|
İsveç niçin terör örgütlerinin kuluçka merkezidir?

Türkiye’de çeşitli basın yayın kuruluşlarının Avrupa devletleri ve ABD tarafından fonlandığı haberleri gündem olduğunda ilginç bilgiler ortaya çıkmıştı. Ne yazık ki bu çok önemli bilgiler yeterince değerlendirilemedi. Hâlbuki ortalık yerde konuşulan bilgiler, istihbarat faaliyetlerinin çok ötesinde bir zihniyet durumuna ve bağımlılık ilişkilerine işaret etmekteydi. Bilgiler ortalığa saçıldıktan sonra Atlantik ülkeleri tarafından fonlanan kuruluşların etrafında hemen bir koruma kalkanı oluşturuldu ve bilgiler değerden düşürüldü. Hâlbuki belirli kişi, grup ve çevrelerin fonlanması hem adlî açıdan hem de bağımlılık ilişkileri gibi hegemonyayı ilgilendiren boyutlarıyla oldukça değerliydi. Buna rağmen “hatayı dış güçlerde aramamalıyız, kendi kabahatlerimizin üstünü örtmemeliyiz” gibi ayartıcı tespitler, entelektüel ve siyasî boyutların tartışılmasına imkân vermedi. Böylelikle ortalığa saçılan bilgiler de gündemden düştü.

Türkiye’de çeşitli basın yayın kuruluşlarını fonlayan ülkeler arasında İsveç de vardı fakat bu durum da çok fazla öne çıkmadı. Başka sebeplerin yanında Norveç, İsveç ve Finlandiya gibi ülkelerin uluslararası ilişkiler sahasında etkinliğinin sınırlı olduğuna dair kalıplaşmış yargılar birtakım gelişmelerin gözlerden kaçmasına yol açmış olabilir. Ukrayna Savaşı’nın başlamasıyla birlikte hadiselerin seyri değişti ve İsveç de NATO ülkeleri arasına girmek istediğini beyan etti. Türkiye, oldukça haklı gerekçelerle İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıktığını söyledi. Fakat kanaatimce yine bu haklı gerekçeler görünmez kılınacak veya değerden düşürülecektir.

Türkiye’nin haklı gerekçelerini sıralarken basın yayın kuruluşlarının “dış güçler” tarafından fonlanması gibi bir başlık mı oluşturulmalı yoksa azınlık grupları veya azınlıkçı ideolojiler kategorisi mi öne çıkarılmalı? Basın yayın kuruluşlarının “dış güçler” ve elbette İsveç tarafından fonlandığı bilgisi ortalığa saçıldığında azınlık gruplara verilen destek de gündeme gelmişti. Peki, azınlık kategorisine hangi gruplar girmektedir? Bu grupların siyasallaşma potansiyeli var mıdır? Almanya dışında yaşayan Alman azınlık gruplarıyla ilgili Alman devletlerinin öteden beri çalışmalar yaptığı bilinmekteydi. Hatta bu grupların özellikle Rusya coğrafyasında koloni bağlamında değer kazandığı da bilinmektedir. Benzer kolonilerin başka coğrafyalarda oluşturulması gibi bir amaçtan bahsedilebilir mi? Bu çerçevede Sayın Erdoğan’ın İsveç’i Türkiye’den kaçan terör grupları için bir kuluçka merkezi olarak tanımlanması ne anlama gelmektedir? Bu kadar güçlü bir tanımlamanın pazarlık için yapılmadığı çok açıktır. Oldukça derin ilişki ağlarına işaret edildiğini söyleyebiliriz.

Türkiye, İsveç’in NATO ülkeleri arasına girme isteğine haklı gerekçelerle karşı çıktıktan sonra özellikle liberal muhafazakârların yeniden Batılı değerleri, hukuk devleti idealini ve demokratik toplum özlemlerini dile getirmesi oldukça anlamlıdır. Bundan sonra “Doğu İslam toplumlarının geriliği”, “otoriter rejimlerin geri kalmışlığımıza gerekçe oluşturması” gibi başlıkların yeniden gündem oluşturacağını tahmin etmek zor değil. Aynı şekilde Müslümanların bugünkü hâl-i pürmelali gibi oldukça işlevsel başlıklar da gündemi meşgul edecektir. İsveç gibi ülkelerin Türkiye’de ve kendi ülkelerinde yoğun faaliyetler içinde olduğu gündemden düştüğü zaman da “hani dış güçler vardı” gibi alaycı ifadelerle intikam günleri başlayacaktır. Bu, bir döngüdür ve olaylar her defasında aşağı yukarı bu şekilde gelişir.

Hâlbuki 15 Temmuz’dan sonra Türkiye’nin yeni bir döneme girdiği bilinmektedir. Türkiye, bu tarihten sonra yeni bir mücadele anlayışını benimsediğini göstermiştir. İçeride ve dışarıda varlığını doğrudan tehdit eden yapılara karşı oldukça aktif bir tutum sergilemektedir. O tarihten sonra gündemimizin hızla değişmesi de bunu göstermektedir. Ortaya çıkan yeni kavramlar bu değişime işaret ediyor. Örneğin eskiden hukuk devleti ideali, demokratik toplum özlemi gibi kavramlar gündeme getirildiğinde ortalığı bir sessizlik kaplar herkes iman tazeleme ihtiyacı hissederdi. Elbette Batılılaşma idealinin farklı alanlardaki yansımalarına odaklanmak ve geride kaldığımız konularla ilgili ev ödevlerimize vazife aşkıyla sarılmak doğal bir sonuç olarak görülürdü. Oysa bugün Türkiye yeni bir şey söylüyor, Atlantik ülkelerinin Türkiye karşıtı bağımlı yapılara ev sahipliği yaptığını gündeme getiriyor ve İsveç gibi ülkeleri terör örgütlerinin kuluçka merkezi olarak tanımlıyor.

Terör örgütleri nehir balıklarına benziyor. Bunların İsveç gibi ülkelerde kendilerini yeniden var etmeye yattıkları çok açıktır.

#İsveç
#NATO
#ABD
2 yıl önce
İsveç niçin terör örgütlerinin kuluçka merkezidir?
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi