|
Alman Başbakanı İsrail havaalanında kendini niçin yerlere attı?

Batı’nın bütün dünya üzerinde ahlâkî üstünlüğünü kaybettiğini kanıtlayan örnekleri tekrar tekrar görüyoruz. Bu sefer Filistinlilerin şahsında bütün insanlığı tehdit ediyorlar. Vahşî, barbar, gayr-i medenî ve demokrasi düşmanı gibi döneme göre değişen kavramlardan birini Batı medeniyetinin yayılmacılığı bağlamında yeniden piyasaya sürdüler ve yüzyıllardır yaptıkları gibi “yerliler” karşısında gerçek kimliklerini ortaya çıkardılar. Önlerine çıkan herkesi “mekân”dan temizleyerek ilerlemektedirler.

İngiltere, ABD ve Fransa’nın herhangi bir şarta bağlı kalmaksızın İsrail’i desteklediklerini tekrar tekrar ilan etmesi bütün insanlık için önemli bir sorundur. Fransa’nın İslam coğrafyasında Anglosaksonlarla birlik olup “Yahudi devleti”ne karşılıksız destek verdiğini açıklaması geleceğe dair çok önemli işaretler olarak görülmelidir. Geriye bu işaretlerin değerlendirilmesi kalıyor. Filistin’de yaşanan büyük felaketin sorumluları birinci derecede bu ülkelerdir. Almanlar da kayıt şartsız destek vermekte bir sakınca görmedi. Onlar da Anglosaksonların peşinden gitmek istediklerini bütün dünyaya gösteriyor. Alman Başbakanı’nın İsrail havaalanında “yerlerde yuvarlanarak” kendini ve Alman milletini aşağılamak pahasına Filistinlilere yapılan zulmü desteklemesi salt Hitler döneminin günahı ile izah edilemez.

Ne yazık ki Batı dünyasında diğer coğrafyalara karşı takınılan tutum bakımından devletlerin takip ettiği siyasetle sınırlı olmayan bir soruna odaklanmak zorundayız. Görebildiğimiz kadarıyla ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi ülkelerde aydınlar ve genel olarak halk Batı’nın ahlâkî üstünlüğünün kaybıyla ilgili herhangi bir sorumluluk üstlenmeye eğilimli değildir. Daha önce Sartre için söylediklerimizi bu kez genelleştirerek söyleyebiliriz. Kolonyal bir ideoloji olarak ortaya çıkan Siyonizm karşısında seslerini yükseltmemeleri süregiden katliamlara destek anlamına gelir. Bu da ahlâkî üstünlüğün kaybının nerelere uzandığını gösterir. Kolonyal bir ideoloji olan Siyonizm’e boyun eğmektedirler. Eleştirel tutum Siyonizm gündeme gelince rafa kaldırılıyor.

İngiltere ve ABD Batı dünyasını peşine takarak yüzyıllardır Kuzey Amerika’da uyguladıkları sistemi Filistin’e tatbik etmektedir. Bugün Filistin’de insanı insan olmaktan utandıran İsrail saldırılarının sorumluları birinci dereceden İngiltere, ABD ve Fransa’dır. Almanlar da onların peşi sıra gitmektedir. Bu gerçeği tekrar tekrar vurgulamak zorundayız. Onlar İsraillilere savunma hakkı diyerek Filistin’in her halükarda Yahudilerin iskânına açılmasını kastetmektedir. Batı dünyası Filistin’i yeni müstemleke toprağı olarak görmekte ve Batılı milletlerin yerleşimine uygun hâle getirmektedir. Bu sebeple İsrail’in bütün suçlarına ortak olmakta çok hevesli görünüyorlar. Alman Başbakanı’nın İsrail havaalanında yerlerde yuvarlanma görüntüleri başkaca bir anlama gelmez.

İsrail’in insanlığa karşı işlediği suç Batı dünyası için kara bir lekedir ve bu durum herhangi bir ülkenin ya da milletin her an Batı ülkelerinin saldırısına açık olduğunu gösterir. Artık bütün dünyanın Batı sorunu vardır. Bu, çok katmanlı bir sorundur ve Batı dünyasının tehditleri karşısında önlem almamanın faturası ileride çok daha ağırlaşacaktır. Bugün Filistin’de önce bir hastanenin bombalanması ve daha sonra enkazı kaldırmak için koşanların bombalanması tehdidin boyutlarını görmek için yeterlidir.

Abartılı bir yaklaşım sergilediğimiz düşünülmesin. İngiltere, ABD, Fransa ve Almanya tarafından desteklenen İsrail’in Batı dünyası adına işlediği suçlar biliniyor fakat yeni dönem yayılmacı ideolojiye yönelik herhangi bir eleştirel yaklaşıma şahit olmuyoruz. Arada oldukça sınırlı sayıda örnekler çıksa da bunun öneminin olmadığını görüyoruz. Çünkü Batı kamuoyunda değişime dair herhangi bir işaret görülmüyor. Hiçbir şekilde harekete geçmek gibi bir niyetleri yok. Tam aksine Kur’an’a ve Hz. Muhammed’e yönelik saldırıları arttırarak hedefe konulan coğrafyanın temel dayanaklarını da mekândan soyutluyorlar. Kuşkusuz bunlar tasarlanmadan yapılacak işler değildir. Batılı entelektüellerin ve akademisyenlerin, din adamlarının ve sivil toplum kurumlarının tek boyutlu kaldıkları çok açıktır. Sessiz kalmaktan öte yayılmacı siyasete destek veriyorlar.

İngiltere ve ABD tarihini çocuklarımıza bugünkünden farklı bir bakış açısı ile anlatmak mecburiyetindeyiz. Bu, hayatî bir meseledir. Çünkü içimizde İngiltere, ABD ve Fransa’nın tarihini ve değerlerini kutsayarak büyüyen milyonlar var. Bunun sonuçlarını kendimizi merkeze alarak da düşünmek zorundayız.

#Batı
#İsrail
#Filistin
7 ay önce
Alman Başbakanı İsrail havaalanında kendini niçin yerlere attı?
Yaralı coğrafyalarımızı konuşmaya daha yeni başlıyoruz
Sosyal Çürüme Yazıları 7: Dedelerden himmet umma cumhuriyeti
Paket iyi de ‘kampanya’ nerede?..
KDV artışının KDV indiriminden daha çok alkış aldığı ülke
Arapça tabelalar ve yeni CHP