ABD ile İsveç ve Finlandiya üzerinden konuşmak

00:001/06/2022, Çarşamba
G: 31/05/2022, Salı
Yeni Şafak
Arşiv
Arşiv

Türkiye’nin karşısında esas aktör olarak İsveç ve Finlandiya yerine ABD yer almaktadır. ABD’nin bu iki ülkenin NATO üyeliğini istemesinin iki ana sebebi bulunmaktadır: Birincisi Rusya’nın bu bölgede göz hapsinde bulundurulması, ikincisi ise kıta Avrupası ülkelerinin NATO’yu sorgulamaması ve NATO şemsiyesi altındaki birlikteliğin devamının sağlanmasıdır.

Doç. Dr. Ali Fuat Gökçe
Siyaset Bilimci - Akademisyen

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği girişimleri hem Türkiye’de hem de Batılı ülkelerde NATO’nun genişlemesinin artıları ve eksilerinin tartışılmasının ötesinde, Türkiye’nin bu ülkenin üyeliğini veto edeceği açıklamasına yoğunlaşmıştır. Bu ülkelerde barınan 33 terör örgütü mensubunun iade edilmemesi, Terör örgütü PKK/YPG’nin Stockholm’de açtığı ofisin faaliyete devam etmesi, PKK’ya silah ve malzeme desteğinde bulunulması, İsveç parlamentosunda PKK/YPG bağlantılı 6 milletvekilinin olması, FETÖ terör örgütü mensuplarına sığınma haklarının verilmesi, Finlandiya’nın PKK’yı terör örgütü olarak tanımaması, Afrin harekatı nedeniyle Türkiye’nin savunma sanayii için gerekli olan malzemelerin satışının yasaklanması, bu ülkelerle olan ilişkide sorunlu alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.

Türkiye’nin, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyesi Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden terör örgütlerine siyasi ve ekonomik destek verdiğini açıklaması ve bu desteğin kesilmemesi durumunda veto konusundaki kararlı tutumu, söylemden öteye içinde eylemler barındıran politikaların geliştirilmesini istemesi ülke güvenliğini açısından en doğal hakkıdır. Türkiye kendi haklı taleplerini iletirken, İsveç ve Finlandiya resmi makamları tarafından sorunun aşılacağı yönünde açıklamalar gelmesine rağmen, İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde’nin 14 Mayıs 2022 tarihinde "NATO'nun önemli ülkeleri arkamızda, bizimle ve o ülkelerle iyi geçinmek Türkiye'nin çıkarına olur" şeklindeki açıklamasının satır aralarında Türkiye lehine bir politika değişikliğine gidilmeyeceğini gösterirken, aynı zamanda NATO’nun önemli ülkesi olarak ABD’nin, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya girmesini istediğini göstermektedir.

ESAS AKTÖR ABD

Dolayısıyla Türkiye’nin karşısında esas aktör olarak İsveç ve Finlandiya yerine ABD yer almaktadır. ABD’nin bu iki ülkenin NATO üyeliğini istemesinin iki ana sebebi bulunmaktadır: Birincisi Rusya’nın bu bölgede göz hapsinde bulundurulması, ikincisi ise kıta Avrupası ülkelerinin NATO’yu sorgulamaması ve NATO şemsiyesi altındaki birlikteliğin devamının sağlanmasıdır. ABD Başkanı Biden iktidara gelir gelmez yapmış olduğu açıklamada Rusya ile askeri, Çin ile ekonomik yönden mücadele edeceklerini belirtmişti. Rusya ile askeri yönden mücadelesini kıta Avrupası’nda gerçekleştiren ABD, hem Rusya’yı bu bölgede ekonomik, siyasi ve askeri açıdan yıpratmakta hem de düşman Rusya üzerinden kıta Avrupası ülkelerini NATO şemsiyesi altında bir arada tutmaya çalışmaktadır. Ancak başta Fransa olmak üzere birçok Avrupa ülkesinin ABD politikalarından duyduğu rahatsızlık ve Avrupa Birliği’nin güvenlik politikalarını gerçekleştirmek üzere kurmayı düşündüğü “Acil Müdahale Gücü” kapsamında kabul ettiği “Stratejik Pusula” belgesi ABD’yi kuşkulandırmış ve Avrupa ülkelerini işin içinden çıkılmaz bir duruma düşürmek ve ayrılmalarının önüne geçebilmek için Avrupa’ya yönelik Rusya merkezli güvenlik tehdidini Avrupa’nın kuzeyine taşımayı planlamıştır.

