|
Orada hacizli bir köy var uzakta!

Antalya''ya 115 Km. uzaklıkta bir köy Düdenköy. 340 haneli, icradan satılık bir köy.

Köyün toplamda 8 milyon TL''ye ulaşan borcu sebebiyle; bankalar, tarlalardan evlere köyde ne varsa icra gönderiyor.

340 haneli köyün sadece 3 hanesinin borcu yok bankalara. Sebebine gelince; fakirlik. Fakir olduğu için, teminat göstererek karşılığında kredi alacak varlığı olmadığı için, boynunu bükerek bankaların teklifini geri çevirenler; şimdi köyün en kafası rahat, en refah içinde yaşayan aileleri.

6 yıl önce banka temsilcilerinin akın akın köye gidip gelmesiyle başlıyor köylünün kredi macerası. Gelen her banka temsilcisi ''cazip'' koşullarda tarım ve hayvancılık kredisi sunuyor. Cazip kredi karşılığı tarlalar, evler ipotek gösterilerek krediler alınıyor. Aynı kişiye 5 ayrı banka kredi vermekte sakınca görmüyor. Sonuç tam bir felaket!

Cazip imkânlarla kredi, işinizi büyütmeniz için kaçırılmaz fırsat replikleriyle banka reklamları müşteri avına çıkarken; caddelere kurulan masalarda kredi kartı vermek için cambazlık yaparken; ''küçük esnaftı bir tık bir kredi ile işleri büyüttü'' temalı reklamların işgali altındayken ekranlar; Düdenköy de kredi fethine çıkmış banka satış temsilcilerinin pençesine düştü. Performans primi ile çalışan satış temsilcilerinin ayaklarına kadar gelip ''Hiç bir şey yapmana gerek yok, sadece şu kağıtları imzalayacaksın, düşük faizle yavaş yavaş ödeyeceksin. Bilmemkimlerin bilmem kim de aldı bizden krediyi. O büyütüp işleri geliştirirken, çiftlik kurma yönünde önemli adımlar atarken; sen öylece duracak mısın?'' sözlerine kayıtsız kalmak imkansızdı!

Umut tacirliğinin modern hali bir insanı dil dökerek borçlandırmak. Sadece imzalayacaksın denilen kağıtlar; atadan kalma tarlalar ve evleri, alınan kredi karşılığı bankaya ipotek eden kağıtlar.

Durumu en vahim olan da köyün muhtarı. Yapılacak seçimde oyları garantilemek amacıyla, önüne uzatılan her kefil senedinin altına imza atan muhtarın toplam borcu 300 bin TL''nin üzerinde. Devletten aldığı maaşa da el konmuş durumda.

6 yıl önce banka temsilcileri tarafından ziyaret edilen köy, şimdi haftada iki gün icra memurları tarafından ziyaret ediliyor. Haczedilmeyen hiç bir şey kalmamış. TV yok! Buzdolabı yok!

Üretilen ürünlerin değeri yok! Elma, arpa, buğday ve pancardan geçimini sağlayan bir köy Düdenköy. Tüm ümidini elmaya bağlayan, elma hesabıyla kredi kullanmaya ikna edilen köylü; tüccarlar tarafından suistimal edilince beklenen son erken geliyor. Tüketicinin pazardan 2 TL''ye aldığı elmayı toptancıya 60 kuruşa satmak zorunda kalıyorlar. Peşin ödenen paranın az olmasının yanında; verilen çekler karşılıksız çıkınca, köylü bankaya olan borcunu ödeyemiyor hiçbir şekilde.

İş kurabilirsiniz, işinizi büyütebilirsiniz masalı ile kandırılan insanlar ellerindekini de kaybetmiş durumdalar.

Geçimini tarlalarda çalışarak sağlayan, fakirlikten kredi işine bulaşamayan köylünün durumu en zenginlerinden iyi durumda. Olan biteni ''Ona kredi verdiler, buna kredi verdiler, bir faiz bindirdiler, yaktılar bütün milleti'' diye özetliyor bir teyze.

Sera yapımı için alınan 20 bin liralık kredi 60 bin lira olmuş. Tarla alımı için alınan bir başkası ilk taksit ödenemeden 15 bin TL''den 28 bin TL''ye ulaşmış.

2 çift koyundan 50 başlık bir koyun sürüsü elde eden besici, babasının kefil olduğu borç yüzünden haciz memurlarıyla köşe kapmaca oynuyor!

Çiftçi borç ekip haciz biçiyor.

Tek örnek değil Düdenköy! Ardahan''da 350 çiftçinin toplam borcu 3,5 milyonu geçmiş durumda.

İzmir Kiraz''da 31 köyün toprakları yabancı ortaklı özel banka tarafından haczedilmiş.

Peki ama neden? Sadece umudunun peşinde, hırsının kurbanı olmakla ya da kandırılmakla açıklayamayız elbette borç batağında yüzen köylülerin durumunu.

Ziraat Bankası''nın zarar ediyor gerekçesiyle küçük tarım üreticisine düşük faizli kredi vermekten çekilmesi ateşliyor fitili. Alınan bu kararla çiftçi, köylü özel bankaların kredi ağına takılmaya başlıyor.

BDDK''nın verilerine göre tarım sektörü kredi kullanmak için bankaların kapısını aşındırıyor. Son bir yılda yüzde 36 artış göstermiş kullanılan kredi miktarı. Bir yılda 5 milyar 335 milyon TL artış gösterirken; batık kredilerin miktarında da çok ciddi bir sıçrama söz konusu. Tarım sektörünün batık kredileri son sekiz yılda 5''e katlanmış. Bu madalyonun bir yüzü. Diğer yüzü ise tarım sektöründe üretim demek zarar üretmek demek. Maliyetler çok yüksek iken ürünün değerinin düşük olmasından kaynaklanıyor.

Sadece tarım değil hayvancılık da aynı durumda. Yem fiyatları hızla yükselirken süt fiyatlarının düşmesi damızlık hayvanların kestirilmesi seçeneğine mahkum ediyor. Yükselen et fiyatlarının önüne geçmek için alınan ithalat kararı da yine üreticinin aleyhine çalışıyor. Büyük yerli besiciler besihaneleri kapatıp karlılığı garanti ithalata yönelirken; küçük üretici kara kara düşünüyor. İhtiyacı için elden çıkarmayı düşündüğü hayvanının değerinin düşmesinden dolayı satmaya kıyamayan köylü yine bankaların insafına terk ediliyor.

13 yıl önce
Orada hacizli bir köy var uzakta!
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…