|
Dağlık Karabağ’dan Fergana Vadisi’ne uzanan yeni düzen

Mirziyayev’deki “a” bizim ziya’nın “a”sıdır ve Özbek Türkçe’sinde de uzun okunur. Fakat alfabe farklılığından kaynaklanan bir yabancılaşma ile “uzun a”yı göstermek için kullanılan “o”, zorlama ile “o” sesini verecek şekilde telaffuz edilir ve tuhaf bir durum oluşur. Söyleyiş bakımından zor olan tercih edilmiştir. Bin yıl önce Semerkant, Buhara ve Taşkent Anadolu Türklerinin de yaşadığı yerlerdi. Aynı isim Kırım’da da çocuklara ad olarak tercih edilirdi. Bu ortaklık sebebiyle İsmail Gaspıralı çok geniş bir coğrafyada yaşayan Türk ve Müslümanlar için ısrarlı bir şekilde ortak edebî Türkçe fikrini geliştirmişti. Arap elifbasının bölgesel ses farklılıklarını karşılayacak şekilde fonetikleştirilmesini de benimsemedi. Çünkü Ziya’daki “a”nın “uzun o” okunması örneğinde olduğu gibi birtakım tuhaflıklar zamanla yabancılaşma duygusunu perçinleyecekti.

Bu yılın Ocak ayında Azerbaycan ve Türkmenistan, Hazar Denizi’nde yer alan ve iki ülke arasında ihtilafa neden olan petrol ve doğal gaz yataklarının kullanımı konusunda anlaşmaya varmıştı. Bu anlaşmanın Azerbaycan’ın II. Karabağ Savaşı’nda tartışmasız bir zafere ulaşmasından sonra imzalanması dikkat çekiciydi. Aynı dönemde Afganistan ve Pakistan da Azerbaycan ile yakın temas halindeydi. Kısa bir zaman sonra Özbekistan ve Kırgızistan devlet başkanlarının sınır sorunlarını çözüme kavuşturan ve farklı alanlarda işbirliğinin geliştirilmesine imkân tanıyan yeni bir anlaşmaya imza atması dikkatlerin Türkistan coğrafyasına yönelmesini sağlayacak kadar önemlidir. Özbekistan ve Kırgızistan cumhurbaşkanları 11-12 Mart tarihlerinde Taşkent’te bir araya geldiler ve yeni bir sayfa açtılar.

İki ülke cumhurbaşkanının görüşmeleri, “kendi aralarında ilk defa Kırgızca ve Özbekçe konuştular” şeklinde haber yapıldı. Bu gelişme “Türkçe konuştular ve anlaştılar” başlığı ile haber yapılsaydı mecazî anlam çok daha güçlü ifade edilirdi. İsmail Gaspıralı’nın ortak edebî Türkçe düşüncesi en önemli sütundu fakat “işte birlik” olmadan anlaşılamazdı. Fikirde birlik sütununu eklediğimizde millet olmanın imkânları önümüze serilecekti.

Özbekistan ve Kırgızistan arasında müzakere edilen ve karara bağlanan hususlar sınır sorunlarının hallinde ileri bir aşamaya işaret ediyor. Özbekistan basınında Taşkent şehrinde yapılan toplantılarda “ticaret ve yatırım, ekonomi, maliye, sanayi, tarım ve su yönetimi, ulaştırma, enerji, bilim, eğitim, iletişim, kültür, gençlik, turizm, inşaat, mimarlık, bölgesel kalkınma” konularının müzakere edildiği bildiriliyor.

Andican ve Oş’tan Kaşgar’a uzanan kara yolunun geliştirilmesi ile kapasitenin artırılmasının hedeflendiği belirtiliyor. Bunun için uygulanan tarifelerde de belirli bir düzenlemeye gidilecek. Görüşmelerde Çin, Kırgızistan ve Özbekistan arasında demir yol hattının inşasının da gündeme geldiği anlaşılıyor.

Dağlık Karabağ’dan başlayarak Çin’e kadar uzanan hatta meydana gelen bu hadiseleri Bir Kuşak Bir Yol Projesi çerçevesinde düşünmemiz gerekir. Kaşgar, Aksu, Turfan ve Urumçi Türk dünyasının en önemli şehirlerindendi. Bu coğrafyaya ABD’nin ve Avrupa’nın gözleri ile bakamayız. Örneğin bundan sonra Aral Gölü’nün kurtarılması bu coğrafyada yaşayanların sorunudur. Kolonyalist dönemlerden miras kalan sorunları çözebilmek için kendimize özgü yeni bakış açıları geliştirmek zorundayız. Bu durum Çin’in Uygur Türkleri üzerindeki muazzam baskısı için de geçerlidir. Artık kendi aramızda Türkçe konuşmamız gerekiyor.

Kısa bir zaman öncesine kadar Özbekistan ve Kırgızistan arasındaki sorunlardan bahsediliyordu. Otuz yıldır çözülemeyen Dağlık Karabağ sorunu omuzlarımızda ağır bir yüktü. Afganistan ve Pakistan’ı kuşatan savaş, çatışma, terör gibi sorunlar da emperyal merkezlerin coğrafyamız üzerindeki etkilerine işaret ediyordu. Türkiye’yi durdurmak için şiddeti bir araç olarak kullanan terör örgütlerinin faaliyetlerini de emperyal merkezler ile izah etmek gerekir. Bu etkiler kırıldıkça yeni sayfalar açılıyor.

İlham Aliyev, II. Dağlık Karabağ Savaşı’nda gösterdiği cesaret ve kararlılık ile Güney Kafkasya’da yeni bir sayfanın açılmasını sağladı. Şevket Mirziyayev de enerjik ve dirayetli tutumu ile Türkistan coğrafyasında yeni bir istikrar ortamını inşa ediyor. Ticaret yolları Avrupalıların hâkimiyetine geçince tarihî İpek Yolu da önemini yitirdi. Demir İpek Yolu, ilk defa II. Abdülhamit tarafından hayata geçirilmişti fakat bunu yaşatabilecek gücümüz kalmamıştı. Şimdi yeni bir sayfadan bahsediyoruz. Bizim açımızdan bu yolun bir ucunda Doğu Türkistan vardır.

#Dağlık Karabağ
#Fergana Vadisi
#Semerkant
#Buhara
#Kırım
#Müslüman
#Azerbaycan
#Türkmenistan
#Hazar Denizi
#Karabağ Savaşı
#Afganistan
#Pakistan
3 yıl önce
Dağlık Karabağ’dan Fergana Vadisi’ne uzanan yeni düzen
Sanatın delilini kıssalarda aramak
Küresel korkunun en emniyetli kalesi AVM’ler (mişşş)
Atatürk, Che ve diğer hurafeler
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…