|
İki resim, iki ders...

O bir Malatyalı, yada İzmirli...

Belki Kastamonulu!...

Belki de Trabzonlu

Peki, bu çok mu önemli?...

Hayır! Hiç önemli değil, önemli olan onun göğsünde taşıdığı “ay-yıldız” Ve bir de, mil-yonların nefesini tuttuğu anda ortaya çıkarak attığı golden sonra yaşadığı yürekten coşkusu...

Seyretmişsinizdir, yada seyredenler seyretmeyenlere mutlaka anlatmıştır.

Çünkü o anı hafızalara, hatta yüreklere kazımamanın imkanı yok...

Kimden mi bahsediyoruz?

Mehmet''ten...

Hani şu sevimli ve “çukulata” renkli Mehmet''ten... Mehmet Aurelio''dan...

Gerçi doğduğu zaman O''na annesi, babası, kardeşleri ve dostları “Marco” derdi, ama “O” şimdi Mehmet...

Hem de “Aslan yürekli” Mehmet... Hatta, “Kahraman Mehmetcik”

Peki sizce, sevinince gözlerinin içi parlayan, gülünce dişleri inci gibi ışıl ışıl olan Memo''ya bu kadar “methiyeler” dizmemin sebebi attığı o gol mü?

Asla değil...

Hatta, attığı o gol bize “Dünya Kupası”nı bile kazandırmış olsaydı bu kadar övmez ve göklere çıkarmazdım onu...

Memo''nun bu övgüyü ve sevgiyi hak ettiği tek bir davranışı var...

O da, golden sonra yaşadığı sevinç.... Yaşadığı gurur...

Hatırlayın!

Nasıl da çılgınlar gibi “ay-yıldızlı” bayraklarımızın dalgalandığı tribünlere koştu...

Nasıl da takım arkadaşlarıyla mutluluk yumağı oluşturdu...

Nasıl da hocasına gidip sıkı sıkı sarıldı...

Acaba bunları neden yaptı Memo!

Alacağı prim için mi?... Yoksa, kariyerini biraz daha yukarılara çıkararak futbol piyasasındaki değerini arttırmak için mi?

Asla... Evet, asla ve asla...

Çünkü bunları yapmak yüreğinden geldi...

Çünkü bu ulusun kendisine güvendiğini ve bu yüzden de göğsüne “ay-yıldızı” çaktığını biliyordu...

Ve bu güvene layık olabilmek için de canını dişine taktı. Attığı golle, yaşadığı sevinçle karşılığını verdi...

Teşekkürler Erzurumlu “Dadaş Mehmet”

Teşekkürler Muğlalı “Efe Mehmet”

Teşekkürler Elazığlı “Gakkoş Mehmet”

Ve son bir teşekkür de “Sao Paulolu Marco”ya...

Uzat alnını Marco....

Haaa! Birde “Şehreminili Emre” var...

Memo''yla aynı formayı giyen, birlikte ter döken, birlikte mücadele eden....

Tabi buraya kadar O''na da teşekkür ederiz, döktüğü ter için yaptığı mücadele için...

Ama!.. Bir hareketi var ki, asla affedilecek gibi değil... Asla “gençliğine verilecek” gibi değil...

Çünkü “O” Emre''nin bu hareketi düpedüz bir terbiyesizlik, su götürmez bir saygısızlık...

“Asaletin beşiği” olarak bilinen bir ülkede futbol hayatını sürdüren bu genç adama, hocasının maçtan sonra sarfettiği şu “beylik lafı” hatırlatmak istiyorum; “İntikamı düşünen iki mezar kazar.”

Evet! Şehreminili kardeşim, eğer içinde nefret, kin ve intikam varsa bir gün gelir o duyguların seni de bitirir..

Ve birgün gelir, seni sen yapan “kalemlere” hayatında yaptığın hataları gözyaşları içinde anlatırsın...

Unutma genç arkadaşım!

“Rüzgar eken, fırtına biçer.”

17 yıl önce
İki resim, iki ders...
Geri sayım: Birinci gün!..
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…