|
PKK-PYD ve yeni kolonyalist yapılar

Kolonyalizm ve emperyalizm üzerine Türkçe’de hatırı sayılır bir yayın yapılmıştır. Batı Avrupa ülkelerinin yaklaşık II. Dünya Savaşı’na kadar devam eden dönemde neredeyse bütün dünya üzerinde tartışmasız bir hâkimiyet kurduğunu göz önünde bulundurduğumuzda bu yayınların az olduğunu bile söyleyebiliriz. Fakat bunların çok önemli bir kısmının tercüme olduğunu da ifade etmeliyiz. Özellikle son dönemlerde konuyla alakalı oldukça önemli kitaplar tercüme edildi. Bu kitapların hangi düzeylerde karşılık bulduğunu bilmiyorum fakat çok önemli bulduğum bazı hususlara temas etmek istiyorum.

Daha önceleri birkaç defa dile getirmeye çalıştım fakat ayrıntılı bir tahlil yapmak mümkün olmadı. Tercüme kitaplarda ve onların etkisiyle kaleme alınan yayınlarda genel olarak kolonyalizm yerine sömürgecilik kavramı tercih ediliyor. Bu, önemsenmesi gereken bir yanlışlıktır. Bugün Türkiye’nin hemen hemen her alanda maruz kaldığı müdahaleler hakkında görüş birliğine varılamamasının en önemli sebeplerinden biri, tespit ettiğimiz yanlışlıktan kaynaklanmaktadır. Hatta bu türden fikrî yanlışların, dünyamızın ve Türkiye’nin geleceğiyle alakalı birtakım sağlıklı öngörülere de mani olduğunu söylemek isterim. Örneğin kolonyalizm ve Türkçe’de uzun bir dönem geçerli olan karşılığı ile müstemlekecilik kavramında belirli bir toprak parçası öne çıkmaktadır. Bu anlamın ortaya çıkmasını sağlayan en temel durum ise kolonidir. Avrupalı milletlerin uzak topraklarda koloniler oluşturmasını ve bunun zaman içinde bir sisteme dönüşmesini ancak bu kavramlarla izah etmek mümkündür. Sömürgecilik kavramında toprak, koloni ve yerleşimle alakalı fikirler kaybolmaktadır. Hemen fark edileceği gibi sömürgecilik kavramı istismar anlamında kullanılmaktadır. Bu, 19. ve 20. yüzyıllar arasındaki hâkimiyet biçimlerinin farklarını görünmez kıldığı gibi anlamı da belirsizleştirir.

Örneğin Suriye’nin kuzeyinde oluşturulmak istenilen terör koridorunu hangi bağlamda ele almamız gerekir? Kolonyalist bir mirasın üzerinde oturan Batı Avrupa ülkelerinin uzak coğrafyalarda geniş toprakları ele geçirme tarihi çok da karanlıkta kalmış değildir. Peki, bu mirasın varislerinin Suriye’nin kuzeyi ve hatta coğrafyamızın birçok bölgesiyle alakalı belli başlı hedefleri nelerdir? Suriye’nin kuzeyinde tesis edilmek istenilen yapı, geçen yüzyılda olduğu gibi kolonyalist olmayan bir emperyalizme mi karşılık gelmektedir yoksa bu neokolonyalist siyaset biçiminin yansıması mıdır? Toprağa dayalı hedeflerden bahsediyorsak emperyalist hegemonya dışında kalan yeni bir durum mu söz konusudur?

PKK-PYD ile irtibatlı olduğu bilinen birtakım şahıslar Avrupa ve ABD basınında yazılarıyla öne çıkabiliyor. Bunlardan biri geçenlerde Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine olası müdahalesi üzerinde durmuş ve PKK-PYD kontrolündeki bölgelerin Sünnî grupların hâkimiyetine geçeceğini gündeme taşımıştı. PKK-PYD gibi gruplar kendilerini bir dünya görüşüne nispet ederdi. Bunların kolonyalist Batı Avrupa ülkeleri ve emperyalist ABD güdümünde bir koridor devleti kurmak istemesi 19. yüzyıl siyaset biçimlerini andırmaktadır. Çok açık bir şekilde söylenmese de Marksizm kolonyalist bir ideoloji idi. Bu da içinde bulunduğumuz durumun izah edilemediğini gösterir. Niçin, Marksist bir dünya görüşünden doğmuş bir yapının ABD ve Batı Avrupa ülkelerinin güdümünde hareket etmesi şaşkınlık yaratıyor? Niçin aynı dünya görüşünü paylaşan gruplar ve kişiler bu duruma itiraz edemiyor? Bu soruların önemli olduğunu düşünüyorum.

Avrupa dışındaki coğrafyalarda toprağa ve kolonilere dayalı yeni hegemonya biçimlerini tanımlamak için hangi kavramı tercih etmeliyiz? Kolonyalizm, emperyalizm ve neo-kolonyalizm dışında yeni bir tanımlaya mı ihtiyacımız var? Vekil güçler üzerinden toprağa dayalı yeni bir hegemonya biçiminden bahsediliyorsa bunu yeni müstemlekecilik olarak tanımlayabiliriz. Bu yeni sistem, eskilerde olduğu gibi, sömürüye izin veren gayr-i adil bir yapı olabilir. Fakat bunu da sömürge olarak tanımlayamayız. Eğer sömürgecilik kavramını tercih edersek nüfusa ve kültüre dayalı amaçları görünmez kılmış oluruz. Bu sebeple bahsettiğimiz yazıda olduğu gibi toprağa ve kimliğe dayalı yazılar birtakım gelişmeleri daha iyi analiz etmemize imkân verecektir.

Suriye’nin kuzeyine Türkiye’nin olası müdahalesini Sünnî gruplar eliyle homojen bir bölge oluşturma isteği olarak tanımlayan bir kişinin bakış açısının dışarıda oluştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu kişi coğrafyamıza Avrupalı bir kimlikle bakmaktadır. Onlar adına konuşmakta, onlar adına arazi düzenlemesi yapmaktadır.

#Türkiye
#Suriye
#Avrupa
#PKK
#PYD
#ABD
2 years ago
PKK-PYD ve yeni kolonyalist yapılar
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset