'Bağlılık Üçlemesi'nin ilk halkası olarak hayata geçirdiği yeni filmi 20 Eylül'de vizyona girecek olan Semih Kaplanoğlu, filmin hikayesini ve Oscar yolculuğunu değerlendirdi.
Kaplanoğlu, Türkiye'nin 2020'de gerçekleştirilecek 92. Akademi Ödülleri'nde (Oscar) yabancı dilde en iyi film aday adayı olarak belirlenen "Aslı" filminin modern dünyada kadın ve anne olmanın oluşturduğu açmazlara odaklandığını belirtti.
Bir önceki filmim Buğday’ın yapımı 5 yıl sürdü. Buğday’ı bitirir bitirmez, bu süreçte birçok hikaye biriktirdiğimi fark ettim. Buğday’ın aynasından dünyaya bakmak, insana bakmak bana pek çok şey çağrıştırdı. Özellikle günümüz insanının çelişkileri, dışıyla içinin barışık olmaması, söylediğiyle yaptığının birbirini tutmaması; düşünce, eylem ve kalp arasında açılan mesafeler bana birçok hikaye yazdırdı.
- Bu hikayeleri ilerleyen günlerde beyaz perdede izleyecek miyiz?
- Şu an elimde bir çoğunun senaryosunu yazdığım ondan fazla öykü var. Nasip olursa hepsini çekmek isterim tabii. Aslı filmi de bunlardan bir tanesi. Bu senaryoyu yazarken aklımda en yakınımdaki annelerin, genç annelerin yaşadıkları meseleler vardı. Bebekle birlikte yaşamanın getirdiği zorluklar, iş hayatı, işe dönme isteği ya da isteksizliği, çocuğa ayrılan zamanın giderek azalıyor olması…
Bebek ve anneyi birbirinden ayıran modern hayat, sanırım hem annede hem de bebekte travmalar yaratıyor. Çok sevdiğim İngiliz psikolog Adam Phillips, bebek sütten kesildiği anda bebek ayrı bir vücuda sahip olduğunu anlar diyor. Bu bebek için en büyük travmadır çünkü bebek anne ile kendisini bir zannetmektedir.
Bu filmin temelinde, aslında bu anlamdaki ayrılığın, diğer bir deyişle görünmez bağlılığın hikayesi var.
- Bağlılık - Aslı, üçlemenin ilk filmi. Diğerlerinde neler izleyeceğiz?
- Aslı, Bağlılık Üçlemesi adını verdiğim üçlemenin de ilk filmi. İkincisi Hasan, ki şu an onun çekimlerindeyim.
- Bağlılık Üçlemesi’nin hikayelerini ana karakterler üzerinden kuruyorum. Sıradan, bildiğimiz, çok yakınımızda olan, hatta kendimizin hikayelerini anlatıyoruz.
- Yaşadığımız ve yaşamakta olduğumuz anın olaylarının gerisindeki gerçekliği ve bizi birbirimize bağlayan görünmez bağları görmeye çalışıyorum.
Hazırlık ve çekim aşaması yaklaşık 6-7 ay sürdü.
Evet mümkün çünkü Aslı filmi benim ilk dijital filmim. Bundan önceki filmlerim hep 35 milimetre çekilmişti. Açıkçası benim için teknik anlamda bilinmezliklerle dolu bir süreçti. Birçok yeni şey öğrendim. Öte yandan filmin tamamına yakını pencereleri reel bir mekana bakan bir platoda çekildi. Bu da benim için bir ilkti. Bununla birlikte 7 aylık bir bebekle (Almina Kavcı) ile çalışmak, beraber olmak da benzersiz bir deneyimdi benim için.
Daha önce 2010’da Bal ile Oscar deneyimim oldu. O dönemki yabancı Oscar kurulunun yöneticisi Bal’ın ilk 5'e çok yaklaştığını söylemişti. Belki bu sefer bir sonuç alırız. Olursa eğer, ilk kez bir Türk filmi ilk beşe girmiş olacak. Bütün ekip olarak bu konuda hem ortak yapımcımız, hem Kültür Bakanlığı hem de yurt dışındaki dağıtım şirketleri ve tanıtım şirketleri ile koordine bir şekilde çalışıyoruz.
Doğrusu ben şimdiye kadar seyircileri hiç yabancı – yerli diye algılamadım, düşünmedim. Çünkü yerliyken yabancılar, yabancıyken de çok yerliler var. O yüzden bu konuda benim bir şey söylemem çok doğru olmaz.