|
Küresel finans krizinden jeopolitik mücadele dönemine

2008 küresel finans krizinin bütün dünya için yeni bir dönemin kapısını aralayacağını herhâlde çoğu kimse tahmin etmemişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan o zaman başbakandı ve bu krizin ortaya çıkardığı sarsıntının Türkiye üzerindeki etkilerinin sınırlı olacağını tekrarlayıp durmuştu. Sayın Erdoğan, teğet geçecek, dedi ve gerçekten öyle oldu. Hayreti mucip olan ise “one minute” çıkışının 2009’un hemen başında yaşanmasıydı. Bu ikisi arasında bir sebep sonuç ilişkisi var mıydı sorusu hâlâ kapsamlı bir şekilde cevaplandırılmış değildir. Eğer gerçekten ikincisi birincinin sonucu ise hayret etmemiz boşuna değildir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre 2008’de başlayan krizin etkileri bugün hâlâ devam etmektedir.

2008 finans krizi ile emperyalizm kavramının tartışmaya açılması arasında doğrudan ilişki kuran çalışmalardan bahsedilebilir fakat bunların çoğunda Avrupamerkezcilik hâlâ merkezî bir öneme sahiptir. Dolayısıyla Türkiye’nin yeni dönemde geliştirmeye çalıştığı siyasetin özellikle içeride kapsamlı ve bir bağlam dâhilinde tahlil edildiğini gösteren örnekler son derece sınırlıdır. Hâlbuki Türkiye’nin bu yeni dönem siyaseti neredeyse bütün dünyada giderek ilgi çekmekte ve bir bağlamdan hareket edildiği de görülmektedir. Bu da Sayın Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarına daha fazla dikkat edilmesini gerektirmektedir. Bu konuşmaların sonuncusu Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde yapıldı.

Erdoğan tören vesilesi ile yaptığı konuşmada 2008 finansal krizine tekrar atıf yaparak küresel değişimleri Türkiye merkezli olarak değerlendirdi. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye açısından iki dünya savaşından sonra kurulan küresel düzenin sona erdiğini ifade etti. Bu çerçevede Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde istikrar unsuru olma özelliğine sahipti ve bugün bunu genişletmektedir. Türkiye Ortadoğu, Kafkasya ve Karadeniz’de oynadığı rolü Soğuk Savaş’tan sonraki dönemde Balkanlar’dan Güney Asya’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar teşmil etmiştir. Bu da oyun değiştirici bir rol olarak değerlendirilmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasına göre koronavirüs salgını ve Ukrayna Savaşı 2008’de başlayan ekonomik sarsıntıyı şiddetlendirmekte ve uluslararası rekabet giderek sertleşmektedir. Ona göre jeopolitiğin tekrar önem kazanması yeni dönemin en baskın özelliğidir. Doğu Akdeniz’in ve Karadeniz’in tekrar öne çıkan coğrafyalar arasına yer alması bu çerçevede anlamlıdır. Yeni enerji kaynaklarının keşfi, gıda ve tedarik zincirinin istikrarı gibi yeni başlıklar jeopolitiğin tekrar önem kazanmasını açıklayan unsurlardır.

2008 finans krizinin yaşandığı dönemde geçmişin ideolojik saplantılarının da bir sonucu olarak Erdoğan’ın teğet geçecek sözü farklı kesimlerde karşılık bulmamıştı. Özellikle entelektüel çevreler hem küresel finans krizini hem de Erdoğan’ın sözünü kendi bağlamları içinde göremedi. Bunu, “sağ” ve “sol” ayrımlarını dikkate almadan söylediğimi özellikle belirtmek isterim. Çoğu kimse kişisel bir tutum takındı. Zaten bunun da bir sonucu olarak entelektüeller FETÖ konusunda muğlak bir konumlanma arayışı içine girmişti. Hâlbuki FETÖ’cülerin tutumunda gittikçe artan ölçülerde berraklaşma vardı. Onlar Erdoğan’ın ve Türkiye’nin tutumundaki hızlı değişimin istikametini doğru analiz ettikleri için İsrail taraftarlığını açık ettiler. Sonraki dönemlerde Avrupa ülkelerinin ve ABD’nin yönlendirmesiyle Türkiye ve Erdoğan karşıtı tutumlarını çok daha belirgin hâle getirdiler. Fakat entelektüel çevreler, muhalif siyasî dilde karar kıldı. Ayrışmayı analiz etmekten kaçındılar. Belki de analiz yapmak istemediler. Çünkü sağlıklı bir ayrıştırma yapılsaydı hüküm vermek zor olmayacaktı. Oysa sadece jeopolitiğin yeniden önem kazanmasının gerekçeleri üzerinde durulsa yeni dönemin dinamikleri ortaya çıkarılabilirdi. Jeopolitik kavramında toprağa ve coğrafyaya dayalı mücadele bariz bir şekilde öne çıkar. Bu da en genel bağlamın ne olduğu sorusuna cevap vermeyi kolaylaştırır. Böylelikle yeni bir emperyalist savaş mı yoksa kolonyalist mücadele dönemi mi sorusuna fiilî gelişmeler esas alınarak cevap verilebilirdi.

Avrupamerkezci bakışın büyük oranda içselleştirildiğini ve çoğu kimsenin bunun etkisinden kurtulamadığını tespit etmemiz gerekiyor. Erdoğan onlar için de öncü rolü oynuyor. Bu süreç tamamlanmadı ve fiilî durumu analiz ederek gelişmeleri doğru yorumlamak mümkün olacak.

Türkiye’yi takip etmek gerekiyor.

#Milli Savunma Üniversitesi
#FETÖ
#Erdoğan
2 yıl önce
Küresel finans krizinden jeopolitik mücadele dönemine
“İnsan Yayınevi/ni özlüyor”
Sosyal çürüme yazıları 9: Keriz silkeleme cumhuriyeti
“Tektif”
Tasarruf eğilimini mi artıracağız, tüketim eğilimini mi düşüreceğiz?
Bu bir isyan yazısıdır: İslâm ülkeleri demeyin gayrı…