Önce Münih Güvenlik Zirvesi’nde ABD Başkan Yardımcısı Vance’in verdiği mesajlar, ardından Beyaz Saray’da Trump-Zelenski görüşmesinde yaşananlar... Avrupa, ABD güvenlik şemsiyesine daha fazla sığınamayacağını görüyor. Bu yüzden yeni bir arayışa girdiklerini biliyorsunuz. Önce Paris’te, daha sonra Londra’da liderler zirvesi yapıldı. Ankara Paris’teki zirveye davet edilmemişti. Ancak Londra toplantısına davet edildi. Dün Brüksel’de yapılan Ukrayna konulu AB liderler zirvesinin ardından bugün dört başkentle
Önce Münih Güvenlik Zirvesi’nde
ABD Başkan Yardımcısı Vance’in
verdiği mesajlar, ardından Beyaz Saray’da
Trump-Zelenski görüşmesinde
yaşananlar... Avrupa, ABD güvenlik şemsiyesine daha fazla sığınamayacağını görüyor. Bu yüzden yeni bir arayışa girdiklerini biliyorsunuz.
Önce Paris’te, daha sonra Londra’da liderler zirvesi yapıldı. Ankara Paris’teki zirveye davet edilmemişti. Ancak Londra toplantısına davet edildi. Dün Brüksel’de yapılan Ukrayna konulu AB liderler zirvesinin ardından
bugün dört başkentle video-konferans yöntemi ile görüşüleceği
medyaya yansıdı (Güven Özalp/Hürriyet).
ülkenin
. AB’nin üst düzey isimleri, -duyduğuma göre-
, yapılan görüşmeler ve alınan kararlarla ilgili bilgi verecek. Peki, bu toplantılarda ne konuşuluyor? Londra zirvesinin perde arkası genel çerçeveye ışık tutacak. Edindiğim bilgileri aktarayım:
İngiltere’den zirveye katılması içn
özel
. Toplantı liderler zirvesiydi,
katılımını istediler. Ancak Erdoğan’ın programı uymadı. “O halde dışişleri bakanı düzeyinde katılım gösterin” dediler. Zirveye “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı temsilen”
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan
katıldı.
ülkelere
ise lider düzeyinde katılım zorunlu tutuldu.
Ankara’nın zirveye bakan düzeyinde katılması
“Türkiye’nin denge politikası” olarak yorumlandı.
Türkiye’nin Ukrayna konusunda
şahsına
,
izlediği malum. Savaşın ilk günlerinden bu yana ABD ve AB’nin yaptırım baskısına rağmen, pozisyonunu sabit tuttu. Ukrayna ve Rusya ile ilişkilerini sürdürdü. Trump ABD Başkanı olduktan sonra her şeyin tersyüz olduğu bir süreç yaşıyoruz. Ancak Ankara pozisyonunu muhafaza ediyor.
Tüm taraflarla diyaloğunu sürdürerek barışı destekleyen tutumunu sürdürüyor.
Bunu da gizli saklı yapmıyor.
Toplantıdan sonra
açıklamasına iki unsur yansıdı. Birincisi acil ateşkes. Bu vurgu Trump’ın yaklaşımıyla örtüşür, savaşı devam ettirmek isteyen Avrupa ile ayrışır. İkincisi Ukrayna’nın toprak bütünlüğü. Burada da Türkiye’nin yaklaşımı Trump’tan ayrışır, Avrupa ile yakınlaşır.
Türkiye bu pozisyonunu her platformda savunuyor.
sözünü sakınan bir lider değil. O toplantıya katılmak isteseydi katılırdı, Ankara’nın tutumunu orada net bir şekilde ortaya koyardı. “Acaba o kareye girersek zor durumda kalır mıyız?” diye de düşünmezdi. Daha iki hafta önce
Ukrayna lideri Zelenski’yi Ankara’da ağırladı
. Bunu, Zelenski, Trump tarafından topun ağzına konduğunda yaptı. Bu yüzden “denge politikası nedeniyle bakan düzeyinde katılım sağlandı” yorumunu doğru bulmuyorum. Başka bir sebebi vardır, ileride öğreniriz.
NASIL BİR GÜVENLİK GARANTİSİ?
Liderler toplantılarında
“Ukrayna’ya güvenlik garantisi”
konusu ana gündem maddelerinden biri. Gündeme gelebilecek iki tür güvenlik garantisi var.
