|
ABD, hiçbir zaman İngiltere’nin sömürgesi olmadı

Sömürgecilik ve kolonyalizm kavramlarının birbirinden farklı anlamlara geldiğini fark ettiğimde çok şaşırmıştım. Biri tarih boyunca karşılaşılan bir olguya karşılık gelirken diğeri belirli bir dönemi ve olaylar zincirini işaret etmektedir. Fakat Türkçe'de sömürgecilik kavramı her iki manayı ifade eder hâle gelmiştir. Dolayısıyla zaman içinde büyük bir anlam karmaşası ve belirsizliği ortaya çıkmıştır. Avrupa dillerinde iki farklı kavram hâlâ kullanımdadır. Yirminci yüzyılın başlarında kolonyalizmi karşılamak üzere müstemlekecilik kavramı kullanılırdı. Zamanla o da unutuldu.

Türkçe’de müstemlekecilik kavramının kullanımdan düşmesi önemli bir eksikliktir. ABD’nin Büyük Britanya’dan ayrılarak bağımsız bir devlet olma süreciyle ilgili yazılarda da sömürgecilik kavramı kullanılmaktadır. Büyük Britanya’nın Kuzey Amerika’da 13 kolonisi vardı. Bunların sömürge olmadığının, Büyük Britanya’nın kolonileri olduğunun altını özellikle çizmek istiyorum. Avrupalılar Kuzey Amerika’da sömürge topraklarına sahip değildi. Onlar kurdukları kolonilerde yaşayan yerli halkları farklı şekillerde yok ederek güçlendiler. Kolonilere sığmakta zorlandıkça daha ileriye doğru gitmek istediler. Bu süreç çok önemlidir ve etkileri günümüzü de şekillendirmektedir. Büyük Britanya ile kolonilerde yaşayan Avrupalıların ilişkilerinden doğan meseleleri izah ederken müstemleke ya da kolonyalizm yerine sömürgecilik kullanılması anlam karmaşasına yol açmaktadır. Anlam karmaşasını ortadan kaldırmak için ABD’nin bağımsızlık mücadelesini sömürge durumundan kurtulma olarak tanımlamamak gerekir. 13 koloninin her biri büyük bir vilayet olarak kabul edildiğinde durum daha da netleşir. Avrupalı milletlerin yerleşimine açılan bu vilayetler (koloniler), merkezden ayrılmak istemiş ve bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmışlardır. Sömürgeden kurtulmamışlardır.

Kolonilerin bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmasıyla Vahşi Batı’ya doğru ilerleme büyük bir hız kazanır. Vahşi Batı, karanlığın yüreği (Afrika), yarı medenî milletler (Asya) gibi kavramların yeniden tartışmaya açılmasında fayda var. Bu kavramların her biri kolonyalist yayılmacılığın neticesinde ortaya çıkmıştır. Yirminci yüzyılın başlarında ortaya çıkan himaye sistemi de kolonyalizmin bir devamıdır. Müstemlekecilik veya kolonyalizm bir sistemdi ve Kuzey Amerika örneği ile Afrika ve Asya’daki uygulamalar arasında farklılıklar vardır. Liberaller, Büyük Britanya’nın Kuzey Amerika’da kurduğu koloni sisteminin başarısından bahsetmeyi sever. Onlara göre bu kolonilerin başarısının temelinde kurumsal farklılıklar yer almaktadır. Bu bağlamda liberaller ile Marksistler aynı düşünceyi paylaşır. Marks da Avrupalı milletlerin kolonilerini tarihte bir ilerleme olarak görmekteydi. Yani Vahşi Batı medenileştirilmişti.

Asya milletleri ise yarı medenîler olarak varlıklarını sürdürmekteydi. Avrupa milletleri yarı medenîleri ancak himaye altına alabilmişlerdi. Afrika ve Asya’da da büyük koloniler vardı. Avustralya ve yeni Zelanda uzak coğrafyalarda kurulan yeni Avrupalardır. Himaye sistemi, İslam coğrafyası için de geçerliydi. Bu coğrafyada büyük bir direniş sergilenmiş ve Avrupa milletlerinin ilerlemesi durdurulmuştu. Kültürel olarak da İslam toplumları büyük bir direniş sergiledi. Fakat bu coğrafyanın da zaafları vardı. İçeriden devşirilme süreci ile himaye (manda) yönetimler arasında bağ kurmamız gerekir.

Kavramları yerli yerinde kullanmakla anlam karmaşasını ve belirsizliği önleyebiliriz. Sömürgecilik evrensel bir olgudur, kolonyalizm ise istisnaî bir vak’adır. Kolonyalizm, Batı’nın Avrupa dışında yeni Avrupalar kurma mücadelesidir. Türk liberalleri ve Marksistleri Avrupa istisnailiğini meşrulaştırmaktan başka bir arayış içinde olamıyor. Bu sebeple “Help Turkey” çağrısına gönüllü olarak katıldılar. Sağ muhafazakârlar ve muhafazakâr muhalefet de bu çağrıya gönüllü olarak katıldı. Sanatçılar arasından da güçlü bir katılım görüldü. Siyasî parti temsilcilerinin katılımını da kayda geçirmemiz gerekir. Seçkinler zümresi olarak tanımlayacağımız kişi ve grupların Batı’yı çağırması ne yazık ki açık bir himaye talebidir. Aynı çevrelerin Azerbaycan’dan gelen yardımlara burun kıvırması mandacılık zihniyetinin bir yansımasıdır. Türkiye’nin yangınlar karşısında gösterdiği insanüstü gayretin aşağılanması da Batı müdahalesini istemenin yani manda yönetimi talebinin bir sonucudur.

“Help Turkey” çağrısına katılan ve destek veren seçkinler zümresi, Avrupa ve ABD tarafından bazı medya gruplarına para desteği sağlanmasını da onaylamıştı.

#Kolonyalizm
#Help Turkey
#ABD
#İngiltere
#AVrupa
#Türkiye
3 yıl önce
ABD, hiçbir zaman İngiltere’nin sömürgesi olmadı
Konya “denize dökmeye” cevap peşinde
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!