Gün geldi, devran döndü: 28 yıl önce Rusya’nın desteğiyle Karabağ’ı işgal eden Ermenistan, Kardeş Azerbaycan karşısında ağır bir yenilgi yaşıyor. İbretlik bir çöküşe doğru ilerliyorlar.
***
Karabağ’daki provokasyon Ermenistan’a pahalıya mal oldu.
Sivilleri katleden kim? Ermeniler…
Bu kahpe saldırıya karşılık veren ve de işgal altındaki topraklarını kurtarmak için savaşan da Can Azerbaycan…
O nedenle: Ermenistan’ın ve arkasındaki malum devletlerin Azerbaycan’a ve Türkiye’ye “gak guk” etmelerinin hiçbir hükmü yoktur.
Vız gelir, tırıs gider…
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev de “Stratejik noktaları işgalden kurtardık. Artık bu topraklardan bizi kimse çıkaramaz” diyerek alayına çarpıyı attı!
***
Bakınız: Azerbaycan’ı ateşkes yapması için zorlayan devletler; Ermenistan’a “İşgal ettiğin topraklardan çık” demiyor!
Bunlar, işte bu denli mendeburdur.
Karabağ işgal edilirken Ermenistan’ın sırtını sıvazlayanlar ve 28 yıl boyunca işbu işgali asla dert etmeyenlerin; 28 yıl sonra işgal altındaki topraklarını geri almak için savaşan Azerilere tek kelime etmeye hakları yoktur.
Yani, nedir? Bir yandan Rusya ve İran’ın; diğer bir taraftan da ABD’sinden Fransa’sına, Yunanistan’ına kadar Batı Kulübünün “İyi Hal Kâğıdı” mafiştir!
Azeri sivillere yönelik saldırıda; geçtiğimiz aylarda Karabağ’a getirtilen 300 PKK/YPG’li teröristin eğittiği Ermeni milislerin kullanıldığı ortaya çıktı.
Amma velakin…
CHP’deki ABD Küçük-Elçisi Ünal Çeviköz’ün gıkı çıkmadı!
“Söylentilere göre; Türkiye, cihatçı grupları Azerbaycan’a gönderiyor” iftirasıyla sahne alan “Sahibinin Sesi” Mr.Çeviköz’den bahsediyoruz.
İstisnasız her defasında Türkiye’nin milli menfaatlerine karşı ateş açan Ünal Çeviköz, Komprador Burjuvazi’nin kanatları altındadır.
Kılıçdaroğlu’nun, kendisini “Kurultay’da çizilmesine rağmen” Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı yapması, zaten bundan dolayıdır.
“Sıfır Kâğıt” Kemal Kılıçdaroğlu; Korona ile mücadelede kahvehaneler için önerdiği “Yeni Deste” projesinde ısrarlı!
Öyle ki, masrafa dikkat çekenlere de “Her elde demedim, her oyunda dedim!” diyerek akla ziyan bir cevap verdi.
Bu durum, “Benim Adım Kemal”de Demans (Bunama) başlangıcı olabileceğini düşündürttü, bu satırların yazarına…
Bir iki sene evvelinde “Kemal Bey’in vakit buldukça Bulmaca çözdüğünü” bana nedeni ile birlikte söyleyen dikkatli bir meslektaşımız, “bu gidişle” haklı çıkacak gibi görünüyor.
ABD’de “muhafazakâr bir anket şirketi” tarafından yapılan ankete göre…
Amerikan seçmeninin yüzde 38’i Demokrat Parti’nin Başkan adayı Joe Biden’ın “bunadığı” görüşündeymiş!
Demokratların Yüzde 20’si, Cumhuriyetçi seçmenlerin de Yüzde 66’sı “Joe Biden’ın demanstan muzdarip olduğunu” düşünüyormuş!
***
Biden’ı, Başkan Trump’la giriştiği ilk ekran düellosunda seyredenler de “böyle bir kanaate varmış” olabilirler…
Dirençsiz, gardı düşük vaziyetteki Biden’ın ekran performansı için en hafif yollu eleştiri “İlham verici görünmüyordu” şeklindeydi.
Trump’ın, sürekli konuşmasını kesmesinin de Biden’ı “bozduğunu; dağıttığını” söylemek lazım, elbette!
Ekrandaki ilk “Kapışma” için “Hangisi daha iyiydi?” yerine “Hangisi daha kötüydü?” diye sormak daha doğru olur.
Çünkü: İkisi de berbattı!
Bu tanımlamayı sadece ekrandaki “debate” için değil; “Her zaman her yerde böyleler” diye yapmak lazım, evet…
Aradaki fark mı?
***
“Sarı Kovboy; tivitleriyle, konuşmalarıyla, icraatlarıyla ve de itiraflarıyla “Başkanı olduğu ABD’yi” resmen paçavraya çeviriyor.
-E, güzel!
