Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için geldikleri Türkiye’den, Çin Hükümeti’nin bölgedeki politikaları nedeniyle geri dönemeyen ve yıllardır çocuklarından haber alamadıklarını söyleyen Uygur Türkü anneler, "Bizim çocuklarımız çocuk değil mi?" diyerek, feryat etti.
Meryem Ablimit, Sudinnisa Abdılıtip, Patma İmir, Emine Muhammet, Kalbinur Tursun ve Reyhan Ahmed, 2016 yılında Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden gezmek için Türkiye’ye geldi. Ancak 6 kadın Çin Hükümeti'nin uyguladığı politikalar nedeniyle geri dönemedi. O tarihten bu yana çocuklarından haber alamayan anneler, seslerini duyurmaya çalışıyor.
Yıllardır ayrı oldukları çocuklarının yaşayıp yaşamadıklarından bile haberdar olmayan anneler adına konuşan Reyhan Ahmed, “Ben, 2016 yılının Şubat ayında yasal yollardan, Çin Hükümeti’nin verdiği pasaportla, izinle Türkiye’ye geldim. Sadece seyahat amacıyla geldim ama sonra dönemedim. Yanımda gördüğünüz anneler de aynı şekilde 2016 yılında ziyaret için gelen anneler. Geldikten sonra vatanımıza dönemedik, burada kaldık. Ve bizim Çin’de kalan 18 yaşından küçük masum, suçsuz çocuklarımız beş senedir orada annesiz, babasız tek başına yaşam mücadelesi vermekte" dedi.
Yardım beklediklerini söyleyen Reyhan Ahmed; “Bütün devlet başkanlarından, Türkiye’den, Amerika’dan, Fransa’dan, Almanya’dan, Japonya’dan her devlet başkanından yardım bekliyoruz. Çünkü bu, annelerimizin tek başına yapabileceği bir şey değil artık. Annelerimiz ellerinden gelen her şeyi yaptı ama artık bu bir annenin yapabileceği bir şey değil. O yüzden bütün insanlara sesleniyorum. Hukukçulara, sisyasetçilere, davacılara, insan hakları örgütlerine, kadın hakları örgütlerine, çocuk hakları örgütlerine sesleniyorum; Bizim çocuklarımız çocuk değil mi? Bizim çocuklarımızın 'anne' diye seslenme hakkı yok mu? Bizim çocuklarımızın 'baba' diye seslenme hakkı yok mu? Bizim çocuklarımızın ailesiyle mutlu mesut yaşamaya hakkı yok mu?" ifadelerini kullandı.
Annelerin çocuklarına kavuşmak için ellerinden gelen her şeyi yaptığını belirten Reyhan Ahmed; “Beş koskoca yıl geçti, beş Kurban Bayramı, beş senedir bayramlar geçip gidiyor, biz anneler bu beş sene içerisinde şu kadarcık bir sevinç yaşayamadık. Bağrımıza taş basarak, ağlayarak geçiriyoruz her günümüzü. Bir lokmayı rahat boğazımızdan geçirdiğimiz yok. Annelerimiz artık acılarına dayanamıyor, çocuklarına olan hasretlerine dayanamıyor. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde İstanbul’dan Ankara’ya kadın haliyle iki şehir arasında yürüyerek yola çıktık. Sırf şu çocuklarımızdan haber alabilmek için. Bizim annelerimiz bütün hayatını kanunlara uygun şekilde yaşamış anneler. Hiçbir suçu yok, şu çocukların da hiçbir suçu yok. Teknoloji bu kadar gelişmişken çocuklarımızın sesini duyamıyoruz. Artık lütfen bizi daha fazla bekletmeyin, bekleyecek halimiz kalmadı. Çocuklarımıza, annelerimize acıyın bize yardımcı olun" şeklinde konuştu.