“31 Mart’ta (1909) Meşrutiyet’i yıkmaya çalışan darbecilerin karşısında duran irade ne ise Gezi de odur. O günün gençleri neyse Gezi’deki Türk gençleri de odur…
Parola vatan, işareti namus! Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve meşveret!” (27 Nisan’22)
Şayet, 2013’teki Gezi Kalkışması başarılı olsaydı; Türkiye’miz ABD’nin boyunduruğu altına girecekti.
*
Akşener, bunları söylediğinde; MHP’nin başına geçmek için uğraşıyordu.
“Başbakan olacağım” diye tutturmuştu…
Adeta parola gibi “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diyordu…
Akşener ve beraberindekilerin “Devlet Bahçeli’yi devirip, MHP’yi teslim almak üzere” düzenlediği Tarlada Kurultaydan…
Tam iki ay sonra -15 Temmuz’da- FETÖ darbeye kalkıştı.
*
Ceset torbalarını bile hazırlamışlardı…
“Yurtta Sulh” Cuntasının darbe girişimi berhava olunca, İçerideki İşbirlikçi Takımı büyük bir “hayal kırıklığı” yaşadı.
*
Bakırköy’de içtiği “keyif kahvesi” Mister Kısakılıçdaroğlu için adeta “zehir” oldu!
Locaefendi’sinin Akşener’i ise ortalarda yoktu; haftalarca gıkı çıkmadı!
Meral Hanım’ın 15 Temmuz’dan sadece birkaç gün evvel iki derin isimle yaptığı Gizli Görüşme’den -bu sütunda- defalarca bahsettik…
O isimler; 15 Temmuz’da işin içindeki Papaz kılıklı CIA ajanı Andrew Brunson ile CIA&FETÖ bağlantılı Enver Altaylı’dır.
Akşener, bu mevzuda dilini yutmuş gibi!
-Sahi, neden acaba?
Meral Akşener, yazımızın girişinde yer alan lafları 27 Nisan’da sarf etti…
*
-Asıl darbe, işte buydu!
*
Mister Carasso, 1902’de 13450 matrikül numarasıyla Selanik’teki (İtalyan Maşrık-ı Azama bağlı) Macedonia Risorta Locası’na girdi!
Kuruluştaki dört yönetici üye Mason’du.
“1901 ile 1908 yılı arasında Macedonia Risorta locasında tam 188 kişi tekris edildi.
*
*
Ayrıca, Macedonia locasının “yeniden doğuşunu” İtalyan masonluğunun Büyük Üstad Yardımcısı” Ettori Ferrari kadar…
Sefarad avukat Emanuele Carasso’ya borçlu olduğu da vurgulanıyor, kitapta!
Gazete “Arkasından pek ağlanmayacak” diye andığı Carasso’nun siyasal yaşamında birçok “yüz kızartıcı olayın” var olduğunu işaretlemişti.
*
Bunun ibretlik örneklerinden biri şöyle anlatılıyordu, gazetede:
Oysa bu sırada çok sayıda yoksul insan açlıktan veyahut küflenmiş ekmeklerin yol açtığı hastalıklardan ölüyordu…”
