‘Devlete ait, resmi kurumlar, resmi daireler olarak adlandırılan alanlar kamusal alandır. Kamusal alanlar halka açık, herkesin rahatlıkla girip çıkabildikleri, belli mesai saatleri içinde hizmet veren işyerleri olarak da tanımlanabilir’. Ama kamusal alana girebilmenin şartlarını da devlet belirliyor, şunlar giremez, şu kıyafetle girilemez diyebiliyor. O zaman devlet milletin görevlendirdiği kâhya değil, milletten bağımsız olarak bu alanın sahibi olan bir güç olmuş olur ve kendini, kendi oluşturduğu alanı ve kültürünü korumak için ceberutlaşır.
Bu bir başlangıç olsun.
*
Biz FETÖ’ye neden karşı çıktık? Müslümana şedit, kâfire mülayim oldukları, başkalarına hayat hakkı tanımadıkları için değil mi?
Biz aynısını yaparsak ne farkımız kalır?
Bu kapının açılması yarın başkalarının da diğer vakıf üniversitelerine bunu yapmasına kapı açmaz mı?
Bu bağlamda meselenin Davutoğlu meselesi olmadığına kimseyi ikna edemeyiz.
Siyaset benim işim değil, ama onunla siyasi bir hesaplaşma yapılacaksa bunu kendi kulvarında yapmalıyız. Kaldı ki Şehir Üniversitesi demek de Davutoğlu demek değil.
İktidar tutkusu bizi kardeş katline kadar götürmemeli.
Son karar Sayın Cumhurbaşkanımız’a kalınca bu hatanın düzeltileceğini umuyorum.