|

Uygur Türkü annelerin feryadı: Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için geldikleri Türkiye’den, Çin Hükümeti’nin bölgedeki politikaları nedeniyle geri dönemeyen ve yıllardır çocuklarından haber alamadıklarını söyleyen Uygur Türkü anneler, "Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?" diyerek, feryat etti.

14:03 - 8/04/2021 Perşembe
Güncelleme: 14:17 - 8/04/2021 Perşembe
DHA
Uygur Türkü anneler, "Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?" diyerek, feryat etti.
Uygur Türkü anneler, "Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?" diyerek, feryat etti.

Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için geldikleri Türkiye’den, Çin Hükümeti’nin bölgedeki politikaları nedeniyle geri dönemeyen ve yıllardır çocuklarından haber alamadıklarını söyleyen Uygur Türkü anneler, "Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?" diyerek, feryat etti.


5 YILDIR ÇOCUKLARINDAN AYRI

Meryem Ablimit, Sudinnisa Abdılıtip, Patma İmir, Emine Muhammet, Kalbinur Tursun ve Reyhan Ahmed, 2016 yılında Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için Türkiye’ye geldi. Ancak 6 kadın Çin Hükümeti'nin uyguladığı politikalar nedeniyle geri dönemedi. O tarihten bu yana çocuklarından haber alamayan anneler, seslerini duyurmaya çalışıyor.

Yıllardır ayrı oldukları çocuklarının yaşayıp yaşamadıklarından bile haberdar olmayan anneler adına konuşan Reyhan Ahmed, “Ben, 2016 yılının Şubat ayında yasal yollardan, Çin Hükümeti’nin verdiği pasaportla, izinle Türkiye’ye geldim. Sadece seyahat amacıyla geldim ama sonra dönemedim. Yanımda gördüğünüz anneler de aynı şekilde 2016 yılında ziyaret için gelen anneler. Geldikten sonra vatanımıza dönemedik, burada kaldık. Ve bizim Çin’de kalan 18 yaşından küçük masum, suçsuz çocuklarımız beş senedir orada annesiz, babasız tek başına yaşam mücadelesi vermekte" dedi.

"İNSANLIĞIN BUNDAN HABERDAR OLMASINI İSTİYORUZ"
"Biz suçsuz, hiçbir canlıya zarar veremeyecek olan çocuklarımızın sesini duymak, hayatta olduklarını bilmek istiyoruz" diyen Ahmed sözlerine şöyle devam etti:

“İki senedir çocuklarımızı araştırıyoruz, telefonumuz 24 saat elimizde ama bir kere arayıp, ‘Anne sapasağlamım’ diyemedi. Telefonumu 24 saat yanımda taşıyorum ama kızımın sesini duyamıyorum. İnsanlığın bundan haberdar olmasını ve çocuklarımızı kurtarmamız için yardımcı olmalarını istiyoruz. İki senedir mücadelemize devam ediyoruz ama bir sonuç yok. Biz anneler olarak devam edeceğiz, çocuklarımızı tek başına, yalnız bırakmayacağız son nefesimize kadar."
"BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ÇOCUK DEĞİL Mİ?"

Yardım beklediklerini söyleyen Reyhan Ahmed; “Bütün devlet başkanlarından, Türkiye’den, Amerika’dan, Fransa’dan, Almanya’dan, Japonya’dan her devlet başkanından yardım bekliyoruz. Çünkü bu, annelerimizin tek başına yapabileceği bir şey değil artık. Annelerimiz ellerinden gelen her şeyi yaptı ama artık bu bir annenin yapabileceği bir şey değil. O yüzden bütün insanlara sesleniyorum. Hukukçulara, sisyasetçilere, davacılara, insan hakları örgütlerine, kadın hakları örgütlerine, çocuk hakları örgütlerine sesleniyorum; Bizim çocuklarımız çocuk değil mi? Bizim çocuklarımızın 'anne' diye seslenme hakkı yok mu? Bizim çocuklarımızın 'baba' diye seslenme hakkı yok mu? Bizim çocuklarımızın ailesiyle mutlu mesut yaşamaya hakkı yok mu?" ifadelerini kullandı.

"DAYANACAK GÜCÜMÜZ KALMADI"

Annelerin çocuklarına kavuşmak için ellerinden gelen her şeyi yaptığını belirten Reyhan Ahmed; “Beş koskoca yıl geçti, beş Kurban Bayramı, beş senedir bayramlar geçip gidiyor, biz anneler bu beş sene içerisinde şu kadarcık bir sevinç yaşayamadık. Bağrımıza taş basarak, ağlayarak geçiriyoruz her günümüzü. Bir lokmayı rahat boğazımızdan geçirdiğimiz yok. Annelerimiz artık acılarına dayanamıyor, çocuklarına olan hasretlerine dayanamıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’dan Ankara’ya kadın haliyle iki şehir arasında yürüyerek yola çıktık. Sırf şu çocuklarımızdan haber alabilmek için. Bizim annelerimiz bütün hayatını kanunlara uygun şekilde yaşamış anneler. Hiçbir suçu yok, şu çocukların da hiçbir suçu yok. Teknoloji bu kadar gelişmişken çocuklarımızın sesini duyamıyoruz. Artık lütfen bizi daha fazla bekletmeyin, bekleyecek halimiz kalmadı. Çocuklarımıza, annelerimize acıyın bize yardımcı olun" şeklinde konuştu.

"DOĞURDUĞUM ÇOCUĞUMU TANIMIYORUM"
8 aylıkken ayrıldığı kızını yıllar sonra Çin Hükümeti’nin bir toplama kampından yayınlanan sosyal medya videosunda gören Kalbinur Tursun da “Beş yıldır Türkiye’de yaşıyorum, Çin pasaportuyla geldim. Hiçbir suça karışmadım, beş yıldır beş çocuğumdan hiç birine ulaşamadım. Yaşıyorlar mı, hayattalar mı bilgi alamadım. Senelerce bekledim, yarın haber gelir, öbür gün haber gelir dedim ama şu ana kadar hiçbir şekilde ulaşamadım. Sekiz aylıkken ayrıldığım çocuğumu, kendi karnımda taşıdığım, doğurduğum çocuğumu tanımıyorum. Bu nasıl bir dünya? Beş senedir çocuklarıma ulaşamıyorum. Şu fotoğraftaki benim kızım, toplama kampına götürülmüş, sosyal medyada paylaşılan bir videoda gördüm. Çocuklarımın bana ihtiyacı varken ben burada, babası hapiste. Babası Türkiye’ye gelip gittiği için 15 sene hapis cezası verdiler. Suçu sadece Türkiye’ye gelmek. Ama Çinliler gelip gidiyor onlara ceza vermiyorlar, sadece Uygurlara ceza veriyorlar" dedi.


#UYGUR
#ÇİN
#ZULÜM
3 yıl önce