasıflara sahip Feridüddin Attar"ın sözünü "ağyarını mâni, efradını câmi" olarak yorumlamaya tereddütsüz en yakın olan isimlerden birisidir.

Nitekim kendisi de "mürşidin dilinden mürşid anlar" hükmünü ihsasen şerhinin nedenini şöyle belirtiyor: "…hasbe"l kader talebeleriyle ders yapmak hasebiyle yüz defadan ziyade, âriflerin kutbu, ermişlerin velîsi, tarikat erbâbının önderi, hakikât ashabının reisi, ulu şeyh hazretlerinin mürşîdi, Feridüddîn Muhammed Attâr (Allah onun zikrini artırsın) Hazretlerinin Pend isimli kıymetli eseri müzâkere olunup bereketi ve hayrına binâen şerhlerinin çokluğuna rağmen her ne kadar ihtiyaç yok ise de şerh vadisinde bir şey yazmak naçiz aklıma gelmekle bu eser meydana geldi."

"İstanbul 1304, Matbaa-i Osmaniye nüshası" esas alınarak latinize edilen Pendnâme-i Attâr Şerhi"nde, Osmanlı Türkçesi"nin günümüzde yaygın olarak kullanılmayan kelime ve terkiplerin anlamları sayfa altlarında verilerek zamane okurları için de okuma kolaylığı sağlanmış.

Feridüddin Attar"ın "Ey oğul" hitabıyla, bu hitaba ilk muhatap olan kişiden en son muhatap kişiye kadar herkesin bu hitaba dahil edilmesi pendnamenin özelliğidir.

Mütercim Âsım Efendi"nin Burhân-ı Katı"da "Pend" kelimesinin anlamına, "Çaylak kuşuna dahi denir" kaydını ekleyişini kendi üstümüze alarak Feridüddin Attar"ın ve Mehmed Murad Nakşibendî"nin "Ey oğul!" hitabına mazhar olmamızın ne büyük bir yarar ifade ettiğini varın bir de siz düşünün.

*

Kasım"ın bitmesine ramak kala ağabeyim Cemil Çiftçi, Aralık ortasında ablam, Ocak"ın ilk haftasında dostum Davut Özgül vefat ettiler.

40 gün içinde vuku bulan bu üç veda, birbirini izleyen üç büyük sarsıntı olarak onları yazmak konusunda aklımı, elimi bağladı.

Öte yandan bizler, ölümün gerçekliğini ancak kendi dünyevi gerçekliğimizin düzeyinden konuşabiliyoruz. Ki, bu da son tahlilde vefat edeni değil, "ben" vurgusuyla asıl kendimizi konuşmaya, anlatmaya mahkum ediyor bizi zaten.

Bu yüzden "ağabeyim, ablam ve dostum" kelimelerini kalbimin diliyle söylemeyi seçerek, her üçüne de Rabbim''in rahmetini diliyorum; mekanları cennet, Fatiha"dan yana nasipleri bol olsun.

11 yıl önce
"Ey oğul!"
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi