Zaha Hadid, 1950 yılında Bağdat’ta dünyaya geldi. Çocukluğu da bu şehirde geçen Hadid, Beyrut Amerikan Üniversitesinin Matematik bölümünü bitirdi. Ailesinin İngiltere’ye göç etmesiyle, Londra’da mimarlık okudu ve ortağı olduğu bir mimarlık ofisinde çalıştı. 1980’de Londra’da kendi ofisini kurdu, mezun olduğu okul dâhil, namlı üniversitelerde mimarlık dersleri verdi. Dünyanın birçok yerinde uygulamaya koyduğu projelerinin yanı sıra, planladığı projelerle de dikkatleri üzerine çeken Hadid, 2016 yılında Florida’da öldü.
Zaha Hadid Bütün Eserleri adlı kitapta (Aaron Betsy, Türkçesi: Göksenin Abdal), Hadid’in uygulanmış ve planlanmış eserlerinden 582’si renkli 680 çizim ve fotoğraf yer alıyor.
Hadid’in yerinde görebildiğim birkaç eserinden ilgimi en fazla çeken Bakü’deki Haydar Aliyev Merkezi üzerinden konuşacak olursam, onun hakkında yapılan ve ilk bakışta çok abartılı görünen övgülerin büyük oranda haklılık taşıdığını söylemeliyim.
Bu bağlamda, mezkûr kitapta yer alan “Çizimleri, resimleri ve tasarımlarıyla mimarlık dünyasını değiştirdi. Musluktan tekneye, gökdelenden dünya çapında şehir planına kadar uzanan tasarımlar üreten bir Dame oldu” şeklindeki övgülerle, dekonstrüktivizmin mimarideki temelini attığına dair övgüler doğru bir yere oturuyor.
Bunlardaki mümkün abartıları eleyerek Hadid’in çabasını gereğince anlayabilmemizin yolu da, neticede çizim görselleri ve fotoğrafları üstünden olsun onun eserlerini görmemizle ancak mümkün olabileceğine göre, Ketebe Yayınları arasından çıkan kitabı da kendiliğinden kıymetli hale geliyor.
“Bachelard, Sartre’ın önerdiği doğrudan bağlanma yerine, okurun odağını hafifçe yer/mekân ve bedenin sonsuzluğundan uzaklaştırır; varoluşsal bedenimiz üzerine eşsiz biçimde hayalî bir perspektif edinmektir amaç.”