|
Aslı Baykal’ın siyasal haritası

2013’te Gezi Parkı Kalkışması’nın başladığı günlerde FETÖ’cülerin hadiseleri yönlendirmekte olduğu anlaşılmıştı. Marjinal gruplar ile FETÖ gibi Türkiye’nin merkezine yerleşmiş bir yapı arasında işbirliği vardı. Türkiye’yi içeriden tanıyan birinin tuhaflığı fark etmemesi mümkün değildi. Bu; sağ-sol, laik-dindar, ilerici-gerici gibi yerleşik kategorilerin önemini yitirdiği bir dönemin başlamakta olduğu anlamına geliyordu. Yeni dönemin ne zaman başladığı, kimler tarafından şekillendirildiği, kapsamı ve amaçları hakkında çalışmalar elbette ufuk açıcı olacaktır hatta bu türden çalışmalara her zamankinden daha fazla ihtiyacımız olduğunu da söylemeliyim. Bugün, hâlâ değişim sürecinin tahlili bakımından özellikle liberal muhafazakârların, kabullenilmiş kavramlardan hareketle analiz çerçevesi oluşturdukları malumdur. Bu bağlamda özellikle kolonyalist yayılmacılığın zirveye ulaştığı yüzyılda Batı ile diğerlerini ayrıştırmak için kullanışlı olan siyasal karşıtlıkların yenilenerek gündeme gelmesi de şaşırtıcı değildir. Fakat bu karşıtlığın FETÖ gibi din eksenli bağımlı yapıların niçin Avrupa ve ABD tarafında konumlandığı sorusuna cevap vermeyeceği de ortadadır. Yerleşik kategorilerin ve karşıtlıkların 2013’ten sonra kolaylıkla anlamını yitirdiği görülmüştü. Buna rağmen 19. yüzyılın Batı ve diğerleri ayrımına hayat veren karşıtlıkların gündeme getirilmesi önemliydi. FETÖ gibi bağımlı yapıları bu yeni duruma göre analiz etmek gerekiyordu.

2013’ün sonlarında yeni dönemin temel dinamikleri iyice belli oldu. 17-25 Aralık Operasyonları ve 2014’teki MİT TIR’ları Baskınları bağımlı yapıların Türkiye ile zayıflamış son bağlarını tamamen kopardı. Bu iki müdahale ile Türkiye’yi bölgesel olaylarda hareketsiz kılmak istediler. Fakat en az bunun kadar önemli olan ise müdahalenin içinde yer alan unsurların kimliği idi. Türk düşünce hayatında belki de ilk defa sahici bir ayrışma yaşanıyordu. Gayr-i millî yapılar ilk defa görünür alanda hareket etmekteydiler. Gayr-i millî yapılar arasındaki görünmez bağlar hakkında birtakım dedikodulara vakıftık fakat sermaye, sivil toplum örgütü ve entelektüeller ilk defa bu kadar açık alanda birlikte hareket etmekteydi. İtiraz kabilinden

28 Şubat Süreci hatırlatılabilir. Bu, doğru bir itiraz değildir. Zira o dönemde asıl ayrıştırıcı rolü yerleşik karşıtlıklar oynamıştı. 2013’ten sonra ise Türkiye millî ve gayr-i millî olarak ikiye ayrılmaya başladı.

Kişisel olarak 17-25 Aralık Operasyonlarını ve MİT TIR’ları Baskınlarını, FETÖ’cülerin din, millet ve coğrafya ile bağlarının kopması bağlamında ele almaya çalıştım. Bu sürecin onları yurt dışına sürükleyeceği çok açıktı. Türkiye’nin varlığı tehdit altındaydı ve bu, hakikaten bir beka meselesiydi. Onlar da bunu biliyor olmalıydılar. Çok daha ileri bir değerlendirme yapılabilirdi. İslam, Türklük ve Doğu-İslam coğrafyası ile bağlar fiilen kopabilir, bu kez dışarıda açık düşmanlık yapabilirlerdi. İçeride siyasî ve hukukî bağlamların sürekli canlı tutulması sürecin uzamasında hayatî bir rol oynadı ve fikrî kopuş önemsenmedi. Hâlbuki kitlesel bir dönüşüm yaşanmaktaydı.

Dinî kimlikleri ile şöhret bulmuş kişi ve çevrelerin, özellikle de liberal muhafazakârların, FETÖ’cü meşhur basketbol oyuncusunun ABD değerlerinin savunusu bağlamında ödüllendirilmesine sessiz kalması yaşadığımız dönemin önemini gösterir. Bunlar, ısrarlı bir şekilde yerleşik kategori ve karşıtlıkları gündemde tutmaya çalışarak yerli ve millî kavramlarını da geleneksel bağlamlara hapsetmek istiyor. Hâlbuki meşhur basketbol oyuncusu FETÖ’cünün öne çıkardığı kavramlar bizzat bu gayr-i millî yapılarda kitlesel kopuşun ve dönüşümün hızını belirleyecektir.

Türkiye dar bir alana sıkışıp kaldı mı? Çözülmesi zor bir düğüm mü var? Türkiye açısından tehlikeli bir örtüşmenin varlığından bahsedilebilir mi? Geleneksel kimlikler ile yerleşik karşıtlıklar arasındaki dönemsel uyuşmanın bir benzerini mi yaşıyoruz? Bu sorunlara çok güçlü bir şekilde hayır cevabının verilmesi gerektiği kanaatindeyim. Nitekim Sayın Aslı Baykal sosyal medya hesabından “Türkiye’nin siyasal haritası artık sağ-sol, laik-dindar, Kürt-Türk, Alevi-Sünni diye ayrışmıyor. Türkiye siyasal haritası artık milli ve gayrimilli olarak ayrışıyor.” mesajını yayımladı. Aslı Baykal’ın bu çıkışı yeni karşıtlıkların görülmesi açısından son derece önemlidir ve çok daha geniş katılımlı tartışmalara kapı aralayacaktır.

#Aslı Baykal
#CHP
#Gezi Parkı
#FETÖ
1 عام قبل
Aslı Baykal’ın siyasal haritası
Alevilik ve kutuplaşma
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir