|
Suriye’de ateşkes ve düşündürdükleri

Suriye'de altı yıl devam eden ve ardında yüzbinlerce kurban bırakan savaşta ateşkes nihayet imzalandı. Detaylardaki ihtilaflar ve bazı silahlı grupların ateşkese katılmaması gibi durumlar bir yana, Rusya ve Türkiye, Suriye'nin geleceği konusunda bir çerçeve anlaşmasına varmış görünüyor. Şimdiye kadar kaybedilen zamanın ve kaçırılan fırsatların, en azından bundan sonra telafi edilmesine çalışmak şüphesiz ki olumlu bir gelişme.



Bizzat Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından duyurulan ateşkesteki en dikkat çekici taraf, Suriye rejimine asker ve silah desteği sağlayarak savaşın uzamasına yol açan İran'dan hiç söz edilmemesi. İran, Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenecek Suriye maratonunda masadaki aktörlerden biri; ancak ateşkes için “Rusya ve Türkiye'nin garantörlüğünde” notunun düşülmesi, Tahran'la Moskova arasında ciddi bir görüş ayrılığının bulunduğu yorumlarına neden oldu. Bu durum mantıklı görünmekle birlikte, Rusya ve İran arasında danışıklı dövüş ihtimali de akıldan uzak tutulmamalı. Eski istihbaratçı Putin, İran'ın desteği olmadan tek başına Suriye'de tutunamayacağının farkında olmalı.



Suriye'de yaşananlar ve süreçte gelinen nokta, ABD'nin Ortadoğu siyasetinde de büyük bir kafa karışıklığına ve istikametsizliğe işaret ediyor. 20 gün sonra görevi Donald Trump'a devredecek olan Başkan Barack Obama, Suriye'deki zigzagları ve çelişkili adımlarıyla şimdiden tarihe geçti. Obama yönetimi, Trump ve ekibine olabildiğince sorunlu bir Ortadoğu bırakabilmek için Rusya ve İsrail'le ilgili ardı ardına 'ters' adımlar atıyor. Rus diplomatların ABD'den sınır dışı edilmesi ve İsrail'deki yerleşimler konusunda BM'de İsrail aleyhine bir duruş sergilenmesi, bu adımların en yenileri. Trump, koltuğa oturur oturmaz, birçok sıcak sorunla aynı anda baş etmek durumunda kalacak; başkanlık döneminin nasıl geçeceği, bu sorunlara müdahale biçimiyle de yakından bağlantılı olacak.



***



Reuters haber ajansının yayımladığı bir analize göre, bundan sonraki dönemde Suriye'nin çeşitli nüfuz alanlarına bölünmesi söz konusu. Halen DEAŞ'a karşı El Bâb'da zorlu bir operasyon yürüten Türkiye'nin önceliği ise, DEAŞ ve PKK dâhil bütün terör unsurlarının bölgeden temizlenmesi. ABD ile bu konuda yaşanan âşikâr gerginlik, Türkiye'yi Rusya'yla daha fazla işbirliğine zorluyor.



Rusya'nın tüm bu örgütlerle ilişkisi, henüz Türkiye'nin arzu ettiği noktada değil. Özellikle DEAŞ'ın, Suriye'deki operasyonlar süresince Rusya tarafından kasten hedef alınmadığı, Rus savaş uçaklarının daha çok diğer muhalif grupları vurmaya odaklandığı, zaten bilinen bir vakıa. Hatta zaman zaman DEAŞ-Suriye-İran-Rusya dörtlüsünün adeta ortak hareket eder bir görüntü verdikleri biliniyor.



Yeni dönemde Türkiye bir yandan askeri operasyonlara, diğer yandan da diplomasi ataklarına devam ederken, uluslararası güçlerin terör örgütleriyle ilişkilerine de odaklanmak durumunda kalacak. Ortadoğu'da ittifaklar her an yeniden dağılıp kurulduğundan ve her devlet de kendi menfaatine odaklandığından, “Rusya artık müttefikimiz, bizim aleyhimize adım atmaz” saflığına düşmemek en doğrusu.



Diğer yandan, Suriye'de rejime karşı mücadele eden ve kendilerine 'ılımlı muhalifler' denilen silahlı yapılanmalarla El Kaide ve türevlerinin nasıl kontrol edileceği de bir diğer potansiyel gerilim alanı. Ateşkes ve sonrasında, bu yapılara ne olacağı ve onların yeni sürece nasıl adapte edileceği, başta Türkiye olmak üzere bölgesel aktörlerin hepsini ilgilendiren önemli başlıklar.



***



Türkiye, Suriye'deki zalim yönetime karşı halkın taleplerinin yanında yer alarak, olması gereken bir duruş sergiledi. Yolun sonunda, katlandığı ağır mülteci yükünün yanında, idealleri tek başına seslendiren ama uluslararası camiadan bir türlü tutarlı bir destek göremeyen bir ülke haline geldi. Bu da, Rusya ile Suriye'nin bundan sonraki yürüyüşünü planlama noktasında ortak bir siyaseti zorunlu kıldı. Sahadaki realite, ideallerin konuşul(a)madığı bir ortamı doğurdu.



Suriye meselesine bu açıdan bakmayarak, Rusya'ya ve Putin'e 'hayranlık' noktasına savrulmamak gerekiyor. Rusya bugün Suriye'ye müdâhil oluyorsa bunu kendi çıkarları ve Ortadoğu'daki menfaatleri için yapıyor. Bize Suriye'de 'rol' verirken, Türkiye'yi bölgesel politikasının uygulanmasında bir sıçrama tahtası olarak kullanabilmeyi amaçlıyor. Her ülke gibi, Rusya'nın da önceliği kendi kazanımları.



Rusya, aylarca Halep'i bombalayan, on binlerce masum sivilin yıkıntılar arasında can çekişerek ölümüne neden olan, Suriye halkının haklı taleplerine karşı İran ve Beşşar Esed rejiminin yanında saf tutan bir ülke. Tüm bunları unutup, Putin yönetimine “barış havarisi” muamelesi yapmak ve Moskova'yla kol kola “adaletle dolu yeni bir dünya kurma” umutlarına kapılmak, Suriye'de ölen mazlumların ruhuna hakarettir.



Suriye'nin daha fazla harap olmaması adına Rusya'yla yürütülen mecburi diplomasiyi desteklerken, bu noktaya da dikkat kesilmek gerekiyor.




#Suriye
#Ateşkes
#Beşşar Esed
#İran
#DEAŞ
7 yıl önce
Suriye’de ateşkes ve düşündürdükleri
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…