|

Tesettür giyim stile döndü

Sayıları hızla artan giyim firmaları, dikiş bilen tesettürlü kızların tasarım blogları ve her mahallede mantar gibi açılan butiklerden sonra geçtiğimiz hafta Cemile Sultan Kasrı’nda düzenlenen defile eski bir tartışmayı yeniden gündeme getirdi. Tesettürlü kesimin çıkardığı moda dergileri, düzenlenen defileler, tasarımlarıyla birbirleriyle yarışan başörtülü kesim örtünmeyi ‘stil’e mi dönüştürüyor?

Yeni Şafak
04:00 - 17/05/2015 Pazar
Güncelleme: 20:09 - 16/05/2015 Cumartesi
Yeni Şafak
RVE AKBAŞ


Kadın, moda ve tesettür... Özellikle son yıllarda sıklıkla yan yana gelen bu kelimeler farklı tartışmalara neden oluyor. Geçtiğimiz günlerde Cemile Sultan Kasrı'nda gerçekleşen Tarz-ı Bahar defilesiyle konu yeniden gündeme geldi. Muhafazakar giyinen kadınlara hitap eden defile ve birçoğu tesettürlü tasarımcılara ait olan ürünler fitili ateşledi. Mesele günlerce konuşuldu. Mankenlerin makyajından, defile mekanına kadar birçok konu ayrı ayrı ele alındı. Kimi 'defileci'leri yerden yere vurdu, kimi ise eleştirilerin gereksiz olduğunu savundu. Aslında bu tartışmalar yeni olmadığı gibi şaşırtıcı da değil. Müslümanlar 80'li 90'lı yılların Fıkıh ve Hadis ile ilgili popüler tartışma konularını bir kenara koyalı çok oldu. Yeni meselemiz muhafazakar stil...



HER YER BUTİK HERKES TASARIMCI


Değişen moda-tesettür algısı, son yıllarda artan muhafazakar giyim firmaları ve ürün çeşitliliğinin bir sonucu olarak uzun zamandır masamızda duran bir konuydu. Tabi 'muhafazakar kadın- stil dergileri' ve her geçen gün sayısı artan tasarımcıların da meseleye eklenmesi konuyu işin içinden çıkılmaz bir hale getirdi. Gözünüzü çevirdiğiniz her mahallede yeni bir butik açılırken, dikiş dikebilen, model çıkarabilen hemen herkes de kendini tasarımcı olarak adlandırıyor. Daha ziyade ürün kataloğu gibi duran dergilerin ise haddi hesabı yok.



BU İŞ NEREYE VARACAK?


Bugün belli başlı firmalar ve isimler dışında onlarca butik, yüzlerce tasarımcı, bu işe merak salmış sayısız genç kızlar muhafazakar kıyafet tasarlayıp pazarlıyor. E-ticaret siteleri, instagram hesapları da cabası. Tasarımlar ve bu ürünleri pazarlayan firmalar arttıkça 'tesettür' konusundaki tartışmalar da sıcaklığını koruyor. Konuyla ilgili eleştirilerin çoğu İslami çizgilerin aşıldığına veya aşılacağına yönelik. Müslüman kadınların 'dünyevi' işlerle meşguliyetinin artmış olduğu düşüncesi de başka bir eleştiri. Ancak ne olursa olsun sektör büyümeye devam ediyor. Dahası, yapılan hemen her tür ticari girişimin tüketici de karşılığı da var. Birçok yeni marka bu iş sayesinde 'başarı hikayeleri'ne konu oluyor.



TESETTÜR DEĞİL MUHAFAZAKAR


Muhafazakar giyim firmaları, ürünlerinin tesettüre yüzde yüz uygun olduğu iddiasında da değiller. Birçoğu sadece 'muhafazakar' olduklarını dile getiriyor. 25 yıldır tasarımcılık yapan ve kendini tesettürlü tasarımcı olarak tanımlayan Perihan Mataracı, üreten kadınların eleştirilmek yerine desteklenmesi gerektiğini söylüyor. Kayra markasının tasarımcısı olan Serap Cebeci ise eleştirilerin aslında Müslümanların lüks düşkünlüğü üzerine yoğunlaşması gerektiğinin altını çiziyor. Cebeci'ye göre konuya lokal değil, genel bakmak sorunu daha iyi anlamamızı sağlayabilir.