ABD’nin kendi milli menfaatine yönelik çıkarları doğrultusunda izlediği küresel politikalar karşısında Türkiye’nin de milli menfaatleri için bu iki ülkeden terör örgütlerine verdikleri desteği kesmelerini istemesi gayet doğaldır. Ancak Türkiye’nin bu haklı itirazı bu iki ülkeyle sınırlı tutulmamalıdır. Çünkü İsveç ve Finlandiya dışında başta ABD olmak üzere birçok NATO üyesi Batılı ülke terör örgütüne destek vermektedir. Bu ülkeler arasında ise ABD en ön sırada. ABD’nin terör örgütü PKK’ya Suriye’de verdiği siyasi, askeri ve ekonomik destek ortadadır. ABD’nin verdiği silah ve malzemelerle sınır ötesinden Türkiye’ye ve Türk askerine yönelik saldırılar gerçekleştirilmekte ve şehitler verilmektedir. Bu saldırılara son verilmesi gerekmektedir.

TERÖRE DESTEĞİ KESMELİLER

Madem ABD, Rusya ile olan mücadelesinde ve NATO’nun dağılmaması amacıyla planladığı kendi politikalarının gerçekleşmesi için İsveç ve Finlandiya kartını masaya sürdü biz de güvenliğimizi tehdit eden, yaklaşık olarak yarım yüzyıldır ülkeyi bölmeye çalışan dış destekli terör örgütlerine karşı İsveç ve Finlandiya üzerinden başta ABD olmak üzere Batılı ülkeler karşısında güvenlik politikası geliştirerek terör örgütlerine verdikleri desteği kesmelerini isteyebiliriz. Tabii bu istek özünde ve ideal olarak Türkiye’nin belirttiği gibi “Müttefiklik Hukuku” kapsamında gerçekleşmesi gerekirken, Yunanistan’ın NATO’nun askeri kanadına dönüşünde yaptığımız hataya yeniden düşmemek için hukuken de NATO belgelerinde yer alması, tüm üyeler tarafından kabul edilmesi ve uymayan devletler açısından uluslararası alanda yaptırımlara ve yargılamaya tabi tutulması gerekmektedir. Türkiye açısından bu bir fırsattır.

Türkiye’nin kararlı tutumu nedeniyle son günlerde İsveçli siyasetçilerin söylemlerine yansıyan değişim yeterli değildir. Hatta Expressen gazetesine konuşan İsveç Stratejik Ürünler Müfettişliği (ISP) Silah İhracat Kontrol Dairesi’nin başındaki Karl Evertsson, “İsveç’in NATO üyeliği konusundaki tartışmanın” koşulları değiştirdiğini belirterek Türkiye’ye silah satılmasının bu koşullarda desteklenebileceğini kaydetmesi bile yeterli değildir. Türkiye kendi silahını yapabilecek düzeydedir. Türkiye sadece NATO’ya üye olmak isteyen ülkelerin değil halen üye olan ülkelerin de terörizme destek vermemesini istemektedir.

Dolayısıyla Türkiye’nin ter örgütlerine verilen desteklerin kesilmesi ve bunun bir savunma ve güvenlik teşkilatı olan NATO belgelerinde yer alması isteği ve kendi güvenliğinin sağlanması adına İsveç ve Finlandiya üzerinden ABD ile görüşmesi gerekmektedir.

#İsveç
#Finlandiya
#NATO
#ABD
#Türkiye
#terör