|
CFR"nin Türkiye raporu ne öneriyor?

Dış İlişkiler Konseyi (CFR) gerek yönetim kadrosundaki isimler, gerek bünyesinde topladığı uzmanlar ve gerekse gerçekleştirdiği nitelikli toplantılar ve raporlarıyla, Amerika''nın önde gelen düşünce kuruluşlarından.

Herhangi bir konuda rapor hazırlarken sadece uzmanlarıyla yetinmeyip gerektiğinde diğer düşünce kuruluşlarıyla işbirliği yapması, işine ne kadar ehemmiyet verdiğinin bir göstergesi.

ABD Başkanı Barack Obama, George W. Bush''tan koltuğu devralmadan önce yeni başkana Ortadoğu''da yol haritası çizen raporu da (Dengenin Yeniden Kurulması: Sonraki Başkan İçin Ortadoğu Stratejisi), CFR ile Brookings Enstitüsü uzmanları birlikte hazırlamışlardı. O dönemde Türkiye''nin arabuluculuğunda devam eden İsrail ile Suriye dolaylı görüşmelerinin Arap dünyasında barışı tesis etmesinin gözden kaçırılmaması gerektiğine işaret ediliyor, Türkiye''yi de yakından ilgilendiren önemli başlıklara vurgu yapılıyordu.

CFR, geçtiğimiz hafta ABD eski dışişleri bakanlarından Madeleine K. Albright ve ABD''nin eski ulusal güvenlik danışmanlarından Stephen J. Hadley''in eşbaşkanlığını yaptığı, CFR uzmanı Steve A. Cook direktörlüğünde toplam 23 uzmandan oluşan çalışma grubunun hazırladığı, ''Türkiye-ABD İlişkileri: Yeni Ortaklık'' başlıklı rapor New York ve Washington''da düzenlenen toplantılarla tanıtıldı.

Washington CFR''da toplantının başlamasını beklerken Zaman gazetesinden meslektaşım Ali Halit Aslan bey ile sohbet ederken yanımıza yaklaşan bir katılımcı, ''Okudunuz mu raporu? Nasıl buldunuz?'' diye soruyor. Toplantıya gelmeden önce önemli bir kısmını okuduğum için ''Her gün konuştuğumuz konuları toparlamışlar. Daha yakın işbirliği öneriliyor'' diyorum.

Meslektaşım başkentte benden çok daha eski. ''Kaç yıl oldu Ali geleli, 8 yıl mı oldu?'' diye soruyor önce. ''Yok, o kadar eski değil. Yakında 5 yıl geride kalacak'' diyorum. Devam ediyor gülümseyerek: ''Yazılıp, çizilenler artık bize sürpriz gelmiyor.''

Sürpriz yoktu CFR''nin raporunda. Mevcut durumu kayıt altına alan başlıklar ve buna dair hem ABD''ye hem de Türkiye''ye raporun başlığını taşılan ''yeni ortaklık'' için öneriler vardı. Raporu hazırlayan taraf ABD kuruluşu olunca tespitlerin büyük çoğunluğu doğal olarak Türkiye''ye ilişkindi:

AK Parti, göreve geldiği 2002 yılından bu yana Türkiye büyük bir değişimden geçiyor. Geçtiğimiz on yılda geniş kapsamlı reformlar yapıldı. Türkiye 5, 10, 15 yıl önceki Türkiye değil.

Siyasi sistem 10 yıl öncesine göre çok daha temsil eder durumda. Askerin siyasi sistemdeki rolü anlamlı bir şekilde azaldı...

Gayri Safi Milli Hasıla geçtiğimiz 10 yılda üçe katladı. Türkiye bugün büyük 20 ekonomi arasında ve gelecek on yılda dünyanın 10 büyük ekonomisi arasına girmeyi hedefliyor...

Türkiye''nin geçtiğimiz 10 yılda dramatik bir şekilde değişim gösterdiği önemli bir alanda diplomatik sahnede oynadığı büyük rol. Yani, aktif dış politika. İran''ın nükleer programı konusunun çözülmesi için sunduğu katkı, Irak ve Suriye ile son zamanlarda yaşadığı sorunlara rağmen istikrarın sağlanması konusundaki çabaları ve büyük bir değişimden geçen Ortadoğu''da bir çok ülkeye ''model'' olarak gösterilmesi.

Afganistan''dan Pakistan''a, Kafkaslar''dan Balkanlar''a ABD ile birçok noktada ortak bir vizyonu paylaşması... Avrupa Birliği ile müzakerelerde ilerleme sağlanması, tıkanıklığın aşılması...

Liste daha da uzun.

Sorunlar da var tabii. Dış politikada İran''ın nükleer programı üzerine yaşanan gel-gitler, ABD''nin ''özel'' ilişkisinin olduğu İsrail ile Türkiye arasında yaşanan sorunlar.

İç boyutta ise gazetecilerin ve yönetimi eleştirenlerin gözaltına alınması, yeni anayasanın yazılmasında gereksiz bir yavaşlığın gösterilmesi, hükümetin Kürt meselesini aşmak için küçük adımların ötesine geçememesi...

Etkileyici ekonomik büyüme sağlamasına karşın, dinamizmin önemli kısmının tüketici harcamalarına dayanması ve bunun sürdürülebilir olmaması.

İslam''ın siyasi yaşamdaki etkisi konusunda dış dünyadaki kaygının varlığını sürdürmesi...

Çalışma Grubu, her başlığın arkasından önerilerde bulunuyor. Özetle söyledikleri, Türkiye''nin bu sorunları ve mevcut kaygıları giderecek önlemlere başvurması, Washington yönetiminin de Ankara''nın bu çabalarına destek vermesi, cesaretlendirmesi.

Daha başka öneriler de var tabi. Örneğin, ABD Başkanı Obama ile Başbakan Erdoğan arasındaki iyi ilişkinin aşağıya doğru (bunun bir ölçüde var olduğu zaten vurgulanıyor) daha kurumsal ve kalıcı bir şekilde yaygınlaştırılması ve kalıcı hale getirilmesi.

ABD tarafına yönelik bir takım tespitlerde yok değil. ABD''li yetkililerin, Kongre''nin, kamuoyunun yeni Türkiye''yi tam olarak algılamadığı, tanımadığı, bunun aşılmasına yönelik tavsiyelerde bulunuluyor mesela.

CFR''nin raporunda sürpriz yoktu ama raporda ve tanıtımında bana ilginç gelen bazı hususlar olmadı değil. ABD ile Türkiye arasındaki ilişki Obama''nın Türkiye ziyaretinde TBMM''de yaptığı konuşma yaptığı güne kadar ''stratejik ortaklık'' olarak tanımlanırdı. Obama''nın konuşmasında kullandığı kelimeler nedeniyle ilişki o günden sonra ''model ortaklık'' olarak tanımlana geldi. Bunun bir karşılığı var mı emin değilim ama raporda tanımlanan ilişki hem ''stratejik ortaklık'' hem de ''model ortaklık'' tanımının ötesinde, ilişkinin öncelikle ne olduğunun tanımlanması gerektiğini ortaya koyuyor.

Sonraki yazıda devam edelim...

12 yıl önce
CFR"nin Türkiye raporu ne öneriyor?
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...
IBAN veren esnafın katli vacip mi?