|
Bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var

Mütercim “bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var” şeklinde çevirmeyi uygun görmüş. Filistinli şair Mahmut Derviş’in hayatta kalmasını istediği şeyler evrensel nitelikte olsa da “seher vakti ekmeğin kokusu” ve “savaşçıların anılarından korkması” gibi şeylerin Filistin ile doğrudan alakalı olduğunu düşünebiliriz. Bir savaşçının anılarından korkması, mücadele ile geçen dönemlerin zorluklarına işaret etmesi bakımında oldukça yeni bir mecazdır. Çeşitli yorumlara açık olan bu mecaz, Filistin davası ile özdeşleştirilirse içerdiği anlam zenginliği bakımından bütün insanlığa yönelik mesajları da barındırmaktadır. Savaşçıların anılarından korkması, bir daha yaşanılmak istenmeyen hatıralara da işaret eder. İsrail oğullarının doymak bilmeyen toprak hırsları, durdurulamaz bir saldırganlığa ve savaş isteğine yol açarken Mahmut Derviş’in hayatta kalmasını istediği şeyler arasında taşların üzerindeki yosunlar da vardır. Bütün zorluklarına rağmen Filistinlilerin İsrail karşısında direncini sürdürebilmesini savaşçıların anılarından korkma duygusu ile ilişkilendirebiliriz.

İsrail oğullarının doymak bilmeyen toprak hırsından bahsettik. Arthur Balfour’un deklarasyonu da toprak hırsının bir sonucudur. Türkiye’de ve İslam coğrafyasının genelinde İsrail’in Filistin topraklarına yerleştirilmesi meselesi, Yahudi ilahiyatı ile açıklanmaktadır fakat bu yaklaşımın Avrupalı devletlerin Osmanlı topraklarını da kolonize etme siyasetini izah etmediği açıktır. Batı Avrupa ülkeleri Osmanlı topraklarında da koloniler kurmaya çalışıyordu. Birinci Dünya Savaşı bu fırsatı onlara verdi. Avrupa milletlerinin yeni kolonilere yerleştirilmesi, yeni ülkelerin ve kıtaların ele geçirilmesi stratejik bir adım olarak öne çıkmaktaydı. Yahudi ilahiyatı, İsrail oğullarının Avrupalı milletler adına Osmanlı coğrafyasına taşınmasını meşrulaştıran bir ideolojiye dönüştürülmüştür.

Yahudi ilahiyatının yayılmacı Avrupa’nın kullanımına sunulması İsrail oğullarının sorunudur. Bu durumu fark edip etmemek de onlara ait bir sorundur. Fakat Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin muazzam desteğine rağmen Filistin topraklarının ele geçirilmesi sürecinde görünenin aksine bir başarıya ulaşamadıklarını söyleyebilirim. İngiltere, Fransa, ABD İsrail’in şiddeti bir devlet siyaseti olarak uygulamasını teşvik ediyor ve ödüllendiriyor. Onlar da bütün insanlığın lanetini kazanmak için ellerinden geleni yapıyor.

Mahmut Derviş şiirleriyle Filistin’in, Arap coğrafyasının ve bütün ezilen toplumların sesi olurken İsrail oğulları ya Batı Avrupa’nın dünya hâkimiyetine payanda oldular ya da aşırı fanatik bir Yahudi tipini ortaya çıkardılar. Herhangi bir İsrailli liderin Filistinlilerin katledilmesinde rol oynaması şaşırtıcı bir durum değildir. Balfour’dan sonraki yüz yılda işledikleri cinayetler insanlık adına da bir tehdittir. Doymak bilmeyen toprak hırsı ile Filistinlileri sürdükleri yerlerde yerleşim yerleri açılıyor ve ABD’de on üç koloninin batıya doğru genişlemesini andırır bir şekilde doğuya doğru ilerliyorlar.

16. yüzyılın başlarından itibaren dünyanın her bir tarafında hızla yayılan Batı Avrupa kolonyalizminin herhangi bir kutsala saygısı yoktu. İsrail oğullarına bu tarihî tecrübe de miras kaldı. Kudüs, üç büyük din için de önemli bir şehirdir. İsrail yayılmacılığı bu tarihî şehrin değerini ortadan kaldırarak mekânı Yahudilere mahsus kılacak aşamaya geldi. Bunlar da önlerine çıkan kutsallara saygı duymuyor. Mescid-i Aksa herhangi bir yapı değil fakat yerleşimciler açısından bunun bir önemi yok. Ele geçirmek ve tahrip etmek istiyorlar. İsrail’i 19. Yüzyıldan kalma Batı Avrupa yayılmacılığının bir devamı olarak görmek gerekir.

Filistinlilerin yüz yıllık muazzam direnişini belirli kalıpların içerisine sıkıştırarak anlamak çok kolay değil. Arapların ya da İslam dünyasının acizliği gibi geleneksel kavramların da yeterli olmadığını söyleyebiliriz. Dev gibi güçleriyle üzerine güneş batmayan Britanya İmparatorluğu ve dünyanın tek hâkim gücü ABD’nin muazzam desteğine rağmen İsrail oğullarının göz kamaştırıcı bir başarısından bahsedemeyiz. Mahmut Derviş’in şiirleri bütün bir yeryüzüne mesaj vermeye devam ediyor ve fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa’yı pis sularla kirletmek gibi ilkel yöntemlerin ötesine geçemiyor. Amerika, İngiltere ve Fransa yeni bir Haçlı seferi ile İslam coğrafyasını yeniden işgal etmek istedi ama bu onların sonunu getirdi. Filistinliler hâlâ direniyor. Bugün hepimiz Batı’nın çöküşünden bahsediyoruz.

“Bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var” diyor Mahmut Derviş. Her ne kadar o zikretmese de bu şeylerden birisi de Mescid-i Aksa’dır.

#Filistin
#Mahmut Derviş
#İsrail
#Mescid-i Aksa
3 years ago
Bu dünyada hayatta kalmayı hak eden şeyler var
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!
Unutma sakın!