. Ateşkesin sağlanması ve bunun gözlemi ile ilgili asker konuşlandırılması (Kısa vadeli). İki. Barış sağlandıktan sonra, olası Rus saldırısına karşı, barışın korunması için verilecek güvenlik garantisi (Orta ve uzun vadeli).
çok
kısa vadeli, ateşkesin gözlemini içerecek güvenlik garantileri tartışılıyor.
LONDRA’DAN ÇIKAN KARAR: GÖNÜLLÜLER KOALİSYONU
Katılımcıların kafası karışık. Bir yanda ”Ukrayna’yı desteklemeye ve asker vermeye hazırız” diyen ülkeler var. Bazıları ise bu konuda tereddüt yaşıyor. Ama asker göndermeye hazır olduğunu söyleyen ülkeler de ”ABD desteği olmazsa olmaz” diyor.
Londra toplantısında bir karar alındı. İngiltere
, Fransa ve Ukrayna’nın bir barış planı
üzerinde çalışması
. Sonra bu plan, Londra toplantısına katılan ülkelere sunulacak. Bugün de muhtemelen planın detayları Türkiye, İngiltere, İzlanda ve Norveç liderlerine aktarılacak.
Bu planı makul bulanların, ateşkesin gözlemlenmesi için bir gönüllüler koalisyonu oluşturması istenecek.
ABD’nin desteğine ihtiyaç duyulduğu için plan Trump’a da anlatılacak.
FİDAN O TOPLANTIDA NE DEDİ?
Bu toplantılar, en azından bu aşamada, müzakerelerin yapıldığı toplantılar değil. Her ülke kendi pozisyonunu ortaya koyuyor.
da o toplantıda Ankara’nın pozisyonunu anlattı. Şunları söyledi: “Ukrayna’ya desteğimizi sürdüreceğiz. Barışın müzakereler yoluyla tesis edilmesini savunuyoruz. Barış görüşmeleri için ev sahipliğine hazırız. Gördüğünüz gibi Türkiye olmadan Avrupa’nın güvenlik mimarisi tamamlanamaz. Avrupa’nın güvenliğinde Türkiye masada olmalı.”
Peki, Türkiye ateşkes ve barışın gözlemi ve korunması için Ukrayna’ya asker gönderecek mi? Asker gönderme meselesi henüz konuşulmuyor. Fransızlar ateşkesin karada değil (Çünkü bu kadar geniş bir alanda bunu gözlemleyebilecek bir askeri kapasite Avrupa’da yok) havada ve denizde olmasını savunuyor.
Ama bir şekilde konu, ileride,
meselesine gelecek. Türkiye’nin, Kosova’dan Afganistan’a barış gücü tecrübesi engin. Herkes üzerinde mutabık kalır, ABD ve Rusya, Ukrayna’ya yabancı asker konuşlanması konusunda anlaşır, Kiev-Moskova ateşkes anlaşması imzalarsa
Türkiye, barışa katkı vermekten
çekinmez. Ama kanaatimce cephe hattına girmez, geri hizmet bölgesinde güvenliği sağlar.
Bu kapsamda Ankara’da tüm senaryoların
çalışıldığını
Avrupa güvenlik mimarisi demişken… Türkiye henüz bunun bir parçası olmadı. AB, Ukrayna için silah ve mühimmat alımı konusunda Türk savunma sanayii şirketlerini kapsam dışında tutuyor.
Kısa ve orta vadede yüz milyarlarca dolarlık bir pazardan bahsediyoruz.
Bu sorunun orta vadede çözüleceğini düşünüyordum. Ancak dün önemli bir gelişme oldu.
Baykar, dünyanın en büyük savunma
şirketlerinden
Leonardo ile anlaşma imzaladı.
Anlaşma kapsamında iki dev şirket güçlerini birleştirecek ve İtalya’da
SİHA üretimi
. Bunun ne anlama geldiğini Yunan medyasından (
) okuyalım:
“Bu sadece çok iyi bir ticari anlaşma değil. Avrupa’nın önde gelen savunma sanayi şirketlerinden biri olan
, AB’nin önümüzdeki birkaç yıl içinde kaçınılmaz olarak girişeceği
milyar dolarlık silah paketinde
önemli
. Böylece
Avrupa fonları, artık doğrudan Türkiye’nin en büyük savunma sanayii şirketini finanse edecek.
Ve bu durum Türk savunma şirkterlerinin Avrupa pazarına girmesine engel olan duvarları yıkacak.”
#Politika
#Türkiye
#Ukrayna
#Yahya Bostan