Dini semboller yeni ticari unsur



İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nden Yrd. Doç. Dr. Birsen Banu Okutan din sosyolojisi alanında çalışıyor. Okutan, butikleşme, stil danışmanlığı, defileler, moda blogları, yarışmalar gibi oluşumları ticari denklemin birer parçası olarak görüyor: “Popüler kültürün dijitalleşen medya unsurları aracılığıyla an be an yayıldığı post modern toplumda değerler, fikirler piyasa unsuru haline gelir. Görsellik üzerinden tanımlanan kendini tekrar tekrar tanımlayan piyasanın yeni ticari unsurlarından biri de bugün 'dini sembollerdir'. Bu semboller 'moda' yörüngesine girdiği vakit piyasanın kurallarına göre işler. Butikleşme, stil danışmanlığı, defileler, moda blogları, yarışmalar ve bunun gibi oluşumlar ticari denklemin birer parçalarıdır. Bugün 'Tarzı Bahar' adıyla çıkan ve muhafazakâr kültürel parçaları sergileyen bir defile yarın başka firmalar, isimler, renkler, dekorlarla devam edecektir. Sosyolojik olarak düşünüldüğünde göstergelerin piyasadaki serencamı 'gösterene' dayanır ve gösterilen unutturulur. Bugün dini sembollerin piyasadaki halinin bir kesim muhafazakârı bu kadar rahatsız etmesi bu 'unutuluşa' verilen tepkidir. "



Önce aşırı tüketim sorgulanmalı


Kayra markasının tasarımcısı olan Serap Cebeci, Tarz-ı Bahar gibi defilelerin sektör için gerekli olduğu, ancak daha muhafazakar organizasyonlar olması gerektiğini söylüyor. Hiç bir firmanın işini hayır amaçlı yapmadığına ve bu tür defilelerin de bu nedenle gerekli olduğuna dikkat çeken Cebeci, “Mesele bunların normalleşmemesi. Bu defilelerin sınırları her seferinde biraz daha genişleyebilir. Esra Kiğılı bir röportajında o dönem çalıştığı dergiyi Vogue ile kıyaslamıştı. İşte olay buna dönünce çirkinleşiyor. Bu nedenle de organizasyonlar da İslami kurallara uygunluluk esas olmalı. Çünkü meselenin ucu çok açık” diyor. Sadece kadınlara özel organizasyonların yapılabileceğini söyleyen Cebeci, tartışılması gereken asıl konunun tesettür algısının geldiği nokta olduğunu belirterek şunları ifade ediyor: “Özellikle muhafazakar kesimin lüks merakı sorgulanmalı. Birileriyle yarışırmışcasına her gün artan tüketim çılgınlığı söz konusu. Üstelik bu bireysel bir sorun. Diğeri ticari bir konu. Önce bireysel sorunu anlamamız lazım.”



Kimse inancı için üretim yapmıyor



Tasarımcı Perihan Mataracı ise Tarz-ı Bahar defilesinin birçok eksiğinin olabileceğini ama yine de yapılan eleştirileri haksız bulduğunu söylüyor. Muhafazakâr kıyafet üreten birçok firma ve butik olduğunu hatırlatan Mataracı, “Hepsi kendi yorumlarını katarak üretimlerini yapıyorlar. Kimsenin inancı için üretim yaptığını sanmıyorum. Kıyafet konusundan söz açılınca dönüp dolaşıp kadına ve dine bağlanmasından hayli rahatsızım. Bunu farkettiğim andan itibaren kendimi asla “tesettür tasarımcısı” olarak adlandırmadım. Üreten kadınları desteklemek yerine ellerinden gelse bir yere tıkacaklar” diyor.



Bu sektör daha da büyüyecek


Çok eleştirilen Tarz-ı Bahar defilesinin organizatörü olan Esra Seziş Kiğılı, defilelerinin bir tesettür defilesi olmadığını, sadece muhafazakar kesime hitap ettiğini belirtiyor. Kiğılı, 'Başı açık olup da muhafazakar giyinmek isteyen insanların da tercih edeceği tasarımlar vardı. Bu bağlamda yapılan haberin birçoğunu da samimiyetsiz buldum' diyor. Kadınların tesettürünün tartışıldığı kadar erkeklerin tesettürünün tartışılmadığını dile getiren Kiğılı şu ifadeleri kullanıyor: “Ben tasarlanan kıyafetler tesettüre yüzde yüz uygundur demiyorum. Böyle bir iddiam olamaz. En başta böyle bir yargıda bulunacak bir kimse değilim. Bunu söyleyebilecek olan İlahiyatçı hocalarımızdır. Bu sektör var. Daha da büyüyecek. Bize düşen sınırları doğru çizebilmek. Başka bir yandan da sektör büyürken birçok farklı tasarımcı da ortaya çıkıyor. Bu bir rüzgar. Rüzgar dindiğinde sabah uyanıp tasarımcı olmaya karar verenler dökülecek, gerçekten bu işi hakkıyla yapanlar kalacak.”



#Tesettür giyim
#tekstil sektörü
#Serap Cebeci
9 yıl önce